BIST 10.025
DOLAR 35,20
EURO 36,71
ALTIN 2.961,78
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'nin istihbaratı tartışılıyor

Terör olaylarından sonra gündeme gelen istihbarat zaafiyeti, kamuoyunda tartışılıyor. İstihbaratta 'Üst Kurul'un oluşturulması kararı tartışma konusu.

Abone ol

'istihbarat zaafı'ndan ötürü birimler arasında koordinasyonu sağlayacak 'üst bir kurul'un oluşturulması yönündeki kararının sadece bürokrasiyi artıracağı belirtiliyor. İstihbarat uzmanları, MİT'le Emniyet istihbaratının görev sahalarının Batı'daki gibi 'iç' ve 'dış' olarak belirlenmesi gerektiğini kaydediyor. Uzmanlar, Türk istihbarat birimlerinin görev alanlarını belirleyen yasal düzenlemelerin yeterli olmadığını belirterek, "ABD modelinde FBI, iç istihbarattan sorumlu iken CIA dış istihbarata bakıyor. Ancak FBI, suç istihbaratının yanısıra 'kontr-espiyonaj' da yapıyor. Türkiye'de de görev bölgeleri ayrılırsa istihbarat tartışmaları ortadan kalkar" diyorlar. Bu tartışmalar Türkiye'nin özellikle dışa dönük istihbarat çalışmalarındaki aksaklıkların nasıl aşılacağı sorusu üzerine yoğunlaşıyor. Milli Güvenlik Kurulu'nun son toplantısında, istihbari sıkıntıların giderilmesi için MİT-Emniyet ve askeri istihbarat birimleri arasında koordinasyonu sağlayacak üst bir kurulun oluşturulması gündeme geldi. Ancak MİT'le Emniyet istihbaratının görev sahaları 'iç' ve 'dış' olarak bölgesel bazda belirlenmedikçe 'üst kurul' gibi önlemlerin yalnızca bürokrasiyi artıracağı belirtiliyor. Bir istihbarat uzmanı, suç istihbaratı ile stratejik istihbaratın kendine has farklı yöntemleri olduğunu belirterek, "Görev alanlarını belirleyen yasalar yeterli değil. Günümüz ihtiyaçlarını karşılamıyor. Bu yasalara göre, suç istihbaratı polis veya jandarma tarafından yapılıyor. Analitik istihbarat ise gizli servisin işi. Ancak bu ayrım yeterli değil. Türk istihbarat birimlerinin çalışma bölgelerinin belirlenmesi gerekiyor. Mesela iç istihbarattan sorumlu örgüt hem suç istihbaratı hem de analitik istihbarat yapacak. Dış örgüt de yine iki işi birden dışarda yapacak. Batı'da bu model uygulanıyor. ABD modelinde FBI iç istihbarattan sorumlu iken CIA dış istihbarata bakıyor. İngiltere'de MI5 iç istihbarata bakarken, dış istihbarattan MI6 sorumlu. Ancak bu ülkelerde yasalar, iç örgütlere de kapsamlı istihbarat yetkisi veriyor. Sözgelimi FBI, suç istihbaratı dışında 'kontr-espiyonaj' da yapıyor. Türkiye'de de görev bölgeleri ayrılırsa 'sen suç istihbaratı yaptın, sen analitik istihbarata burnunu soktun' tartışması da ortadan kalkar" dedi. Batı ülkelerinde istihbarat servislerinin görev ayrımı temel olarak yurtiçi ve yurtdışı şeklinde belirlenirken Türkiye'de bu model henüz uygulanmıyor. 1961 yılında küçük bir birim olarak kurulan Emniyet istihbaratının varlık nedeninin suçun önlenmesine yönelik istihbarat olduğu 1985 yılında 3233 sayılı yasaya konulan ek madde ile belirlendi. Emniyet istihbaratı, suç ve suçluların tespitine yönelik iç güvenlik istihbaratından sorumlu olurken, stratejik ya da analitik istihbarat denilen çalışmalar ile kontr-espiyonaj (istihbarata karşı koyma) faaliyetleri MİT'in sorumluluk alanına giriyor. Kanundaki bu ayrıma rağmen her iki örgütün çalışma sahası günümüze kadar netleşmedi. Kent terörüne hazır olunmalı Türkiye'nin İstanbul'daki saldırılar gibi hedefi büyük kentlerde karmaşa yaratıp, siyasi avantajlar elde etmeye dönük kent terör eylemleri konusunda çok tecrübeli olmadığı belirtiliyor. Bundan öncesinde PKK gibi bölgesel amaçlı ve daha çok kırsalda faaliyet gösteren ya da kentlerde çok büyük eylemler yapmayan sol örgütlerle mücadele eden Türk güvenlik birimleri, İstanbul'daki saldırılarda tıpkı 11 Eylül'de ABD'de olduğu gibi hazırlıksız yakalandı. Uzmanlar, 'kent terörünün' önümüzdeki dönemde daha da ilerleme kaydederek varlığını devam ettireceğini ve 'kent terörü uzmanı' kadrolara ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar. İstanbul'da meydana gelen iki ayrı eşzamanlı saldırıların önceden haber alınmasına yönelik istihbarat, 'suçun önlenmesi' amacına dönük olduğu için daha çok Emniyet istihbarat birimlerinin sorumluluk alanına giriyor. Türkiye'deki istihbarat örgütleri arasındaki görev karmaşısının bir nedeni de istihbarat konseptinin 'anti-terör' mantığı üzerine oturması ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerinin ikinci önceliği oluşturması. Dünyanın ilgi çeken bir bölgesinde, son derece stratejik bir konuma sahip olan Türkiye'nin gerek iç, gerekse dış kaynaklı yasadışı siyasi faaliyetlere karşı koyma refleksi; önce MAH'ın, sonra da MİT'in olduğu gibi Emniyet İstihbaratı'nın da varlık nedeni ve genel çalışma şeklini ortaya koyuyor. Öncelik terörse neden zaafiyet? Türkiye'de istihbaratın terörle mücadele ana fikri üzerine oturması nedeniyle Emniyet istihbaratı görevlilerinin çoğu da siyasi şubeden seçilmiş kişiler. Emin Arslan, Kazım Abanoz, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı gibi istihbaratçıların önceden siyasi şube ve terör üzerine çalıştıkları biliniyor. Teröre karşı koymanın MİT'in de temel operasyonel amacını oluşturduğu belirtiliyor. Terörü önlemesi gereken Emniyet istihbaratının 52 yıllık geçmişi 'imkansızlıklar'la dolu. Örgüt önceleri az sayıda ilde, sınırlı sayıda personel ile amatörce çalışıyordu. Örgüt; aralarında İstanbul, İzmir ve Diyarbakır gibi illerin bulunduğu 11 ayrı bölgede çalışma yürütüyordu. Bu durum 1990'-lardan itibaren değişmeye başladı. Şu anda Emniyet istihbaratının toplam eleman sayısı 5 bin 500 civarında. İstihbarat önceliğinin 'terör' olarak belirlenmesi ve teröre karşı koyma konusunda tecrübeye rağmen Türk istihbarat birimlerinin İstanbul'daki son saldırıları önceden haber alıp engellememiş olması 'zaaf' olarak değerlendiriliyor. Kaynak: Yeni Şafak