BIST 9.673
DOLAR 35,17
EURO 36,57
ALTIN 2.959,51
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'ye farklı AB tarifesi

AB'den Türkiye'ye özel tarife. AB Müzakerelerini yürüten Mathias Rute, Türkiye ile pazarlık yapılmayacağını belirtti. Ayrıca Türkiye'nin daha çok yolu olduğuna da değindi.

Abone ol

12 ülkeyle katılım müzakerelerini yürüten AB'nin baş müzakerecisi Mathias Rute, Türkiye ile farklı bir görüşme olacağını ama pazarlık yapılmayacağını söyledi. Rute, 'Türkiye AB’ye girmek istiyorsa uyum sağlaması gerektiğini' belirterek “Önümüzde zorlu bir yol var” dedi. Türkiye ile AB arasındaki müzakereleri yürütecek olan AB'nin Genişlemeden Sorumlu Direktörü Rute, Türkiye'nin AB'ye girmek istiyorsa koşulları yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Rute “Türkiye kendine ben bu kurallara uyabilir miyim?" diye sormalı. Tarımdan ulaşıma her konuda kurallar var. 9 metrelik yasal değişiklik yapılacak. Sonra kararı üye ülkeler verecek. Önümüzde zorlu bir yol var” dedi. AB’nin Genişlemeden Sorumlu Direktörü ve Avrupa Komisyonu Türkiye Masası Direktörü Mathias Rute CNN TÜRK’te yayınlanan Manşet programında Mehmet Ali Birand’a Türkiye ile müzakere sürecinin nasıl olacağını anlattı. "TÜRKİYE İLE PAZARLIK ETMEYECEĞİZ" MAB: Sayın Rute bana şunu söyler misiniz? Ne anlama geliyor müzakere, tam olarak hangi konuyu müzakere edeceğiz, yoksa bir müzakere değil mi? MR: Siz ve yeni katılmış olan 10 üye ülke ile müzakereleri yürüteceğiz, siz oradaydınız müzakereleri lider olarak sürdürdünüz. Benim oradaki görevim daha çok müzakerelerin yürümesi konusunda. Bilmeniz gereken ilk şey, topluluk yasalarını kabul edecek misiniz? MAB: Diğer bir değişle bu Avrupa Birliği Müktesebatı, MR: Sizde bana bu müktesebatı veriyorsunuz. Bunu görebilirsiniz 9 metre uzunluğunda ama temel olarak benim söylediğim müktesebat işte bu. Ben bunu alıyorum, kabul ediyor musunuz? Bunu uygulayabilir misiniz? Evet derseniz, bende size ‘evet inanıyorum’ dersem o zaman müzakereler bitmiş demektir. MAB: Tamam ama ben size, “bunu kabul ediyorum” dersem örneğin “ben bunu iki yılda yapamam” diyebilirim. MR: O zaman müzakereler burada başlıyor. Müzakereler geçiş süreci, özgün uyarlamalar ve belki de aynı zamanda Türkiye’nin durumunda bazı başka durumlarda. Geçmişte birliğin ilk günden itibaren kabul edebilir mi. MAB: Buna geleceğiz, peki o zaman siz açıkça şunu söylüyorsunuz. Bu bir müzakere değil tek taraflı kabul etme. Bu ülke nasıl uygulama yapacak? MR: Evet ama ben bunu değişik bir örnek ile izah edeyim. Bir kulübe üye olmak gibi. Kulübün belli kuralları var. Üye olmak için başvurduğunuz zaman bir kravatınız olması gerekli. MAB: Belli sporları yaparken o sporlarla ilgili kıyafetleri giymek gerekiyor. Kulüp üyeleri de bu kurallar üzerine anlaşmışlardı. Yeni birisi geldiği zamanda bu kuralları kabul etmek zorunda. Bu kuralları daha sonra belirleyebilirsiniz. Onları değiştirmeyi kararlaştırabilirsiniz ama kulübe üye olmak için kuralları kabul etmeniz gerekir. MR: O zaman ben şunu söyleyemem. Örneğin tarımdan bahsediyoruz. Şunu söyleyemeyiz Ben paketin bu bölümünü satın alıyorum ama o bölümü bırakmak istiyorum. MAB: Hayır bunu yapamazsınız o zaman bu uluslararası müzakereler olur. MR: Ama bunlar müzakerelere değil tabi. Bu özel statü olur. Uluslararası düzeyde herhangi bir şey olabilir. Bizim birçok ülkeyle tarım anlaşmalarımız var. Onlarla seçme ve tespit etme şeklinde yapabiliyoruz. Ama Avrupa Birliği üyesi olduğunuz zaman böyle bir seçme seçeneğiniz yok. MAB: Peki 17 Aralık’ta Avrupa Birliği zirvesi toplandı ve bir tarih verdi diyelim. Onlarda farz edelim şunu söyledi. Mart, 2 Mart demiş olabilir. O zaman ne olacak? MR: Bu varsayımla yola çıkalım. O zaman şu olabilir. Eğer ben geçtiğimiz deneyimleri göz önüne alacak olursam bu özel bir tarihte toplantı olacaktır. Bütün dışişleri bakanları bir araya gelir. Avrupa Birliği tarafı da, Türk tarafına müzakerelerin kurallarını anlatır. Türk karşıtınıza biz bu şekilde yapmak istiyoruz ve konseyin başkanı bunu yapar. MAB: 25 dışişleri bakanı ve konsey başkanı ile birlikte ve masanın diğer tarafında Abdullah Gül ve onun adamları olacak MR: E tabi komiser Oli Rein sorumlu olan Finli komiser. 1 Kasım’dan itibaren sorumlu olacak. MAB: Peki komisyon müzakereleri okumakta mı olacak? MR: Hayır gerçekte şu olacak. Komisyonun çok ilginç bir rolü var. Bu devletlerarası bir konferans, biz bunu hazırlıyoruz, müzakereler 25 üye ülke ile olacak ve komisyonda belli açıdan teknik bir role sahip olacak. Ama bu teknik rolün çok görülür bir hale gelmesi lazım çünkü belli bir oranda bizim de uzmanlığımız var. Ama her zaman şundan emin olmalıyız ki 25 üye ülkenin, 25’i de hazır olmalı ve böylelikle müzakereler devam edebilir. Bu karmaşık bir husus ve çoğunlukla müzakereler 25 ülke üye arasında olur. Belli oranda da Türk tarafı belki sıkıntı hissedecek çünkü uzun bir zaman alacak. 25 üyenin anlaşması ve bir teklif çıkartması gerçek müzakere bu. MAB: O zaman bir şekilde müzakere içende müzakere var. 25 komisyon içerisinde de kendi aralarında konuşacaklar ve ondan sonra Türkiye’ye dönüp biz şu veya şu konuyu kabul ediyoruz diyecekler. MR: Evet bu doğru, ama daha öncede söylediğimiz gibi konu müktesebat ise idari kapasitesi ve bütün bu müzakerelerde yer almaz ama teknik toplantılarda yer alabilir. Teknik toplantılarda idari yapılar tartışılabilir. Ya da ulaşım güvenliğini ele alacak olursak gemilerin Avrupa Birliği Standartlarına uyum sağlaması için elinizde kaç tane müfettiş var? Böylelikle görevler ortaya çıkar, duruma bakılır. Gerçekten de müzakereler modernleşme sürecini uygulamaya alacaktır. MAB: Peki o zaman buraya gelelim. Bu gerçekten kamuoyunun bilmesi gereken bir konu Biz tam olarak ne tartışacağız, müzakere demiyorum tartışma diyelim, bize 31 paragraf olduğu söylendi. Ben tamamını istemiyorum ama birazcık ayrıntı verebilir misiniz? Hangi sektörler? MR: Biz bu 9 metrelik yasamayı böldük. Seksen bin sayfa bunlar. Bunları bölümlere ayırdık. Bu değişik bölümleri olan bir kitap gibi ve yasanın değişik bölümlerini bir bölüme ayırdık, bir örnek verecek olursak, ürünlerin serbest dolaşımı konusunda bir bölüm var. Bütün yasalar, mevzuatlar, otomobiller, kimyasal ürünler, makineler. Bütün bunlar bir araya geldiği zaman