BIST 9.913
DOLAR 35,25
EURO 36,70
ALTIN 2.961,88
HABER /  GÜNCEL

Türkler'e karşı onur kırıcı davranış

Fransa'da yaşayan Türkler, Türkiye'nin AB'ye üye olmasına karşı çıkan lobi grupları ve siyasetçilere tepki göstererek, bu söylemlerin onur kırıcı olduğunu vurguladılar.

Abone ol

Fransa'da yaşayan Türkler, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmasına karşı çıkan lobi grupları ve siyasetçilere tepki gösterdi. Türkiye karşıtı söylemlerin onur kırıcı boyutlara ulaştığını belirten Türkler, "Türkiye AB'ye alınacaksa, onuru ve gururuyla kabul edilsin. Fransız halkının bile dikkate almadığı Türkiye karşıtı bazı kişilerin her fırsatta yönelttikleri kin dolu hakaretlere artık tahammülümüz kalmadı. Türk milletinin onuru, AB üyeliğinden daha önemlidir" dedi. Avukat Süleyman Arslan, "Fransa ile Almanya AB'nin motor gücünü oluşturuyor. Benim düşüncem, hiçbir AB üyesi Türkiye'nin birliğe katılmasını istemiyor. Çünkü Türkiye'nin Avrupa Parlamentosu'nda sahip olacağı sandalye sayısı bazı ülkeleri rahatsız ediyor. Ekonomik olarak Türkiye'nin AB'ye getireceği ağır yükün kendi ceplerinden çıkacağını düşündükleri için istemiyorlar. Durum böyle olunca, Türkiye'yi oyalama rolü Fransızlara verildi. Onlar da bir güzel oyalıyorlar" dedi. Türkiye'nin AB üyeliği için ısrarlı davranmasını anlamadığını belirten Arslan, "Türkiye'de sanki AB üyeliği açıkça devlet politikası haline getirilmiş. Hangi parti iktidara gelirse gelsin, bu süreç aynı şekilde devam ediyor. Ama AK Parti kadar taviz verenine rastlamadım. AB üyesi bir ülkede yaşayan ve çalışan bir avukat olarak, AB'nin geleceğiyle ilgili kuşkularım var. AB'nin başarılarından da endişem var. 50 yıllık süreç bu. Tarihi ve kültürü ayrı olan ülkelerin bir araya gelerek federe bir devlet kurmasının gelecekte AB'yi işleyemez hale getireceğini düşünüyorum. AB'nin gelecekte bir kaosa sürüklenebileceğinden endişe ediyorum" diye konuştu. Arslan, Avrupalıların da bunun bilincinde olduğunu dile getirerek, "Sürekli Avrupa'yı ileriye doğru taşımanın yolunu arıyorlar. Onlar da biliyorlar ki, beklenmeyen anlaşmazlıklar olacağını birçok Avrupalı şimdiden kavramış durumda. Birinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'nın ilerlemesi durdu. İkinci Dünya Savaşı'nda ise sömürgelerini kaybettiler. Böyle bir kaos yaşarlarsa 'AB'nin sonu olur' derim. 'Türkiye'nin böyle bir birliğin içerisinde yeri nasıl olur?' diye kendi kendime soruyorum. Ama bir türlü cevabı bulamıyorum. Türkiye'nin geleceğine meçhul gözüyle bakılan AB'ye boyun eğmesi kabul edilir gibi değil. Bazen 'Bu Türkiye'nin devlet politikası mı?' veya 'Acaba Türkiye AB üyeliğini bahane ederek Avrupa Birliği üyelerini mi sıkıştırıyor?' diye soruyorum. Ama verilen tavizler bu düşüncemin tam tersi oluyor. Aslında Türkiye'nin AB'ye üye olma hakkı tam olarak doğmuştur, AB'liler bunu inkar edemeyecek konuma geldikleri için, Türkiye'den olmayacakları isteyerek onur kırıyorlar" şeklinde konuştu. "TÜRKİYE DENİLİNCE AKLA DİN KAVRAMI GELİYOR" Seyahat acentesi sahibi Mehmet Akyüz ise, Fransa'da Türkiye'nin AB üyeliği için gösterilen tepkileri gayet normal bulduğunu belirtti. Aşırı sağ partilerin aklına 'Türkiye' denilince din kavramının geldiğini belirten Akyüz, "Dolayısıyla Türkiye'nin AB üyeliği konusunu duyar duymaz tüyleri diken diken oluyor. Türkiye'nin AB'ye girmesini istemiyorlar. Açıkçası 75 milyon nüfus korkutuyor. Ekonomik durumun AB normlarına göre iyi olmaması, kişi başına düşen milli gelirin az olması ve nüfusu nedeniyle Türkiye'nin AB üyeliğine karşılar. Ama hiç kimsenin AB üyeliğini bahane ederek Türk milletine hakaret etmesi veya aşağılamasına izin verilmemelidir" dedi. Paris'te market işleten Cemal Erdem de Türkiye'nin AB üyeliğini gündemde tutan medyanın vatandaşları etkilediğini dile getirdi. Erdem, "Biz kendimizi hep Avrupalı olarak düşündük, öyleyiz de. Zaten ülkenin bir kısmının Avrupa kıtasında olduğunu Fransızlar da biliyor ve söylüyor. Ama ikiyüzlülük yapmaktan da geri kalmıyorlar. Türkiye, sporda Avrupa kupalarında mücadele ediyor. Avrupa güzellik yarışmalarına giriyor. O zaman Avrupalı ama AB üyeliğine gelince değil. Bunun adına iki yüzlülük denir" diye konuştu. "GENÇLER DAHA TOLERANSLI" Giyim mağazası sahibi Niyazi Küpeli de "Ömrümüzün yarısından fazlasını Fransa ekonomisine katkı sağlamakla geçirdik, geçiriyoruz da. Bildiğiniz gibi Fransızların yüzleri yüzünüze karşı hep güler, ama kalplerinin aynı şeyi düşündüğünü sanmıyorum. Her ne kadar sempatik görünseler de mutlaka içlerinde bir kıskançlık var. Biz gece gündüz çalışıp bir şeyler yapıyoruz. Bunu nasıl yaptığımızı bile ciddi olarak araştırmaları gerekirken, 'Yabancı' diyerek küçümsüyorlar. Bir de ayrı dine mensupsanız yani Müslüman'sanız, size hepten karşı olurlar. Gerçek demokrasinin Türkiye'de olduğunu bilirler ama bizleri demokrasiden yoksun görürler. Kendi gerçeklerini örtüp gizlerler. Türkiye'nin neyi var, ne eksiği var onu aramaya çıkıyorlar" dedi. Gençler bu hususta biraz daha toleranslı olduğunu belirten Küpeli, "Türklerin sıcak misafirperverliğini görünce şaşırıyorlar. Çünkü kendilerinde böyle bir gelenek yok. Batılılar 'Türkiye'yi AB'ye almayacağız' diyebilirler. Kızmayız ama aşağılamalarına artık tahammülümüz kalmadı. Ankara sesimizi duysun ve AB uğruna onurumuzu çiğnetmesin" şeklinde konuştu.