Anzak Çavuş Devine'nın Çanakkale Cephesi'nden ailesine gönderdiği mektup sarsıcı ayrıntılar içeriyor.
Abone olÇanakkale savaşlarının 100. yıl dönümünde o günlere dair müthiş hikayeler yeniden gündemde. Anzac çavuşu Devine'nın ailesine yazdığı mektup çarpıcı ifadeler ve ayrıntılarla dolu.
Avustralyalı yazar Bill Gammage’nin (The Broken Years) ‘Kırık Yıllar‘ adlı kitabında çatışmaya katılan ANZAC askerlerinin şarapnel, mermi yağmuru altında, siperlerinden vatanlarına, ailelerine yazdıkları mektuplar yeniden gündemde. turkishnews.com sitesinde Anzac siperlerinden mektuplar; Dinç Akal" başlığıyla yayınlandı. İşte Çavuş Devine'nın yazdığı mektup:
DÜŞMANLIĞIMIZ HAYRANLIĞA DÖNÜŞTÜ
‘….Türklere duyulan nefret ancak bir ay sürebildi. 19 Mayısta Türkler karşı hücuma geçti. Çoğu iki siper arasındaki sahada öldü, pek azı ANZAC siperlerine ulaşabildi. Başarmaları imkansızdı, fakat hücuma devam ettiler ve cesurca ölüme koştular. Öğleye kadar en az 10 bini ya yaralandı, ya da şehit düştü. Öğleden sonra hücumlar kesildi. Bu arada Türkler normal birer insan olduklarını ve cesaretlerini kanıtladılar. ANZAC‘lar da bu yüceliğe ulaşmışlardı. Düşmanlığımız hayranlığa dönüştü ve Türkler oyunun tarafıydı artık. Çatışmaya ara verildiğinde Avustralyalılar ‘-Hoşça kalın, haftaya Cumartesi yine oynayalım!..‘ diye sesleniyordu Türklere.
Davranışları dostça rekabetin örneğiydi ve bu Gelibolu’da hayatın bir parçasıydı artık. 5 gün sonra naaşların toplanması için ateşkese karar verildiğinde taraflar karşılaştı, birbirini selamladı, aralarında karşılıklı sigara ve fotoğraf teati edildi. Gerçekten Türkler hiç de kötü insanlar değildi. Çavuş Devine’nin yorumuna göre o günden sonra, Türkler hakkındaki görüşleri değişmişti. Aslında o artık Türklerin, savaşta Almanlardan daha üstün olduklarına da inanıyordu.
SİPERLER ARASINDA JESTLER
…. Arkadaşlarımızdan birinin ‘-İstanbul ne kadar uzak?‘ sorusuna bir Türk’ün cevabını yazdığı kağıda sarılı bıçak kısa düşmüştü. Avustralyalıların ateş kesmesi üzerine Türk siperi aşarak bıçağı aldı. Bir başka sefer de, Türkler bizimkilerle konuşurken aniden saklanın diye işaret etmeye başladılar. Herhalde bir Alman subay geliyordu. Hemen arkasından yoğun makineli ateşi açıldı. Tabii ki, hiç zayiat vermedik. Bu Türklerin savaşta ne kadar hakkaniyetle davrandıklarının bir göstergesiydi.