tüm ithalat, ihracat ile ilgili konular. Bizim diğer bir bölümümüz var burada. Fikri mülkiyet yasası, tarım konusunda bir bölümümüz var ve tarım bölümü de büyük bir ihtimalle en büyüğü. Biz bunu bu şekilde sürdürmek istiyor muyuz, bu kararlaştırmamız lazım. Çünkü kaç bölüm olacağı kararı belki tekrar göz önüne alınması gereken bir husus, Türkiye için 40 bölüm olabilir. Şu anda bunu biz düşünüyoruz. Geçmişimizdeki deneyimlerle acaba bölelim mi, değişik bir şey mi yapalım diye düşünüyoruz. MAB: Şimdi biraz da nasıl olacağına değinelim. Çünkü siz Türkiye tartışmaları için yeni bir elbise tasarladınız. Tam olarak ne yapmak istiyorsunuz? MR: Hayır Türkiye’deki müzakereler için yeni bir elbise tasarladık demek haksızlık olur, Biz müzakerelerde 12 ülkenin giymiş olduğu elbiseye baktık. Elbisede bir kaç tane daha cep olsun diye düşündük o yüzden bazı unsurları ilave ettik. Temel olarak müzakereler aynı olacaktır. Ama bir unsur kattık bu da sadece Türkiye için değil. Aynı zamanda Hırvatistan ile olan görüşmeler ile de ilgili. Uygulama konusunda, yasalar açısından ya da idari kapasitenin gelişimi açısından daha fazla kanıt istiyoruz. MAB: Ben bunu tam olarak anlamıyorum. MR: Evet bir bürokrat dili ile konuşuyorum özür dilerim. Size bir örnek vereyim. Gemilerin denetimi örneğini ele alalım. Gemiler belli güvenlik standartlarına uyum sağlamak zorunda. Başka bir örnek daha, örneğin hayvancılık denetimleri. Bu denetimlerde kesimhanelerde hijyenik standartlar izleniyor. Bütün tüketiciler korunabiliyor. Bu sayede kötü et yenmiyor. MAB: O zaman siz bu tartışmayı açıyorsunuz ve ben bir Türk vatandaşı olarak buradayım. Siz de Konferansı temsil ediyorsunuz, siz ne diyorsunuz? MR: Biz şunu söylüyoruz. Bu resmi açılıştan sonra tarama sürecinden geçmiş oluyoruz. Taramadan şunu kastetmiş oluyoruz. Siz bana izah edeceksiniz, kurallar bunlar. Bizim uyguladığımız. Bunlar benim normal izahatım. Kaç tane denetimcimiz var, bütün olay nasıl yapılandırmış vs. vs. İlk olarak ben yasalara bakmış olurum ve size şunu söylerim. Avrupa Birliği şu; şu konuları destekliyor. Çok fazla fark olduğu taktirde sizin yasanız nerede? Burada yoksa bunu değiştirebilecek misiniz diyorum onlara, ondan sonra da ilk tartışma bu oluyor. İkinci olarak da “denetim yapmak için yeterli personeliniz var mı” diyoruz. Böylece son derece güçlü bir bakış oluyor. Türk idarelerinin sponsorları ve yasası bunlar zaten Avrupa Birliği için anlamı. MAB: Tartışmayı başlatmak için acaba Avrupa Birliği yasaları ve Türk yasaları daha yakın mı buna bakacaksınız? MR: Evet bakacağız. Eğer değilse o zaman belli bir aşamada lütfen yasalarınızı değiştirin diyeceğiz, ondan sonra bir kez daha gelip bakıyoruz. Ondan sonra bu kuralları uygulama yeteneğiniz var mı, yok mu buna bakıyoruz. Bu olduktan sonra her şey çok iyi. Siz standartlarınızın düzeyine geldiniz. Bunu yaptığınızdan dolayı da artık tartışmamıza gerek yok bu bölümleri diyoruz. Çünkü siz zaten onu aşmışsınız, ama bu uzun bir süreç. Türkiye’nin modernlik konusunda Avrupa Birliği standartlarına gelmesi lazım. 27 değişik ülke için rahat bu, Avrupa Birliği Yasası her zaman değişkenliklere izin veriyor. Almanlar gibi veya Fransızlar gibi veya Fransızlar veya Polonyalılar gibi olmanız şart değil. Burada değişkenlik de var. Tartışmanın bir parçası da bu olacaktır. Siz beni ikna etmek zorundasınız, bizim zaten şu anda yaptığımız bu. Avrupa Birliği yasalarının istediklerine uyumlu, ben de size sorarım gerçekten emin misiniz, bu yeterli mi derim, derinlemesine anlayışa ihtiyacımız var Türk sistemi konusunda. MAB: O zaman bir şekilde şunu söyleyebilir misiniz? Tamam müzakereci ben size inanmıyorum, ben görevlilerimi göndereceğim ve bana söyledikleriniz doğru mu diye bakacaklar dersem, o zaman bunu yaparsınız? MR: Evet belli durumlarda yapmak zorunda kalabiliriz. Çoğunlukla biz şunu yapıyoruz, meslektaş gözden geçirmesi ismi verdiğimiz bir sistem geliştirdik ve. Bir ekip gönderiyoruz. 6 ila 7 aynı milliyeti taşıyan üye ülkelere insan gönderiyoruz. Örneğin İrlandalı bir veteriner müfettişi ve İspanyol, bir Bulgar onlar gideceklerdir. Sisteme bakarlar, ondan sonra bir rapor yazarak tamam biz şu, şu konularda eksiklikler var diyebiliyorlar. Biz o zaman resmi makamları tüm üye ülkeleri kullanıyoruz. Bu denetimler konusunda biz bunu 10 ülke ile yaptık. Bulgaristan ve Romanya ile yapıyoruz. Türkiye içinde değişik bir şekilde yapılacak ve aynı zamanda güven ortaya çıkıyor. Bu da müzakereler için çok önemli. 25 üye ülkeyi bunu yaptığınızı dair ikna etmemiz lazım. Aynı zamanda diğer ülkelerden bir dizi insan Türkiye’ye gelmeli, duruma bakmalı ve ondan sonra geri dönüp, “biz değişik olduğunu zannediyorduk ama bizim iş yapma yöntemimize çok benzer demeleri” lazım. MAB: Son derece ilginç sizin yeni modeliniz. Türkiye açısından tartışmalara başlamak için bir gece de başlamak için o zaman görmeniz lazım. Türkiye’nin pek fazla parçalanmamış olduğunu, Avrupa’dan uzak kalmamış olduğunu göreceksiniz. O zaman onlara biraz daha yaklaş böylelikle tartışmalara başlayabiliriz diyeceksiniz öyle mi? MR: Evet durum böyle olabilir. Biz şimdi şunu önerdik sadece tartışılsın. 5 üye ülkeyle ve belli kıstaslar belirlersin bu kıstaslarda da açıkça hem açılış için, hem kapanışı için müzakerelerin değişik bölümlerinde. Biz bunu yaptık zaten 10 ülkeyle ama her yerde yapmadık, ancak çok iyi bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. Size bir örnek verecek olursam 10 ülkeyle, rekabet açısından, rekabet alanında çok kesin kurallarımız var. O yüzden bizim temel olarak istediğimiz şu. Türkiye zaten Gümrük Birliği’nden dolayı bunu yapmak zorunda. Rekabet yaratmak ve devlet yardımlarını kontrol eden bir makam oluşturulması lazım. Ondan sonra da bu kuralların uygulanması konusunda bir özgeçmiş belirlensin istiyoruz. Gerçekten rekabet bölümünün görüşmesini yapabiliriz. MAB: O zaman çok zor olacak diyorsunuz? MR: Hayır her yeni üye için zor olan şey bu. Yeni üyeler için gerçekten bir dönüşümü ifade ediyordu. İdari çalışmalar konusunda nasıl olduğu konusunda. Türkiye büyük bir ülke bu yüzden de ülkenin bütün taraflarına ulaşılması lazım. Buda zor olacak MAB: Tam olarak maliyetten bahsedelim. Çünkü Türk Devleti size dönecek ve diyecek ki bakın siz daha yakın gelmemi