Türkiye'nin en fakir cumhurbaşkanının Kenan Evren olduğu anlaşıldı
Abone olMilliyet gazetesi yazarı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in kendine yüzde 12 zam yapmasından hareketle Cumhuriyet tarihinde cumhurbaşkanlarının ne kadar maaş aldığının dökümünü çıkardı. En fakir eski Cumhurbaşkanı Evren olurken en zengin isim Atatürk çıktı...
Cumhurbaşkanları giderek yoksullaşıyor
Cumhurbaşkanı maaşlarını altın alma gücüne göre gözden geçirdim. Sonuç şu: Köşk'ün sakinleri yıldan yıla yoksullaşıyor
İnsanın kendi maaşını belirlemesi güzel bir duygu olmalı... Ahmet Necdet Sezer geçen hafta kendisine yapılacak zam oranını belirledi:
"Cumhurbaşkanının maaşına yüzde 12 zam yapılsın" dedi.
Bahsettiği kendisi... Ama mayıstan sonra bu koltuğa halefi oturacak ve bu zam, onun cüzdanını dolduracak.
Sezer'in maaşı önceki yıl net 13 bin 690 YTL idi. 2006 başında yüzde 7 brüt zamla net 14 bin 150 YTL'ye çıktı.
2007 zammı belirleneceği zaman cumhurbaşkanı anlamlı bir jest yaptı ve "Memura ne kadar zam yapıyorsanız, bana da onu yapın" dedi.
Ve maaşı yüzde 12'lik zamla brüt 23 bin 650 YTL oldu.
Bunun 7 bin 790 lirası yani yaklaşık üçte biri kesintiye gidiyor.
Kalan net 15 bin 860 YTL...
Mayısta emekli olduktan sonra ise 9 bin 470 YTL emekli maaşı alacak.
En yüksek maaşı kim aldı?
Malum "Kadının yaşı, erkeğin maaşı" merak konusudur. Hele bu erkek, cumhurbaşkanı ise bu merak katlanır.
Çankaya'da 1923'ten beri 10 cumhurbaşkanı oturdu.
Bunlar içinde en yüksek maaş alan kimdi biliyor musunuz?
Atatürk...
En düşük alan?
Kenan Evren...
Şaşırtıcı değil mi? Anlatalım.
Ata'ya pahalılık zammı
2000'de bir belgesel çalışması için Türkiye İş Bankası arşivine girmiştim. Bankanın Ankara Etlik'teki arşivinde Atatürk'ün cumhuriyetin ilk döneminde kullandığı hesap defterini bulmuştuk.
"2" no'lu bu hesap cüzdanında Ata'nın hesap dökümü vardı.
Köşk'teki ilk maaşı 5 bin lira idi...
Cumhurbaşkanı ayrıca 7 bin lira da "fevkalade tahsisat" alıyordu.
Toplam maaşı 12 bin lirayı buluyordu.
1927'de çıkarılan bir kanunla bu maaşa 2 bin 480 lira "pahalılık zammı" yapıldı.
Böylece maaş 15 bin liraya yaklaştı.
Maaş 24 kat düştü
Şöyle bir hesap yapalım:
1927'de bir Reşat altını 8,2 liraydı. Yani Ata, maaşıyla 1765 altın alabiliyordu.
Bugün Reşat altınının 210 YTL olduğu göz önüne alınırsa Atatürk'ün 1765 altınının bugünkü değeri 370 bin YTL oluyor.
Oysa Sezer, 14 bin 150 YTL'lik maaşı ile ancak 67 altın alabiliyor.
1765 altın nerede, 67 altın nerede?
Atatürk'ten Sezer'e kadar geçen 83 yılda, cumhurbaşkanı maaşı 26 kat azalmış.
Yalnız hemen şu notu düşelim:
O dönemde Köşk'teki müstahdemin, yaverlerin, muhafız polislerinin iaşesi ve Köşk'ün diğer masrafları da Atatürk tarafından karşılanıyordu.
Başvekil ve vekillere ödenen harcırah cumhurbaşkanı için söz konusu olmadığından seyahatlerde ulaşım dışındaki, yemek ve içki dahil bütün masraflar, tamamen kendi kesesinden çıkıyordu.
Kesintiler ve vergiler
Üstelik Atatürk'ün maaşı da hep böyle gitmedi. Zamanla kesintiler arttı.
Atatürk döneminde Çankaya Köşkü'nün mutemeti Hasan Rıza Soyak'a ("Atatürk'ten Hatıralar", YKY, 2004, s. 655) göre 1931 yılında Ata'nın maaşından yapılan toplam kesinti 1293 liraydı.
Bu kesintiden sonra kendisine net 13 bin 186 lira kalıyordu.
1932'de çıkan bir yasayla yüksek maaşlılara ağır vergiler kondu. Bu vergilerle cumhurreisinin maaşından kesilecek vergi miktarı 5 bin 401 liraya çıktı. Artık tıpkı 10'uncu Cumhurbaşkanı Sezer gibi Atatürk'ün maaşının da üçte biri kesintiye gidiyordu.
Bu kesintiyle Ata'nın eline geçen para 9 bin 78 liraya düştü.
Ama Sezer'den farklı olarak Atatürk, düzenli maaşından daha fazlasını İş Bankası'ndaki hisse senetlerinin temettülerinden kazanıyordu. Ayrıca satın alıp işletmesini üstlendiği çiftliklerin gelirleri vardı.
İnönü'ye yardım
Kendisi, bunlardan iyi bir gelir elde ettiği için, maaşının bir kısmını -muhtemelen geçinmekte güçlük çeken- yakınlarına dağıtıyordu.
Banka hesaplarına bakılırsa Makbule'den Bülent Nejat'a, Yaşar Bey'den Hüsnü Yüzbaşı'ya kadar pek çok isim, Atatürk'ten maaş şeklinde aylık alıyordu.
Yardımdan en büyük payı Ata'nın yakın dostu, Başvekili İsmet Paşa aldı.
Hesap cüzdanına göre bu yardım 1925'te ayda 1000 liraydı -ki o dönem bu para, İş Bankası'nın kurucu Genel Müdürü Celal Bey'in aylık maaşına eşitti ve 122 Reşat altını değerindeydi.
Günümüzde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın maaşının (7 bin 690 YTL) 37 Reşat altını olduğu düşünülürse, Atatürk'ün her ay başvekiline bugünkü başbakan maaşının üç katı değerinde yardım yaptığı anlaşılır.
Üstelik 1929'dan itibaren bu yardım 2 bin liraya çıkarıldı.
Daha da ilginci şu:
Atatürk, İnönü'ye küstüğü 1937 yılında, ona yaptığı yardımı 3 bin liraya çıkarmıştı.
İNÖNÜ'DEN OĞLUNA
"O parayı asla bulamayız"
Bazı cumhurbaşkanlarının yaşadığı para sıkıntısına bir örnek yazalım.
Tarih: 6 Aralık 1946 Cuma...
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Amerika'da okuyan oğlu Erdal'a mektup yazıyor ("Baba İnönü'den Ömer İnönü'ye mektuplar", Bilgi, 2006). Erdal, Amerika'da herkesin arabası olduğunu yazınca çare arıyorlar. Ama döviz el yakıcı. İsmet Paşa sıkıntıyla oturuyor ve şu mektubu yazıyor:
"Otomobil meselen hiç hatırımdan çıkmıyor. Fakat 1700-2000 dolar döviz asla bulamayız. Arkadaşların gibi bir eski otomobil bulmandan başka çaren yoktur. 'Olmaz' dediğim zaman ne kadar üzüldüğümü tasavvur edersin. Kolayca red etmediğimi bilerek müsterih olursun, sabrın artar. Kullanılır bir şey bulacaksın diye de ümitliyim."
Aynı dönemde Erdal'la birlikte Amerika'da eğitim gören abisi Ömer'den gelen 12 Ekim 1947 tarihli mektup:
"Keçi (aldıkları arabaya verdikleri isim) iyidir. 45 bin km. yol gitmiş, epeyce yol. Lastiklerini değiştirmek, motorunda ufak tefek tamirat icap etti. 150 lira aldılar, mektep taksidi, Erdal'a olan borcumu da verdikten sonra şimdi elimde bir şey kalmadı. Haldun Bey'in (Erdal ve benim adıma) yolladığı 1138 lirayı daha alamadık, yarın alırız zannediyorum.
Ah babacığım, bilseniz bu para işlerinde öyle sıkılıyorum, çok harcıyorum gibi geliyor, zaten öyle de, size yük oluyorum. En basit bir hayat tarzı bile bize nazaran büyük meblağlara baliğ oluyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Bir türlü iki ucunu bir araya getiremiyorum."
Babanın 20 Ekim 1947'deki cevabı:
"Para için yazdıklarını anlıyorum evladım. İdareni bileceğini, bizim Amerika'da hesapsız dolar sarf edemeyeceğimizi takdir edeceğine tereddüdüm yok. Çok ve muntazam sormam, hem sizin hesabınızı hem kendi hesabımı bilmek içindir. Sizin orada, mütevazı olmakla beraber şerefiniz ile yaşamanızı temin edeceğiz. Bana hesap verirken fazla kendini üzme. Doğruyu olduğu gibi söyleyiver, şaşırma. Bütün hayatında iki ucunu bir araya getirmeye çalışacaksın. Bu, hayat mücadelesinin tepkisi kaçınılmaz bir şey. Bunu biraz da eğlenceli bir şey gibi almaya çalışmalı."
Sezer, