Chirac'ın başlattığı 'Bizans' tartışmasında yeni gelişmeler yaşandı. Tartışmaya Türk bilim adamları da katılırken, ortaya farklı farklı yorumlar atılmaya başlandı...
Abone olFransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın, Türkiye'nin Avrupalı olduğunu vurgulamak için söylediği, "Hepimiz Bizans'ın çocuklarıyız" sözleri, tartışma çıkardı. Chirac'ın sözlerine ilk tepki Fransa'dan geldi. Fransa Demokrasi Birliği (UDF) Genel Başkanı François Bayrou, Chirac'ı, "tarihi yeniden yazmak"la suçlayarak, Bizans tarihinin Türkiye'nin Avrupalılığını göstermediğini, gerçeğin bunun tam tersi olduğunu dile getirdi. Türk bilim adamları da "Bizans" tartışmasına şöyle katıldı: Prof. Dr. İlber Ortaylı: Chirac, tecrübeli bir politikacı ve uzun yönetimi boyunca, Türkiye'nin çok iyi bir partner olacağını anladı. Buna tarihi bir temel bulmaya çalışıyor ve 'Bizans'ı buldu. Avrupa'da da böyle düşünenler var. Bu hayırhah bir bakıştır. Onun muhalifi Bayrou ise, mektep yanlışları ile konuşuyor. Bizans dediği yer, Roma İmparatorluğu'dur ve Bizans uydurma bir tabirdir. İkincisi; tarihi gerçek, Türklerden çok, Kuzeybatı Avrupa'nın Bizans'a uzak olduğudur. Fransızların ve Almanların ataları, 1204'te girdikleri İstanbul'u mahvettiler, tahrip etmekle kalmadılar, pislettiler. Doğu Avrupa ile Batı Avrupa'nın arasındaki kopukluk daha derinleşti. Akdeniz'in doğusundan çok uzak bir anlayış ile karşı karşıyayız. Rönesans'tan bu yana Batı Avrupa bir hayli değişmesine rağmen hâlâ Hıristiyan ortaçağının kalıntıları var. İyi niyet göstermezlerse bunu kapatmaları çok zor. Biz onların Bizans dediğini izleyen, geliştiren, zenginleştiren bir uygarlığız. Dolayısıyla bugünkü Türkiye'ye karşı Chirac'ın gösterdiği iyi niyet benimsenmezse, böyle gülünçlükler yapılabiliyor. Prof. Dr. İlhan Tekeli: Bu politik olarak söylenmiş bir söz. Herkes biliyor ki, müzakereler yaklaştıkça, onun altında Avrupa'daki tepkiyi azaltmak için tarihi bir köken bulmaya çalışıyor. Bütün ulusçu akımlar, kendilerine bir tarihi köken bulmaya çalışırlar. Chirac, Avrupa ile Türkiye arasında bir ötekileştirme ilişkisinin bulunmadığını göstermek için bir ortak kökene ulaşmak istiyor. Bunu da Bizans üzerinden yaptı. Buna hem Türkiye hem de Avrupa'daki bazı kişiler, Türkiye'nin Avrupa'ya girmesini istemedikleri için tepki duyacak ve birbirlerini ötekileştirmeye çalışacaktır. Ayrıca Türkiye'de de Chirac'ın söylemine benzer akımların zaman zaman olduğunu biliyoruz. Bütün kültürlerin mirasçısı olduğumuzu savunan Anadoluculuk yaklaşımı ile Bizans argümanı birbirine çok fazla ters düşmez. Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay: Jacques Chirac, bu sözüyle yeni bir tarih yorumu getirmiş. Ancak Bizans'ın çocukları, Türkler ve Yunanlılardır. Avrupa ise kendi ortaçağının ve Rönesans'ının çocuğudur. Chirac, sanki 'Bizans'ı aslında Rönesans'ın gözünde çok büyüttüğü Eski Yunan gibi algılamış. Oysa Eski Yunan da, Rönesans'ın abarttığı ahım şahım bir uygarlık değildir. Ayrıca Bizans'ın mirası, doğrudan doğruya Osmanlı'ya kaldı. Osmanlı'nın içindeki Yunanlılara kaldı. ortodoks Kilisesi'ne kaldı, Osmanlı'nın saray teşkilatına, bazı ekonomik uygulamalarına kaldı. Bizans, bizim içimizde; halk inanışlarına, gündelik hayatımıza kadar her şeyimizin içinde. Avrupa'nın Bizans'la böyle bir ilişkisi yok. MİLLİYET