istiyorsunuz, müzakerelere ve tartışmalara başlamak için. Ondan sonra da tamamlamak veyahut bölümü kapatmak için uygulamamı istiyorsunuz, en azından belli bir bölümünü. Ama ben konuda para harcamak istiyorum. Bana yardım etmeyecek misin? MR: Tabi ki yardım edeceğiz ama diğer 10 - 12 ülke de olduğu gibi maliyetlerin çoğu devlet tarafından ortaya çıkartılıyor. Kendisi üye olduktan sonra bir kulübe üye olduğunuz gibi kulüp size elbise parası vermez, elbisenizi kendiniz almanız lazım. Belli borç almak için, kredi almak için yardımcı olabilir ama elbisenin ana maliyetini ödemeniz için kendiniz ödeme yapmak zorundasınız. MAB: En hızlı günleri İspanyollar, Yunanlılar, İrlandalılar onlar bilmiyorlardı. MR: Hayır adil olmamız lazım gene. Türkiye’nin çok daha fazla para alacağını düşünüyoruz. Katılım öncesi daha önce üye olmadan Portekiz ve İspanya’ya verilenden çok daha fazla para vereceğiz. Çünkü o zamanda bu kavram henüz geliştirilmemişti. Şimdiden üye olmak için. Tartışmalar kapsamında Orta ve Doğu Avrupa için katılım fonlarını geliştiriyoruz. Ve 2006 yılında Türkiye 500 Milyon Euro almış olacak. Bağışlar açısından ve bir öneride bulunduk konseye bu paranın artırılması için büyük ölçüde 2007’den 2013’e kadar uzatılmasını istedik. O yüzden çok bol para olacak orada ve bu konuda da açık olmamız lazım. Destek yardımını geri ödemeniz şart değil. Borçlarla birleştirirseniz ve Avrupa Yatırım Bankası da orada olursa o zaman çok fazla miktarda para mevcut olacaktır. Alt yapıları güncellemek için, yol yapmak için, havaalanı, liman, tren istasyonları gibi yerler yapmak için. Ama aynı zamanda da çevresel sahada da da su saflaştırılması ve temiz Akdeniz istenmesi, Karadeniz’in temizlenmesi ve belli şeylerin Avrupa Birliği Standartları’na uyum sağlaması, atık su işlemleri konusunda çok fazla yatırım yapılması gerekli. Aynı zamanda bir ekonomik patlama yaratacak ve paranın bir çoğu da Türkiye’nin harcaması gereken paralarda Türk Devleti de vergilerden ek para kazanacak. Etkin idarelerin de vergileri kontrol etmesini istiyoruz. MAB: Şimdi son olarak da hangi paragrafların en zor olacağına bakalım, ekonomiye dönelim isterseniz. Kayıt dışı ekonomi ve paralel ekonomi, kontrolsüz ekonomi var Bunun ortadan kaldırılması lazım diyorsunuz. MR: Tamamen ortadan kalkması aşırı iyimser olacaktır. Bizimde kayıt dışı ekonomimiz var ama çoğunluğun ortadan kalktığı konusunda kanıtlar görmemiz lazım. Kayıt dışı ekonomi ne anlama geliyor? Devletin hiçbir gelirinin olmaması ve bu yüzden de yeterli parası yok harcamak için eğitim konusuna, alt yapı konusuna, modernleşme konusuna. Kayıt dışı ekonomi belli ölçüde ortadan kalktığı zaman, Avrupa Birliği standartlarına yönelik olarak devlet çok daha hızlı hareket edecek. MAB: Vergilendirme sisteminin değişmesi lazım, bütçelemenin değişmesi lazım, başka neyin değişmesi lazım, tarım mı, en dikenli olanları hangileri? MR: Bence çok miktarda soru olacaktır ziraat açısından. Türkiye için zirai sektörün daha rekabetçi kılınması gerekli, zirai çevre, çevre konusunda da bol miktarda yatırımlar olacaktır. Endüstrinin daha çok üretmesini sağlamak için ve