BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  DÜNYA

Türkiyeye sopa gerek

Danimarka basınında Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

Abone ol

Avrupa basınından haber özetleri

İngiltere basınında 7 Temmuz saldırılarının yaklaşan birinci yıldönümü vesilesiyle yapılan yorumlar ve Afganistan'ın güneyinde Taleban'ın giderek güçlenmesi ile ortaya çıkan durum ön planda.

Financial Times gazetesi bugünkü başyazısında, Afganistan'a daha fazla asker gönderilmesi çağrısı yapıyor ve şöyle devam ediyor:

"NATO ülkedeki asker sayısını arttırmak zorunda kalacak gibi görünüyor. İngiltere hükümeti bunu prensipte kabul etmiş durumda.

"Ancak Fransa ve Hollanda gibi diğer ittifak üyelerinin de ikna edilmesi gerekiyor. Zira söz konusu olan sadece Afganistan'ın değil, NATO'nun da geleceği.

"Afganistan'daki güç, taktiklerini daha keskin bir şekilde tanımlamalı ve bunlar üzerinde daha geniş uzlaşma sağlamalı. Yeniden imarın temel hedef olduğu konusunda herkes hemfikir olsa da, inşa edilen okul, yol, kanalizasyon sayısı son derece az. Birçok Afgan vatandaşı için, Batı'nın müdahalesi barış ve refah getirmeyi başaramadı.

"Afgan Milli Ordusu ve polis gücü kuvvetlendirilene kadar, yeniden imar için güvenli bir ortam sağlamak amacıyla daha fazla askere ihtiyaç var.

"Bu güvenlik şemsiyesi oluşturulana kadarsa, ülkedeki NATO gücünün yaşamak için afyon üretmeye mahkum olan Afgan halkını, Taleban'ın kollarına atmamaya dikkat etmesi gerekir. Bu anlamda afyon ekimiyle mücadeleyi şimdi ele almak, ülkenin yeniden inşasına büyük zarar verecektir."

Başyazısında bu görüşleri dile getiren Financial Times, iç sayfalarındaki bir haberde Afganistan'daki afyon üretimine biraz daha yakından bakmış.

Başlık "Afyon üretimi ile mücadele tam bir felaket."

Batılı bir diplomatın açıklamalarına dayandırılan habere göre, Batı'nın 1 milyar dolar harcadığı kampanya başarısızlıkla sonuçlandı. Gazete şu bilgilere yer vermiş:

"Afganistan, tarihinin en büyük afyon hasadını gerçekleştirmek üzere. Üretimde en ciddi artış da, İngiliz askerlerinin Taleban ile mücadele ettiği güneydeki Helmand eyaletinde görülüyor.

"Afganistan'ın afyon üretiminin üçte birinden fazlasını karşılayan Helmand eyaletindeki ekimle mücadele, ülkedeki uyuşturucu karşıtı kampanyanın belkemiği olarak görülüyordu.

"Ancak hasat mevsimi geldiğinde anlaşıldı ki, 2005'te 26 bin 500 hektar olan Helmand'daki afyon üretimi, bugün 77 bin hektara çıkmış. Bu durum, bölgeye 3300 asker sevk eden ve Afganistan'daki uyuşturucu üretimi ile mücadelede başı çeken İngiltere için utanç kaynağı."

7 Temmuz ardından Müslümanlarla ilişkiler

Cuma günü, Londra'daki üç metro ve bir otobüsü hedef alan ve 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan 7 Temmuz saldırılarının birinci yıldönümü.

Bu vesileyle son bir yılın muhasebesini yapan İngiliz basınında, ülkedeki Müslümanların durumuna ilişkin haber ve yorumlara sık rastlanıyor.

Times gazetesinin yer verdiği kamuoyu araştırmasına göre, Müslümanlar ve toplumun geneli birbirini yanlış anlama eğiliminde.

Araştırmaya göre, kamuoyunun dörtte biri İslam'ı İngiliz yaşam biçimine yönelik bir tehdit olarak görüyor.

Buna karşılık ülkedeki Müslümanların yüzde 36'sı da, İngiliz değerlerini İslami yaşam biçimine yönelik bir tehdit olarak değerlendiriyor.

