Türkiye’yi İsrail’e verelim...
Ben diyorum ki; gelin "Türkiye'yi İsrail'e verelim"... Ama bir şartla...
Başbakan Erdoğan IMF-Dünya
Bankası’nın geçen yıl
İstanbul’da yapılan toplantısında şöyle
demişti:
“Kimsenin mağdur olmadığı, kimsenin dünyanın
zenginliklerinden mahrum kalmadığı, herkesin adalet ve merhamet
temelinde bölüşüm sürecinden istifade ettiği bir dünya kurmak
durumundayız”...
Bu sene o konuşmasına şöyle bir ilâve yaptı: “Türkiye
Kürtleri hariç!”..
Türkiye’yi İsrail’e
verelim...
Geçenlerde bir TV kanalında, Suriyeli ve
Esad yanlısı Hüsnü Mahalli’ye
rastladım…
İsrail’i öyle bir tanıtıyordu ki ürperdim…
“Vay anasını ya!” dedim kendi kendime…
Hatta bir ara dudaklarımdan, “Sen neymişsin be
İsrail” diye MFÖ modunda birkaç nota bile
döküldü…
Bir yandan da bütün Müslüman ülke yönetimlerine
hakaret ettiğini fark ettim Mahalli’nin…
Neden mi?..
Söyleyeyim…
Hüsnü Bey’e göre İsrail Arz-ı Mevud’un
peşindeydi…
Yani…
Kendi kutsal kitapları Tevrat’ta,
Allah’ın kendilerine “vaat
ettiği” bütün toprakları işgal edecekti
İsrail…
Bölgede yaşayan 250 milyon Müslüman da ellerini
açıp "iyi ki varsın İsrail!" diye dua edecekti bu
işgale!..
Düşünebiliyor musunuz?..
Yıl 2011…
İsrail’in nüfusu 7 milyon…
İşgal etmek istediği topraklardaysa yaklaşık 250 milyon Müslüman
yaşıyor…
Ve…
İsrail Ortadoğu’nun Türkiye ile
birlikte demokratik iki ülkesinden
biri…
Peki…
Nasıl olacak da İsrail 250 milyon Müslüman’ın yaşadığı
toprakları işgal edecek?.. Hayır yani…
Benim aklım almadı da…
Çifte standartçı Şu, körü körüne “Yahudi Düşmanlığı yapmaktan vazgeçseniz” diyorum… Çünkü dünya kamuoyu biz Türk Müslümanlarını “ikiyüzlü” olarak algılıyor… Yani, “riyakâr”!.. Yani, “çifte standartçı”… Yani; “ben yaparsam iyi, başkası bana yaparsa fena” nobranı!.. |
Diyelim atom bombası kullandı ve bölgedeki bütün
İslâm ülkeleri teslim oldu…
Ve…
Diyelim ki 10 milyon Müslüman öldü, 20 milyon Müslüman
kanser oldu…
Sonra ne olacak?..
Geri kalan 220 milyon Müslüman’ı nasıl yönetecek?..
Silah zoruyla mı?..
Yoksa demokrasiyle mi?..
İyi ama…
7 milyon nüfuslu bir ülke 220 milyon nüfuslu bir esirler
kampı yaratabilir mi?..
Demokrasiyle yönetecekse
seçimler de “özgür” olacak demektir…
Pekiiii…
İsrail ilk seçimlerde meclise kaç
Yahudi’nin girebileceğini hesaplamaz mı?..
Eeeee…
Yeni İsrail Hükümetini Müslümanlar kuracak…
Ve…
Daha ilk oturumda İsrail Devleti’nin adı
değiştirilecek olduktan sonra; İsrail neden arz-ı mevud
peşinde koşsun?..
Ben diyorum ki; gelin
"Türkiye'yi İsrail'e verelim"...
Ama bir
şartla...
Demokrasinin devamı şartıyla...
İlahi Hüsnü Mahalli…
Çok hoş adamsın vallahi…
Özgürlük
savaşçıları
Yahu bir ülkeyi eleştirirken “Irkçılık” yapmak
şart mı?..
Tamam…
İsrail kanun tanımaz bir devlet…
Haklısınız…
İsrail terörden asla vazgeçmez…
Zira bölgedeki varlığı yaratacağı teröre bağlı…
İyi de arkadaşlar…
Bu İsrail halkı hiç mi teröre muhatap
olmuyor?..
