HDP Şırnak milletvekili Hasip Kaplan internethaber.com'a konuştu.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Sürecin Nevroz'a kadar hızlı bir şekilde ilerlemesi gerektiğini söyleyen Hasip Kaplan, 4-5 ay sonra Öcalan tarafından yapılacak çağrının tarihi bir çağrı olacağını söyledi.
Suriye'deki olayların Türkiye'ye sıçramasının an meselesi olduğunu belirten Kaplan, hükümetin son derece dikkatli olması gerektiğini belirterek orada olacak olumsuzlukların çözüm sürecini negatif etkileyeceğini belirtti.
Çözüm sürecinde uzatmaların son noktasında olunduğunu belirten Hasip Kaplan, artık hükümetin süreci erteleme, öteleme lüksünün olmadığını söyledi.
Hasip Kaplan internethaber'den Nesrin Yılmaz'ın sorularını yanıtladı:
-İmralı heyeti geçtiğimiz Cumartesi 4 kişi olarak Öcalan'la görüştü. Öcalan'ın ve heyetin açıklamalarına baktığımızda 2 yılın özetini görüyoruz sanki. Kısaca görüşmeyi değerlendirebilir misiniz?
Heyet tarafından yapılan açıklamalara baktığınız zaman, bir taslaktan ve 4 aşamada yapılacaklardan bahsediliyor. Mecliste, özellikle demokratik açıdan, hukuk, Anayasa, seçim barajı üzerinde yapılacak değişiklikler, komisyonların kurulması, üçüncü göz, Türkiye'de bir izleme heyetinin oluşması, bunlar kuruluyor. 1999'da ilk barış grubu geldiğinde avukat olarak o sürecin içindeydim.. 99'daki geri çekilmeden sonra bir grup gelmiş ve bu Şemdinli'den, Hakkari'den giriş yapmıştı. Giriş yapan bu grup orada bir General tarafından karşılanmıştı, sonra bu gelenler cezalandırıldı ve hapse konuldu. Özellikle geri çekilmenin ve çatışmasızlığın olduğu bir aşamada bu yapıldı. En son, benzer bir iyi niyet Habur'dan gelişlerle gösterildi ve burada da gelenlerin hepsine ağır cezalar verildi. Öcalan burada "yasal dayanağı oluşturmadan bir çağrı yaptığı için" özeleştiri veriyor.
SÜRECİN NEVROZ'A KADAR HIZLI İŞLEMESİ GEREKİYOR
Bundan sonra yasal dayanağın oluşması konusunu gündeme getiriyor. Meclisten çerçeve yasa çıktı, hükümete yetki verildi, hükümet bir açıklama yaptı ve "11 komisyon kurulacak" dedi. Bunların oluşturulması için hızlanmak lazım, somut adım atmak lazım, temel konu bu. Sürecin Nevroz'a kadar hızlı işlemesi gerekiyor. Yapılan görüşmelerde mutabık kalınan, bilinen ama resmiyete dökülmeyen konular var. Bunların detayları konusunda mecliste yasal düzenlemeler, ortak komisyonlar, çalışma alanlarının sağlanması gerekiyor ki sağlıklı bir şekilde yürüsün. Ve bunun yürümesi gerçekten çok ciddi bir açılım yaratacaktır Türkiye'de. Ben geçmişte de 2015 Nevroz'unda Türkiye'nin kaderini değiştirecek bir çağrı olabileceğini düşünüyorum demiştim.
HÜKÜMETİN SON DERECE UYANIK OLMASI LAZIM
Bu görüşmeden sonra da sınır olarak Nevroz 2015 tarihi konuluyor. Hükümetin son derece dikkat etmesi gereken konulardan biri; Şengal'de, Mahmur'da ve Kobani'de IŞİD'in saldırıları. Bunlar çözüm süreciyle direkt bağlantılıdır. Hükümet bu konuda çok dikkatli adım atmalı, çünkü buralarda olacak bir olumsuzluk çözüm sürecini negatif olarak etkileyecektir.
Hükümetin kontrolü dışında bazı güçler poliste ve askerde de var. Bu eskiden derin yapılanmalardı, bunun bir kısmı da paralel olarak çıktı. Ama ırkçı, milist, faşist güçler de var, bunu da göz ardı etmemek lazım. Son olaylarda bunun harekete geçtiğini gördük, üniversiteleri karıştırmaya başladılar. Eğer kamu düzeni konulşulacaksa devletin içinden gelen bu provokasyonlara karşı da hükümetin son derece uyanık olması lazım.
Öcalan 4-5 ay süre veriyor, bu ne anlama geliyor, bir tehdit olarak algılanır mı?
SURİYE'DEKİ OLAYLARIN TÜRKİYE'YE SIÇRAMASI AN MESELESİDİR
Hayır, bunu tehdit olarak görmemek lazım. Irak'taki Mahmur kampına IŞİD'in saldırısı oldu. Mahmur Kampı'nda bulunan 15 bin mülteci Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları. Bu devlet benim vatandaşım orada ölsün diye göz yumabilir mi veya Türkiye'de akrabaları olan Kürtler Suriye'de bir katliama göz yumabilir mi? Bunlar Türkiye'yi derinden etkileyen olaylardır. Şu an Suriye'de yaşanan olayın Türkiye'ye sıçraması an meselesidir.
Ortadoğu dinamiği birleşik kaplan misali birbirini etkileyen bir konumda ama Türkiye'deki çözüm istikrarı aynı zamanda Suriye ve Irak'taki gelişmeleri de hızlı bir şekilde kontrol altına almayı gerektiriyor.
4-5 ay sonra nihai sonuca ulaşılmazsa ne olur?
UZATMALARIN SON NOKTASINDAYIZ
Ben şuna inanıyorum, ötelemelerin, uzatmaların son noktasındayız. Bundan sonrası hükümet bir şeyleri bahene edip süreci öteleme lüksüne sahip değil ve hükümet artık somut adım atmak zorundadır. Atmadığı taktirde demokratik siyasetin dışında etkili gelişmeler olabilir ve bu, hükümeti sarsabilir.
İki taraf arasında çözüm sürecine bakış farkı mı var, neden hala çözüme yaklaşılmıyor?
HÜKÜMET TEMBEL ÖĞRENCİ GİBİ
Hayır, oyalama farkı var. Hükümet, üstüne düşeni yapmıyor, ödevini yerine getirme konusunda tembel bir öğrenci gibi davranıyor. Seçim barajını indirmedi, hazine yardımı konusunda hiçbir şey yapmadı, düşünce özgürlüğü konusunda olumlu davranmadı, hala, söz verdiği halde, ölüm derecesindeki hasta hükümlüleri bırakmış değil.
Hükümet de PKK'nın sözünde durmadığını, silahları bırakmadığını söylüyor ama?
Bütün medya olanakları ellerinde. Kamuoyunu yanıltıcı bilgileri zaman zaman veriyorlar. Bunu bir daha yapmamalarını tavsiye ederim. Gelinen noktada bunun kendilerine hiçbir faydası olmadığını söylemek isterim.
Öcalan, seçime parti olarak girmeye dönük bütün hazırlıklar bu yönde geliştirilmeli. diyor, seçime parti olarak gireceğiniz kesinleşti diyebilir miyiz?
SEÇİME PARTİ OLARAK GİRECEĞİZ
Evet, Eşbaşkanımız da açıkladı, MYK da bu yönde karar verdi, seçime parti olarak gireceğiz, şu an seçimlere parti olarak girmeye hazır hissediyoruz.
Müzakerinin İmralı dışında bir yerde yürütüleceği söyleniyor, bunun yeri ve zamanın belli mi?
Onu zaman gösterecektir. İhtiyaç doğarsa, farklı yer ve mekan olabilir, bunu konuşmak için erken.
İki taraf kazanımlarını daha yüksek mi tutmak istiyor, çözümün nihai sonuca ulaşmamasının nedeni bu mu?
