Guardian gazetesi "Türkiye'yi mülteci krizinden daha büyüğü bekliyor" derken, Independent da Suriye sınırına güvenli bölge kurulmasının çatışma çıkmasına yol açacağı görüşünde.
Abone olSuriye krizinin Türkiye'ye yansımaları konusunda bugün iki İngiliz gazetesinden uyarılar geldi.
Guardian gazetesi "Türkiye'yi mülteci krizinden daha büyüğü bekliyor" derken, Independent da Suriye sınırına güvenli bölge kurulmasının çatışma çıkmasına yol açacağı görüşünde.
Guardian'ın deneyimli Ortadoğu muhabiri Martin Chulov'un kaleme aldığı analiz "Suriye: geri dönüş olmayan nokta" başlığını taşıyor.
Analizde "Esad rejimi ve Özgür Suriye Ordusu arasındaki mesele ölüm kalım mücadelesi haline geldi. İç savaş tüm Ortadoğu'yu tehdit ediyor" deniyor.
Ayaklanma başlayalı 18 ay olduğunu ve şu anda Suriye'de tüm kentlerin kuşatmada olduğunu, başkent Şam ile ticari merkez Halep'in şiddete yuvarlandığını belirten yazar, firarlar yüzünden ordunun da zayıfladığı görüşünde.
Çulov, Temmuz ayı ortalarında Halep ve Şam'a giren muhalif grupların erken iyimserliğinin, yaz biterken yerini "bu iki kentte hiçbir tarafın şimdilik diğerine üstünlük sağlayamayacağı" gerçeğine bıraktığı görüşünde.
Fay hatları
"Artık sıradan gözlemciler bile bu iç savaş sürer ve bölgenin modern tarihi boyunca kimsenin dokunamadığı fay hatlarını ortaya çıkarmaya devam ederse, Suriye'nin komşuları için oluşacak risklerin boyutunu görebiliyor" diyor Çulov.
500 yıllık Osmanlı İmparatorluğu çökerken Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün ve sonradan İsrail olacak bölgenin sınırlarının genelde imparatorlukların keyfine göre çizildiğini belirten yazar, "Suriye'nin bağımsızlığını sağlayan İngiltere ile Fransa arasındaki Sykes-Picot anlaşması, geçmişte beraberce yaşamakta zorlanan farklı mezhepleri ulus devlet çatısı altında birleştirdi." diyor.
Martin Chulov muhaliflerin en büyük isteğinin Suriye'de güç dengelerinin yeniden tanımlanması olduğunu belirtirken, böylesi bir değişimin etkilerininse Suriye sınırlarını aşacağını savunuyor.
Chulov'a göre bölge ülkelerini giderek daha fazla endişelendiren durum, Ortadoğu'da Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından bu yana en köklü değişimin yaşanmakta olduğu korkularını körüklüyor.
Analizin devamında Lübnan'ın krizden etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu, Irak'ın da Suriye'deki ayaklanmadan ilham alan İslami grupların güçlenmesinden endişelendiği yazıyor.
Şam yönetiminin devrilmesinin İran'ın yanı sıra, Lübnan'daki Hizbullah için de büyük bir hezimet olacağı ifade ediliyor.
Chulov yazısının sonunda Türkiye'nin de mülteci akınına uğradığını hatırlatıp şu yorumu yapıyor:
"Türkiye gibi sağlam sınırları ve güçlü kurumları olan ülkeler bile, Suriye sınırları dışına taşan sorunlardan muaf kalamaz. Türkiye, bu yılın başında 500 bin mülteci için planlar yaptığını söylemişti. Ancak Suriye'nin Kürtleri, idari otoritenin zayıflamasıyla kendilerine devlet kurma şansı tanındığına karar verirse Türkiye'yi mülteci krizinden fazlası bekliyor olacak."
'Güvenli bölge çatışma çıkarır'
Independent gazetesinde yer alan bir yorum yazısında da uluslararası topluma "Suriye'deki çatışmaların yayılmasını engelleyin" çağrısı yapılıyor.
Suriye Başbakanı ve birçok üst düzey güvenlik yetkilisinin görevi bırakmasına rağmen rejimin hâlâ sağlam olduğuna dikkat çeken gazete şu yorumu yapıyor:
"Suriye'deki çatışmaların bu kadar kanlı olmasının ve bir süre daha devam edecek olmasının sebebi üç farklı çatışma yaşanıyor olmasıdır. Bunlar, Suriye halkı ve hükümet arasında, Şiiler ve Sünniler arasında ve İran'ın müttefikleri ile karşıtları arasındaki çatışmalardır."
Esad'ın Türkiye'nin mülteciler için güvenli bölge kurulması önerisini reddettiğini hatırlatan gazete, bu bölgelerin kurulmasının Türkiye ve Suriye arasında silahlı çatışmaya neden olabileceği yorumunu yapıyor.