BIST 9.640
DOLAR 34,60
EURO 36,57
ALTIN 2.939,56
HABER /  POLİTİKA

Türkiyenin en önemli sorunu

AK Parti İstanbul İl Başkanı Müezzinoğlu'na göre Türkiye'nin en önemli sorunu şu:

Abone ol

Sizce Türkiye’nin en önemli sorunu ne?

 

İnsan hakları anlamında, medeni ülkelerin seviyesini yakalamalıyız. 70 milyonun hiçbiri insan hakları konusunda tereddüt hissetmemeli. Bu ülke bir hukuk devleti olmalı. Hiç kimse ayrıcalıklı olmamalı. ‘’Adamın varsa mesele yok.’’ diyorlar, böyle hukuk devleti olmaz.

Herkesin adalet, hak ve hukuk konusunda güven duyacağı bir devlet olmalı bu. Tabii ki  demokratik ülke olmalı.


 Bir de ekonomik olarak daha kalkınmış bir ülke olması lazım. Bana göre toplumun  4 temel sorunu budur. Bunları ne kadar geliştirebilirsek, fakir fukaranın da, yaşlının da, özürlünün de, sanayicinin de, küçün esnafın da sorunları azalmış olacak.... Başörtülünün de, başı açık olanında... Üniversitedeki öğrencinin de, üniversiteye giremeyenin de... Çünkü hak ve hukuk temel sorundur.


Başörtüsü dediniz de, kızlarınız Amerika’da okuyorlar...


 Evet.

 

Ne eğitimi görüyorlar?


Büyük kızım bitirdi; işletme mastırı yaptı. Şu anda eşinin mastır sürecini bekliyor. Küçük kızım da halkla ilişkiler okuyor.


Bu Amerika’ya gidişin ‘’türbanla’’ ilgisi var mı?


Yok. İstanbul üniversitesini türbanlı olarak bitirdi. Son sene biraz sıkıntıları oldu sadece... Amerika’ya tamamen kendini geliştirmek için amacıyla gitti.


Lafı açılmışken, siz türban sorununa nasıl bakıyorsunuz?


İnsan hakları sorunu olarak görüyorum. Türkiye bu konuya daha sağduyulu ve insan haklarına saygı gösteren bir anlayışla baktığında sorun olmaktan çıkar.


Kolay çözülür mü sizce?


Anlamsızca zorlaştırılıyor. Yoksa kolay çözülür...Bunu aşabilirsek Türkiye çok hızlı medeni bir ülke olacaktır. Medeni bir ülkenin iki temel ayağı vardır. Biri hak ve hukuktur. Biri de bilgi düzeyinin yüksekliğidir... Sabırlı olmak lazım, çözüleceğine inanıyorum


Cumhurbaşkanlığı meselesi


Zaman sora sora çabuk geçiyor Müezzinoğlu saatine bakıyor ve ‘’Son bir soru alalım, bir saati geçmiş neredeyse, bekleyenler var...’’ diyor.


Birden, kafamdaki sorular içinden soru seçemez oluyorum ve rastgele Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı meselesini soruyorum, sanki memleketin en önemli meselesiymiş gibi...


Sizin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını ‘Başbakan olarak memlekete daha fazla hizmet edeceği’ gerekçesiyle onaylamadığınızı biliyorum. Hâlâ aynı görüşte misiniz?


Onaylayıp onaylamama meselesi değil bu. Türkiye’de bir çok konu vakti saati gelmeden gündeme getiriliyor. Boşuna konuşuluyor... Zamana da yazık, emeğe de yazık...Ben konuşuyorum bana yazık, siz yazıyorsunuz size yazık, ondan sonra okuyucu okuyor onun zamanına yazık...


Bakın, şimdiki Cumhurbaşkanı seçimlerinin tartışmaları da bir buçuk yıl önceden başladı. O süre içinde bu ülke ne krizler yaşadı bir hatırlayın...  Dünya kadar isim tartışıldı....


Sayın Ahmet Nejdet Sezer’in adının telaffuz edildiği günden 15 gün önceye kadar kimsenin aklına bile gelmiyordu onun ismi... Günü geldiğinde Hüsamettin Özkan’ın aklına geliyor ve Sayın Bülent Ecevit ile -Allah şifa versin ona da- , paylaşıyor ‘’Olur mu olmaz mı, a niye olmasın’’deniyor ve mesele hallediliyor... Peki niye bu konu bir buçuk yıl tartışılmıştı?


TBMM, bu milletin seçtiği bir meclis. Bu ülkeyi temsil edecek en doğru kararı vereceğine inanıyorum... Günü geldiğinde tartışırlar ve en doğru en uygun seçimi yaparlar.... Biz işimize bakalım. Bu ülkenin çok işi var...


Söyleşimiz bittip de dışarı çıktığımda akşam olmak üzereydi ve bekleme odasında en az on-onbeş kişi birikmişti... Müezzinoğlu’nun işi bitecek gibi görünmüyordu doğrusu.


                                                            Dilek YARAŞ-İnternethaber