AK PARTİ "NE KADAR AZ VERİRSEM" PAZARLIĞINDA
Kürt tarafı Türkiye'nin demokratikleşmesini istiyor, istediği şeylerin büyük çoğunluğu demokrasi talepleridir. Anadilde eğitim, eşit yurttaşlık, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, seçim barajı, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü. Bütün bunlar bizim kendimiz için istediğimiz şeyler değil, Türkiye için istiyoruz. Biz demokratikleşin diyoruz, demokratik yarışta önümüzü açın diyoruz. İnsanlar demokratik yarışta önleri açık olmadığı için dağa çıktılar, 30 sene çatışma oldu. Bunu sonlandırmanın yolu budur. Hükümet, "ne kadar az verirsem" pazarlığı içinde. Çünkü, Ak Parti, milliyetçi, muhafazakar bir parti ve çok pragmatist davranıyor, sadece kendini ve seçimi düşünüyor. Bugüne kadar yaptığı bütün hesaplar bunun üzerine kuruludur, akis olsaydı şimdiye kadar seçim süreci çok ciddi bir yol almış olurdu.
Selahattin Demirtaş'ın gündeme getirdiği iddiaya göre IŞİD Türkiye'den Kobani'ye saldırıyor, Demirtaş görüntülerin de olduğunu söyledi, bu iddia doğruysa çözüm süreci bundan nasıl etkilenir?
KÜRT HALKI ASLA AFFETMEZ
Bu çok vahim bir durumdur. Hükümetin IŞİD'i desteklemesi Kürt özgürlük hareketinin asla affedemeyeceği bir durumdur. Kürt halkı da asla affetmez. Bu, çözüm sürecinin dinamitidir. Böylesi bir yaklaşım, böylesi bir tehlike çözüm sürecini bitirir. Bu durum lokal olabilir, dinlemeyen güçler olabilir, bunlar hükümetin araştırması ve soruşturması gereken şeylerdir. Hükümetin yetkililerinin hemen çıkıp yalanlamasına da hiç gerek yok, bu tür durumlarda doğru bir araştırma yapıp doğru çözümler yapmak gerekiyor çünkü o zaman en ufak sorunda yalpalayan bir çözüm sürecinden bahsetmiş oluruz ki bu daha tehlikelidir. Herkes basit bir provokasyonla çözüm sürecini bitirme imkanı bulursa her gün bitirirler. O zaman kendi iraden dışındaki güçler devreye girer, hükümetin buna karşı da uyanık olması lazım. Bu da çözüm sürecini gözleyen güçlü ve sağlıklı bir mekanizmayla olur. Temel sorun bu.
İzleme kurulundan bahsediyorsunuz sanırım, en kısa zamanda kurulun hayata geçeceği söyleniyor, zamanı belli mi?
Olmak zorunda.
Yalçın Akdoğan, tren yeniden rayına oturdu dedi, bu ne anlama geliyor?
SOMUT ADIMLAR GEREKİYOR
Çözüm süreci Kobani ile beraber kesintiye uğradı. Akdoğan'a bakarsanız, demiryolunda bir arıza vardı, arıza giderildi yola devam ediliyor ama yol almak gerekiyor, somut adımlar gerekiyor. Kobani'de en ufak bir gelişme bunu etkilediği için 6-8 Ekim olayları gösterdi ki çok ağır sonuçları olabilir. Böyle bir olaya tekrar mahal vermemek için hükümetin üzerine düşen görevi hızla yerine getirmesi gerekiyor. Aslında hükümet bunların hepsini biliyor.
4-5 ay sonra gelişmelere bağlı olarak Öcalan'ın bir çağrı yapması bekleniyor. Nasıl bir çağrı olacak bu?
TÜRKİYE'NİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK BİR ÇAĞRI
Ben, yapılacak bu çağrının 21'inci Yüzyılda Türkiye'nin kaderini değiştirebilecek bir çağrı olarak görüyorum. Önümüzdeki yüzyılda ise, hem Türkiye'nin kendi iç bütünlüğünü ve demokratikleşmesini sağlaması hem Ortadoğu'da 40 milyon Kürt halkıyla daha sıcak ilişkiler geliştirmesini hem de Ortadoğu'da çok ciddi bir güç durumuna gelmedini sağlayacaktır. Böylesi bir çözüm, böylesi bir barış tabiri caizse Türkiye'yi uçurur. İnanıyorum ki bu çatışma süreci bittiği an ve mutlak çatışmasızlık sürecine girildiği an, Türkiye'de silahlar tamamen bırakıldığı an, medyaya büyük görev düşecek. Medya barış ve çözüm süreci konusunda tarihi rolünü oynamalı. Ve inanın, medya isterse 1 haftada iklimi değiştirir.