Türkiye'ye gelen doğrudan uluslararası yatırımda İngiltere başı çekti
Abone olBu yılın ilk 6 ayında Türkiye'ye gelen uluslararası doğrudan yatırım girişi yüzde 21 artarak 8,2 milyar dolara çıkarken, aynı dönemde Türkiye'ye en fazla doğrudan yatırım girişi yapan ülke 1 milyar 951 milyon dolar ile İngiltere oldu.
İngiltere'nin İstanbul Başkonsolos Vekili Sayed Shah, konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
Shah, Türkiye'nin G-20 üyesi ve AB üyeliği için aday ülke olmasının yanı sıra, aynı zamanda bölgesinde ve küresel alanda önemli bir ekonomik aktör olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye'nin ekonomik performansı İngiliz şirketlerinin kendisine olan ilgisini artırıyor'' dedi.
Dinamik bir pazar olan Türkiye'nin, İngiliz firmalar için büyük fırsatlar sunduğunu belirten Shah, ekonomik ve ticari bağların ikili ilişkilerde önemli bir rol oynadığını kaydetti.
İngiltere'nin Türkiye'ye olan ilgisinin, aynı zamanda stratejik ortak olan iki ülke arasında çeşitli alanlarda yakın ve etkin işbirliğinin bir yansıması olduğunu dile getiren Shah, UK Trade & Investment'in Türkiye'yi 20 öncelikli pazarından biri olarak belirlediğini ifade etti.
Türkiye'nin G-20 üyesi ve AB üyeliği için aday ülke olmasının yanı sıra, aynı zamanda bölgesinde ve küresel alanda önemli bir ekonomik aktör olduğunu vurgulayan Shah, Türkiye'nin ekonomik performansının İngiliz şirketlerinin kendisine olan ilgisini artırdığını dile getirdi.
OECD'ye göre Türkiye'nin 2011-2017 yılları arasında OECD'ye üye ülkeler arasında en hızlı büyümeyi sağlayacağını anımsatan Shah, şöyle konuştu:
''Türkiye şu anda da dünyanın 18. en büyük, Avrupa'nın ise 7. en büyük ekonomisi. Bu durum da kaçınılmaz olarak İngiliz şirketlerine yatırım yapmak için cazibe oluşturuyor. Güçlü büyüme performansının yanı sıra, Türkiye'nin küresel krize karşı güçlü durması, artan yatırım ortamı, genç ve dinamik nüfusu ve İngiltere'nin gelişen ülke ekonomilerine yatırım yapma iştahı, ülkenin Türkiye'ye olan ilgisini artırıyor. Türkiye İngiliz şirketlerinin büyüyerek Kafkasya'yla MENA bölgesine (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) ulaşması açısından da Avrupalı şirketler için temel pazar oldu.''
JEOPOLİTİK ÖNE
İngiltere'nin dünyanın 6. büyük ekonomisi ve dünyanın en büyük üreticileri arasında ilk 10'da olduğunu hatırlatan Shah, İngiltere'nin dünyanın ikinci büyük hizmet ihracatçısı, Dünya Bankası'na göre ise iş yapmanın en kolay olduğu ülkeler sıralamasında Avrupa'nın birinci, dünyanın dördüncü ülkesi olduğunu anımsattı.
Londra finans merkezinin de, 2011 küresel finans merkezleri endeksi raporunda ilk sırada yer aldığını söyleyen Shah, konuşmasına şöyle devam etti:
''Daha fazla yapısal reformların desteğiyle Türk ekonomisinin güçlü performansı ve ikili ilişkiler, ülkelerin birbirlerine daha fazla yatırım yapmasında ve finans, hizmetler, enerji, ulaşım, eğitim ve perakende gibi sektörlerde daha fazla işbirliğine yardımcı oldu. 2 ülke arasındaki 'Tatlı Dil' forumu, 'CEO Forum' ve 'Knowledge Partnership' anlaşması da önemli işbirliği fırsatları sunuyor.
Türkiye'nin jeopolitik önemi de İngiltere'nin kendisine olan ilgisini artırıyor. Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya/Kuzey Afrika arasında köprü olan ülke, bu pazarlarda İngiltere-Türkiye ortaklığı için de fırsatlar sunuyor.''
2011'de vize başvurusunda bulunan Türklerin yüzde 90'ının kolayca vize alırken, Türk şirketleri, hükümet temsilcileri ve akademik çevrenin vize almasını kolaylaştırmak için özel planlar geliştirdiklerini aktaran Shah, bu düzenlemeler arasında başvuruları acil olarak işleme konulması gereken ve 'iş seyahati' kapsamında değerlendirilen başvurular için getirilen 'öncelikli vize' düzenlemesinin de bulunduğu bilgisini verdi.
2 TRİLYON DOLARLIK DIŞ YATIRIM STOKU
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı da, İngiltere'deki yatırım fonlarının Türkiye'nin de arasında yer aldığı gelişmekte olan pazar ligine ABD'den sonra dünyada en fazla yatırım yapan ikinci yatırımcı durumunda olduğunu söyledi.
Bu fonların risk iştahının diğer ülkelere göre daha yüksek olduğunu belirten Yırcalı, ''Özellikle hizmetler alanında dünyanın en agresif fonları, ki en son İDO satın alımında bunu gördük. Bu fonların önemli bir özelliği de hizmetler alanında önemli know-how transferleri sağlaması. Avantajları ise düşük maliyetli finansmana erişim noktasında Londra'nın avantajı. Hollanda merkezli yatırım şirketleri ve yatırımcıların içerisinde bile Londra sermayesinin payları bulunuyor'' dedi.
''Uluslararası Yatırımcı'' hüviyetindeki İngiliz şirketleri ve fonlarının genel getiri kalemleri içerisinde yurt dışı gelirlerinin diğer ülkelere kıyasla çok daha yüksek olduğunu kaydeden Yırcalı, Kıta Avrupa'sındaki daralmanın, Mısır başta olmak üzere Ortadoğu'daki risk primlerinin aşırı yükselmesinin Türkiye'yi şanslı hale getirdiğini dile getirdi.
İngiltere'nin dünyada ABD'den sonra en büyük 2. yatırımcı olduğunu ve 2 trilyon dolara yakın bir dış yatırım stoku olduğunu anımsatan Yırcalı, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bunun yüzde 60'ı Avrupa'da, yüzde 25'i Kuzey Amerika'da, yüzde 10'u da Pasifik'te. Türkiye'nin hem iç pazar kapasitesi ve büyüme trendi hem de Avrasya ve Ortadoğu bölgesine doğru re-export kapasitesi, karar verme faktörleri arasında yer alıyor. En önemlisi, İngiltere'nin bir 'ülke' yatırımcı olarak değerlendirilmemesi gerektiği. Londra, burada yer alan fonların dünyanın dört bir yanından topladıkları varlıkları yatırıma dönüştüren bir merkez. İngiltere uzun yıllar önemli bir 'yatırım kaynağı' olmayı sürdürecek.''