kirlilik standartlarına uyum sağlaması ve kamu yatırımları da aynı zamanda atık su işlemleri, fosseptikler, bütün bu şeyler göz önüne alınmalı. Bence çok fazla sorun yaşayabiliriz. Güvenlik alanında ulaşım güvenliği konusunda, orada fazla miktarda kural var. Yüksek standartlar, kamyonlar için getirilmeli ve kamyon kullanan şoförler için. İstanbul Boğazı geçişi ve çok güvenli gemilerin oradan geçmesi bütün bu şeyler ortaya çıkacaktır. Biz bunları belirleyeceğiz.. Ne kadar yaklaşırsak müzakereler açısından o kadar fazla sorunların, çözülmesi gereken sorunların çözülmesini bekleyeceğiz her sorun çözülebilir. MAB: 2013 tarihi var. Bu bir müzakere için tarih değil ama bir şekilde insanlar için araç kiti. MR: Bundan önce olmaz peki neden değil, nedenlerden bir tanesi de yapılması gereken bütün şeyler. Sınırlardan bahsettiniz siz harici ve güvenli harici sınırlar istiyorsunuz. O yüzden sınır kontrolü gerekli. Türkiye’nin tüm sınırlarından emin olmamız lazım ki modern sistemler kontrol açısından ve aynı zamanda hayvan açısından da, hayvanların sınırı geçmesi konusunda da Türkiye’nin çok büyük sorunu var. Hayvansal üretimde belli hastalıkların ortadan kaldırılması gerekli. Bunu yapmanın tek yolu da artık sınırlar üzerinden, hayvan ticaretinin yapılmaması. Diğer neden ise çok basit. Avrupa Birliği tarafından sadece ve sadece bir sonraki finansal paket tartışılacak 2001 yılı için belki 2012’de başlar ve sadece 2013 yılında bitecektir. Sadece o zaman biliriz bizim Avrupa Birliği olarak Türkiye’ye ne sunacağımızı, finansal zarf açısından tam üyelik başladıktan sonra. MAB: Ama Türkiye bitirebilir müzakereleri eğer istiyorsa, her şeyi yenilerse 2013 yılından önce? MR: Evet ama biz müzakereleri bitirmeye hazır olmayabiliriz. Çünkü biz bilemeyiz tarım açısından, yapısal fonlar açısından, politikalar açısından sunumumuzun ne olacağını da bilemeyiz yönetim açısından bu yüzden belli ölçüde Türkiye aynı zamanda beklemek zorunda iç tartışmalar 27 – 28 ülke tam olarak kaç tane olduğunu bilmiyorum. Hepsi tespit edilmeli, bu erken tarih tartışmaları bitirmemiz için ondan sonra da 2013 yılında paketimiz hazır olur. 2013 yılında ve 2014 yılında finansal konularda konuşuruz ve 2014 yılının sonunda bitirebiliriz belki MAB: Ondan sonra da onay süreci var? MR: Referandum olabilir. Bu yüzden gerçekçi konu herkesin bahsettiği 10 ila 15 sene bence bu gerçek bir değerlendirme. MAB: Biz bu arada olacak mıyız, imzalama töreni esnasında? MR: Benim herhalde zamanım olmayacak. MAB: Siz o zaman tasarlayacaksınız tamamen değişik bir elbise ya da yeni ev tasarlayacaksınız Türkiye için. Hayır yeni bir ev değil sistem değişecek, yönetim sistemi değişecek? MR: Hayır belli oranda yönetişim konusunda Türkiye zaten katılıyor. Bu anayasa top yekun sistem Türkiye tartışmaların bir tarafı Avrupa Birliği değişecektir. Bence siz ve ben 15 üye ülke olarak düşünüyoruz Avrupa Birliği belki 27 – 28 ülkeden oluşacak Avrupa Birliği çok açık bir şekilde anlatacak olursam siz Lüksembourg’a katılmıyorsunuz. Avrupa Birliği de değişik bir Avrupa Birliği olacak ve tam olarak nasıl olacağını görmemiz lazım. (Hürriyetim)