BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'nin önündeki seçenekler

AİHM'in kararı sonrası izlenecek yol belli değil. Hukuki terimler sokaktaki vatandaşın kafasını karıştırıyor. Yargının ve hükümetin önünde farklı seçenekler bulunuyor.

Abone ol

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan kararı, kararlarının uygulanmasından sorumlu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne gidecek.

Komite "yargılamanın yeniden yapılması" konusunda ya Türkiye’den talepte bulunacak ya da yargılamanın gerekli olmadığına karar verecek.

Bakanlar Komitesi’nin yarından sonraki ilk insan hakları gündemli toplantıları 6-7 Haziran ve 5-6 Temmuz tarihlerinde yapılacak.

Komite kararını verirken Öcalan’ın suçsuz olup olmadığını iddia edip etmediğine ve adil yargılama ihlalinin mahkeme sonucunu değiştirecek kadar vahip olup olmadığını bakacak.

Avrupa Konseyi kaynakları, Öcalan kararının az bir ihtimalle Haziran’da, kuvvetli bir ihtimalle de Temmuz’da Strasbourg’da Bakanlar Komitesi gündemine geleceği görüşündeler.

Bu sürecin en az bir yıl alması bekleniyor.

TÜRKİYE'DE, AİHM KARARININ UYGULANMASINDA FARKLI SEÇENEKLER

AİHM’nin kararı sonrası seçenekler Türk hukukçularına göre değişiyor. Bunlar şöyle sıralanıyor:

1- Öcalan’ın avukatları AİHM kararını “yeni yargı yolunun açılması” için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne götürecek . Çünkü öncelikli konu ilk etapta yeniden yargılama değil, yeniden yargı yolunun Öcalan’a açılması.

2- Öcalan’ın durumu eski DEP'li Leyla Zana ve arkadaşlarının durumundan farklı. Öcalan’ın yeniden yargı için mahkemelere başvuru yolu şu an için yasal olarak tıkalı (Ocak 2003’teki 4. uyum paketiyle Öcalan ve onun durumunda olan yaklaşık 90 kişiyi kapsayan bir sınırlama).

AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN İKİ SEÇENEĞİ BULUNUYOR

Mahkeme, ya Öcalan ve ona benzer yaklaşık 90 kişi için CMUK’daki istisnayı gerekçe gösterip başvuruyu usulen reddecek.

Ya da; “CMUK böyle diyor ama Anayasa’nın 90. maddesi gereği, uluslararası sözleşmeler ulusal mevzuata göre üstündür” diyerek, CMUK’daki düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nin görüşünü isteyecek.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Öcalan'ın başvurusunu incelemeye alırsa da iki seçenek bulunuyor:

Mahkeme ya “AİHM kararı gereği yeniden yargılama gerek” diyecek ya da “esastan yeniden yargılanmasına gerek görmüyorum” diyecek.

Her durumda ağır cezanın kararlarına karşı teorik olarak bir diğer ağır ceza önünde temyiz başvurusunda bulunulma seçeneği de mevcut. Konu tamamen yoruma açık olduğundan ağır cezadaki yargıç veya yargıçların takdirine kalıyor.

İkinci seçenek ise Adalet Bakanlığı’na bırakılıyor. Buna gere Adalet Bakanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan konuyu incelemesini isteyebilir.

Yargıtay da isterse konuyu Anayasa Mahkemesine iletebilir. Yüksek yargının vereceği karara göre de Meclis yasal değişikiliğe gidebilir.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN GÖRÜŞÜ

Dışişleri Bakanlığı'nın tavrı ise konunun politik zeminden, hukuksal zemine çekilmesinden yana.

Dışişleri, böylece, hem AB karşıtlarının hem de konuyu politik malzeme yapmak isteyenlerin eneglleneceğini düşünüyor.

AB KOMİSYONU KARARIN UYGULANMASINI BEKLİYOR

AB Komisyonu, AİHM Büyük Dairesi'nin, Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanmasına ilişkin kararının Türkiye tarafından dikkate alınmasını ve uygulanmasını beklediğini bildirdi.

Komisyon sözcüleri, günlük olağan basın toplantısında konuya ilişkin soruları yanıtlarken, AİHM kararını “not aldıklarını”, bu kararın 2003 yılında söylenenleri teyit ettiğini belirttiler ve Ankara hükümetinin süratli tepki gösterdiğini, gerekenin yapılacağını duyurduğunu ifade ettiler.

Ankara'nın süratli tepkisinden ve açıklamasından duyulan memnuniyeti yansıtan sözcüler, Öcalan'a ilişkin karar üzerinde özellikle odaklanmayı reddederek, “AB Komisyonu, AİHM'nin tüm kararlarını dikkate alıyor. Bu karar da, Kopenhag kirterleri kapsamında, diğerleriyle birlikte, Komisyon'un yıllık Türkiye raporunda yer bulacak” dediler.

AİHM'DE ÖCALAN DAVASININ GEÇMİŞİ

AİHM'nin temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi, 9 Haziran 2004 tarihinde yapılan ikinci duruşmada, tarafların görüşlerini yeniden dinlemişti.

AİHM, 2003 yılı Mart ayında aldığı kararda, Öcalan'ın avukatlarının başvurusuyla ilgili olarak, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanma hakkıyla ilgili 6., gözaltı süresinin uzunluğuyla ilgili 5. ve kötü muameleyle ilgili 3. maddesini ihlal ettiğine hükmetmişti.

Türkiye'nin AİHS'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin 1. ve 3. fıkralarını ihlal ettiğini savunan AİHM, duruşmalar başladıktan sonra askeri yargıcın sivil yargıçla değiştirilmesini yeterli görmemiş ve savunma için gerekli olanak ve zamanın verilmediğine karar vermişti.

Mahkeme, AİHS'nin gözaltı süresiyle ilgili 5. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının da ihlal edildiğini, Öcalan'ın mahkemeye çıkarılmadan önceki gözaltı süresinin de uzun olduğunu savunmuştu.

AİHS'NİN İHLALİ

AİHS'nin yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesiyle ilgili şikayet konusunda, Türkiye'nin ihlalde bulunmadığı görüşüne varan AİHM, Abdullah Öcalan'ın adil olmayan bir yargılama sonucunda ölüm cezasına mahkum edilmesini, AİHS'nin kötü muamelenin önlenmesiyle ilgili 3. maddesinin ihlali olarak görmüştü.

Strasbourg mahkemesi, avukatlarının, Öcalan'ın Kenya'dan yasadışı bir biçimde getirildiği ve ayrımcılığa tabi tutulduğu yolundaki şikayetlerini ise reddetmişti.

AİHM, Öcalan'ın avukatlarının AİHS'nin 7, 8, 9, 10 ve 18. maddelerine dayanarak yaptıkları başvuruların incelenmesini de oybirliğiyle gerek görmezken, Öcalan'ın Kenya'dan getirilişi ve cezaevindeki koşullarıyla ilgili olarak herhangi bir kötü muamelenin oluşmadığı, dolayısıyla 3. maddenin ihlal edilmediği sonucuna varmıştı.

Saptadığı ihlallerin şikayetçinin olası mağduriyetini gidermeye yeterli olduğunu belirterek herhangi bir tazminatı gerek görmeyen mahkeme, Türkiye'nin karşı tarafa yargılama masrafları için 100 bin avro ödemesine karar vermişti.

Kaynak: www.hurriyetim.com.tr