Anayasa değişikliği tartışmaları sürüyor. Hükümet kanadından Başmüzakareci Bağış değişikliğini AB ile kıyaslayarak savundu.
Abone olDevlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış Türkiye’nin kanatlanması için Anayasa değişikliğinin şart olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, anayasa değişikliğine yönelik çalışmaların, Türkiye'nin gelişmesine katkı sağlayacağını belirterek, ''1960'dan bu yana darbe anayasalarıyla yürütülen bir ülkenin kanatlanması mümkün görünmüyor'' dedi.
Bağış, İzmir Ticaret Odası'nın, Özel Meclis Toplantısı'na katıldı.
Bağış, AB ile üyelik müzakereleri sırasında açılan fasılların Türkiye'nin modern, çağdaş, şeffaf ülke olmasını da sağladığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kadın ve çocuk haklarının güçlenmesi, kamu denetçiliği, yargıda adalet, kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkı verilmesi, parti kapatma, hepsi AB standartlarında olmamıza vesile olacak ve AB standartlarında ekonomiye kavuşmamızı sağlayacak temellerdir. Anayasa değişikliği sürecinde bütün ülke bir masumiyet sınavından geçecek. Demokrasiye karşı çok ayıp edenlerin bu samimiyet fırsatı büyük bir fırsattır. Demokratik yollarla mücadele yapmaktansa darbe çığırtkanlığı yapanların demokratik standartta yapması için önemli bir fırsattır. Bu kutsal metin değil, insan yapısı, eksik, fazla olabilir. İlk günden beri, yayınlamadan önce bile her birimiz müzakerelere, uzlaşmaya açık olduğumuzu söyledik. Üzüm yemek istiyoruz, bağcıyla derdimiz yok, Türkiye'nin önünü açmak istiyoruz.''
AB sürecinde buluşulacak ortak paydalar olduğunu, farklı kesimlerin farklı endişelerinin kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Bağış, şunları kaydetti:
''Kimi 'devletleşme', kimi aşırı 'liberalleşme', kimi 'çok mu özgürleşiyoruz?' diyor. 'Ona verilen hak fazla mı?' diyor. AB sürecinde bütün bu endişelerin kalktığını görüyoruz. AB her şeyin orta yolunu koymuş. 110 bin sayfalık müktesebatıyla her şeyin orta yolunu bulmuş. Ne aşırı devletleşme, ne aşırı tekelleşme, inancın devlet tekelinde olacağı, inanca başkasının baskı yapacağı endişeleri yok. Sürece hep beraber sahip çıkmalıyız, süreç sonuçtan önemli. Devlet televizyonu Kürtçe yayın yapıyor, bölmedi, kaynaştırdı. Çocuğunu dağa gönderme telkini yapan televizyonu değil, devletle milletin barışmasını sağlamaya çalışan televizyon kanalını izledi. Bu sürecin en önemli motivasyon merkezlerinden biri AB süreci oldu. İdam cezasından da Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nden birçok yasaklardan kurtulduk. Dışarıdan nasıl imaj sergilediğine sizler de bakın. Birçok eleştiriye rağmen, geçmişteki ilerleme raporlarıyla karşılaştığımız zaman çok iyi noktadayız. O raporlarda faili meçhullerin listesi yok, çünkü kalmadı. İşkence örneklerinin dökümü yok. Gözaltına alınan aydın, yazar, siyasetçi, gazeteci listesi yok. Bunlar çok önemli nokta. Türkiye küresel sahnede arka sıralardan protokol sırasına doğru geçmeye başladı. Kapatma davası haberi çıktı, o bize EXPO'ya mal oldu. Türkiye'nin kendi imajı açısında kendi içeride atması gereken adımlar var. Hep birlikte atmalıyız.''