Bu ülkenin otellerinde, kafelerinde hiç mi canlı bomba
patlamıyor?..
Ve…
Hiç mi günahsız bebekler ölmüyor?..
Bu ülke
insanlarına saldıran terör gurupları bomba yerine çikolata
mı kullanıyor?..
Haaaa…
Derseniz ki:
“Ama İsrailli sivilleri öldürenler özgürlük
savaşçısı”…
O halde bizim başımızın belâsı
olan terör örgütüne de ses çıkarmayacaksınız…
Onlar da kendilerini “özgürlük savaşçısı” olarak
tanımlıyor…
Biz Türkler çok
iyiyiz!..
Biz Türkleerrrr!.. Dünya üzerinde biz Türk Müslümanlarından: * Daha erdemli, * Daha vicdanlı, * Daha iyi bir millet yok(tur)!.. Bizim milletimiiiiiizz: * Yeni doğmuş bir bebek kadar günahsız(dır)!.. * Biz meleklerin yeryüzü temsilcisiyiz(dir)!.. |
Biz Türkleeeerrrr!..
Tarihimiz boyunca hiçbir millete zarar
vermedik!..
Bugün de vermiyoruz!..
Fetih ettiğimiz bütün toprakları sevgiyle
aldık…
Tek gram kan dökmedik…
Bizim milletimiz kan gördü mü başı
döner…
Bugün de öyle…
İsrail ise kaka, vahşi, vandal,
terörist…
Ermenistan zaten bizim tebaamızdı ve
milyonlarca Müslüman’ı kesti…
Buna karşılık
biz onları başımıza taç yaptık!..
Yunanistan iğrenç…
Bebelerimizi usturanın üstüne takıp sokak sokak
dolaştırdı…
Bizim kadınlarımız, öksüz Yunanlı bebeleri emzirip onlara
süt annelik yaptı!..
Bulgarlar genç kızlarımızın ırzına geçti, yaşlılarımızı diri diri
yaktı…
Rusların Kraliçeleri Katerine, Prut bataklığında Baltacı Mehmet
paşamızın baltasını biledi…
Fahişe çocukları yani…
Savaşacak kadar
cahil komutanlarımız
Böyle kavgaya can kurban!.. Biliyor musunuz?.. Türkiye ile İsrail karşılıklı restleştikçe, iki ülke arasındaki ticaret miktarı artıyor... Ve... Son üç yılda Türkiye, İsrail'in en büyük altıncı ticaret ortağı oldu... Yahu sakın bizim Başbakan'la İsrail'in Başbakanı bu kavgayı danışıklı - dövüş yapıyor olmasınlar... Olsun anasını satıym... Böyle kavgaya can kurban!.. |
Kapitülasyonlar öyle iddia edildiği
gibi cumhuriyetin ilânından sonra değil, 8 Eylül 1914’te 1.
Dünya Savaşı başlamadan önce kaldırıldı…
Kapitülasyonların kaldırılmasından iki ay kadar (11 Kasım 1914)
sonra da Osmanlı, İtilâf devletlerine savaş ilân
etti…
Ne ilgisi mi var?..
Belki yok…
Belki çok…
“Yok” çünkü o günün dünya şartlarıyla günümüzün
şartları arasında uçurum sayılacak kadar fark var…
Belki “çok” zira…
Bugün de IMF ve Dünya Bankası’nı
nasıl kovduğumuzu(!), neden hiçbir devlete ihtiyacımız olmadığını;
istersek Suriye ve İsrail’e
hadlerini ne biçim bildireceğimizi eski “kahramanlık
menkıbeleri” eşliğinde anlatanlarımız var…
Tabii bu arada hem İsrail’e ve hem de
Suriye’ye aynı süreçte hadlerini nasıl yapıp da
becerebileceğimizi izah eden yok…
Yani…
İki; ezeli ve (hatta belki de) ebedi düşman devletle aynı anda
savaşacak kadar cahil komutanlarımız olmayacağına
göre bunu akıl eden sivillere ne demek lâzım geldiğini de sizlerin
vicdanınıza havale ediyorum…