Times'ın araştırmasına göre Müslümanlarla toplumun geneli arasındaki en derin görüş ayrılığı, okullarda İslami kıyafet giyilmesi konusunda.

Buna göre Müslümanların yüzde 76'sı, öğrencilerin istedikleri kıyafeti giyme özgürlüğü bulunmasını savunuyor. Genel nüfusun ise sadece yüzde 42'si böyle düşünüyor.

Ancak tarafların birbirine yakın görüşlere sahip oldukları konular da var. Örneğin Müslümanların üçte ikisi, toplumun geneliyle entegrasyonlarını geliştirmeleri gerektiğini düşünüyor.

Müslüman olmayan nüfusun üçte ikilik çoğunluğu da aynı görüşte. Müslümanların İngiltere toplumuna büyük katkıları olduğunda da, taraflar hemfikir.

Fransız istihbaratı Guantanamo'da sorgu yaptı

Fransa basınında öne çıkan konu, ABD'nin Küba'daki Guantanamo Üssü'nden salıverildikten sonra ülkelerinde yargılanmaya başlanan 6 Fransız vatandaşının davası.

Liberation gazetesi, Fransız istihbarat görevlilerinin bu 6 kişiyi Guantanamo'da kaldıkları sırada sorguladığına ilişkin belgeler ele geçirmiş.

Fransız makamlarının kınadıkları bir uygulamaya bulaştıklarını belirten gazete, söz konusu sorgular neticesinde elde edilen ifadelerin davada kullanılmasının da, adalet sisteminin işleyişi açısından ciddi sorunlar yarattığını vurguluyor.

Liberation, Fransız istihbaratının 'yasadışı' olarak nitelediği bu davranışıyla bu 6 kişiye yönelik terör bağlantılı suçlamaların da ciddi olarak zayıfladığını savunuyor.

'Türkiye'ye sopa gerek'

Danimarka basınında Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili yorumlar dikkat çekiyor.

Information gazetesi, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos ile Kıbrıslı Türklerin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın, 2004'ten bu yana ilk kez Pazartesi günü buluştuğunu belirterek başlıyor söze.

AB Dönem Başkanı Finlandiya'nın, bu görüşmenin devamını sağlamak için 'sauna diplomasisi'nden bahsettiğini hatırlatan gazete şu yorumu yapmış:

"Türkler sauna ile hamam arasında benzerlik kuruyor ve Avrupa'da Türklere en olumlu bakan ülke olan Finlandiya'nın dönem başkanlığı sırasında, ülkenin geleceğinin biraz daha netleşebileceğini umuyor.

"Ancak Kıbrıs sorununda ilerleme sağlanması ve Türkiye ile AB arasında bu konuda bir krizin önlenmesi için buhardan daha fazlasına ihtiyaç olduğu açık. En azından, huş ağacından sopa ile en az bir kez vurmak gerekli."

Gazete bu sözlerle kuzey ülkelerindeki sauna geleneğinin bir parçası olan ağaç dallarıyla vücuda vurma yöntemine gönderme yapıyor.

Information böyle derken bir başka Danimarka gazetesi, Berlingske Tidende de Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin Kıbrıs nedeniyle büyük bir krize sürüklenmek üzere olduğunu yazıyor.

Ayrıca Türkiye'nin AB ailesine katılmak için önünde çok uzun bir yol olduğunu hatırlatan gazete şöyle devam ediyor:

"Galiba gerçek şu ki, Türkiye bu konuda en iyimser olanların bile düşündüğünden daha az hazır Avrupalı olmaya.

"Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Muhammed Peygamber karikatürleri krizi ardından bir Danimarka gazetesine verdiği demeçte sarfettiği, düşünce özgürlüğünün sınırlanması gerektiği yönündeki sözler gösteriyor ki, Türkiye ile Avrupa arasında somut bir anlayış farkı var.

"Kıbrıs krizi ve Kopenhag'dan yayın yapan Roj TV'nin kapatılmaması için Danimarka Başbakanı'na mektup yazan 56 Kürt belediye başkanına dava açılması, AB'ye girmek istediğine şüphe olmayan, ancak tam üye olmadan önce çok şeyini değiştirmesi gereken bir ülke tablosu çiziyor. "

Kaynak:BBC TÜRK