Lisede dört işlemi yapamayan, okuma yazmayı bile sökememiş öğrenciler var. Öğretmenler çaresiz...
Abone olDİYARBAKIR - Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin verilerine göre, tek bir öğrencisini bile bir üniversiteye sokamayan liseleri araştırmak için yola çıktık. Yıllardır fizik, kimya, matematik öğretmeni olmayan okullar gördük. 'Türkiye'nin en kötü liseleri'nde okulların bodrum katlarındaki depolarda, hademe odalarında işlenen derslere katıldık. Sınıfta açlıktan bayılan, tarlada çalışmaktan avuçları parçalanan öğrenciler, çocuklarının okulunu bilmeyen veliler vardı. ÖSYM istatistiklerinin anlatamadığı çok daha vahim sorunlar gördük. Lise sonuncu sınıfta okuma yazmayı sökememiş öğrencilerle, okuyamazlarsa kara çarşafa girecek öğrencileri için gözyaşı döken öğretmenlerle karşılaştık.
Diyarbakır'ın Hani ilçesinde, yoksul sokaklardaki hemen hemen bütün kadınlar kara çarşaf içinde. Gözleri bile kara tüllerle örtülü. Onların arasından beyaz, lacivert lise üniformalı dört genç kız, aydınlık yüzlerinde kocaman gülümsemeleriyle okullarına yürüyor. İsimleri Sema, Amine, Ezgi ve Emel. Yüreklerinde her an kara bir çarşafın üzerlerine örtülmesinin korkusu var. Çünkü burada genç kızların çoğunluğu, evlendikleri günün sabahı başka bir dünyaya uyanıyor. Gelinlikleri bile kara. Onlar için eğitim, bu karanlığın içine hapsolmamaları için de önemli. Ama öğrencisi oldukları Hani Lisesi'nden geçen yıl mezun olan hiçbir öğrenci ÖSS'yi kazanamadı.
Beş kardeşli Sema Oral'ın ağabeyi okudu, kız kardeşleriyse okula gönderilmedi. Onu da üç kez okuldan almışlar: "Babam beni çok sever. Ama halalarım, amcalarım, 'kız okumaz' diyordu. Babama küstüm. Babam dayanamadı. Gelip beni yazdırdı" diyor.
'Askeri' atmosfer
Hani'ye uzanan yolların çevresindeki buğday tarlaları ve geniş meralarda otlayan hayvanlar ilçenin geçim kaynaklarını özetliyor. Gelir kaynaklarının yetersizliği, 11 bin 300 nüfuslu ilçenin merkezindeki yoksulluktan anlaşılıyor. İlçenin küçük caddesindeki onlarca kahvehaneyi işsizler ve yaşlılar dolduruyor. Gençlerin çoğu başka şehirlerde vasıfsız işçi olarak çalışıyor.
Hani Lisesi'ni 4.80 ortalamayla bitiren 19 yaşındaki Behzat Allak umutsuz: "Buradan bence kimse üniversiteyi kazanamaz. Ben okulu dereceyle bitirdim, otobüs yazıhanesinde bilet kesiyorum. Burada hiç yatırım, iş sahası yok." Sokaklar, elbette çocuklarla dolu.
Emel Etik, Amine Özkan, Ezgi Başat ve Sema Oral işte bu sokaklardan süzülerek okullarına ulaşıyor. Okulları bakımlı askeri büyük binaların arasında, küçük, iki katlı bir bina. 1976 yılında açılan ilçenin tek ortaöğrenim kurumuna, 10 yıl önce kurulan İç Güvenlik Tabur Komutanlığı binasının askeri kontrol kulübesinden geçerek giriyorlar. Oyun oynadıkları okul bahçesinin etrafı kum torbalarıyla çevrili nöbetçi kulübeleri bulunuyor. Öğrenciler, askerlerin bulunması nedeniyle pek çok ailenin kızlarını okula göndermediğini ifade ediyor.
79 kız öğrencisi olan okulun içi karanlık. Duvarlar, boya ile kapatılmaya çalışılmış çatlaklarla dolu. Kantin yok. Nemin ağır kokusu ve karanlığı duvarlara sinmiş. 10 Fen B'ye kırık tahta kapıyı açarak giriyorlar. 370 öğrencili, sekiz derslikle okulda bir tek bilgisayar olmaması bir yana, ÖSS'ye hazırlık kitabı ve dergisi sıkıntısı yaşanıyor. Sobayla 'ısınamıyorlar'. Ezgi Başat, "Kışın paltolar üzerimizde ders görüyoruz. Buraya kaymakam gelmişti. Köy okulları buradan iyi. Burası hemen kapatılmalı demişti. Böyle okulda insanın içi kararıyor. Bahçede de oyun oynayacak yer yok. Biz ilköğretim okulunda bilgisayar öğrendik. Ama lisede unuttuk" diye konuşuyor.
Matematik, fizik, kimya yok
Toplam 20 öğretmenin görev yapması gereken okulda, sadece 10 öğretmen var. Altısı kadrolu. Matematik, fizik, kimya ve edebiyat öğretmenleri yok. Yıllardır öğrencilerin bu dersleri boş geçti. Artık boş derslere ilköğretim okulu öğretmenleri giriyor.
İlçedeki olanaksızlıklar nedeniyle öğretmenler burada kalmak istemiyor. Öğretmenler sürekli değişiyor. Öğretmenlerin tamamı 20'li yaşlarında.
Yedi kardeşli Amine Özkan'ın sorunu evde ders çalışabilecek bir yerinin olmaması ve eski eksikler: "Biz lise birinci sınıfta hiç kimya dersi görmedik. Fizik dersinden sadece 3 defter sayfası yazdık. Bizim ilkokulda da okul biterdi, kitaplarımız bitmezdi. Daha önceki yılların bilgisi olmadığı için bu dersleri anlamakta çok zorlanıyoruz" diyor.
Umutlar bitmez ki...
Geçen yıl Hani Lisesi'nden mezun olan 69 öğrenciden hiçbir öğrenci ÖSS sınavında başarılı olamadı. Mezun olan öğrencilerden 20'si, sınava bile girmedi. Pek çok öğrenci gibi Sema, Amine, Ezgi ve Emel'in üniversite umutlarını bu gerçekler yıpratıyor.
Ama onların hayalleri bitmiyor. Hayallerini coşkuyla anlatıyorlar. Sema, ağabeyinden öğrenmiş genetik mühendisi olmak istiyor. Amine kara çarşafın yerine beyaz önlüğün hayallerini kuruyor: Doktor olmak istiyor. Ezgi her zamanki gibi kocaman gülümsüyor. "Öğretmen olmak istiyorum. Çocuklar öğretmensiz kalmasın."
Ya olmazsa... Hepsinin başı öne eğiliyor. Geçen yıl akrabaları ile evlendirilmek için 9. sınıf öğrencisi iki kız okuldan alındı. Artık onlar, sokakta arkadaşlarını görüp kim olduğunu anlayamadığı kara bir örtünün içindeler. Emel "Bazı kızlar evlendikten sonra da örtünmüyor. Ama sayıları az. Benim iki ağabeyim üniversite okuyor. Ama kızların şansları az. Oysa okumamak kızlar için daha kötü" diyor.
Bir öğretmenleri, onları göstererek "Bu aydınlığın üzerine kara bir örtünün bir siyah tülün örtüleceğini düşünmek bile korkunç" diyor. Başka bir lise öğrencisi sohbete katılıyor: "Hepimizin annesi çarşaflı. Aslında kimse örtünmek istemiyor. Benim babam annemin çarşaf giymesini istemiyor. Hiç kimse istemiyor. Ama herkes utanıyor, çekiniyor. Yeni evlenenler mecburen giyiyor." Bir diğeri, türban meselesine değiniyor ve soruyor: "Kızlar türban giymesin diye bu kadar uğraşanlar, bizlerin kara çarşafa girmememiz için neden buraya tek bir matematik öğretmeni yollamaz." Peki, ya bir gün onlar da çarşaf giymek zorunda kalırlarsa: Biri, "Anneme söz verdim, giymeyeceğim" diyor. Diğeri, "Bence sonsuza kadar burası değişmeyecek" yorumunu yapıyor.
Okulların olanaksızlıkları, çocukların hayallerini de küçültüyor. Hani Lises 9 B sınıfı öğrencilerinden Mazlum Narin, şöfor olacak. Üniversiteyi kazanıp 'Büyük adam' olma hayalleri de kurmuş, ama vazgeçmiş. "Ben Orta 3'te bozuldum. Benim babam şoför, ben de onu gibi olmak istiyorum. Buradan zaten kimse üniversite kazanamaz. Kazanırsa mucize olur" diyor.
radikal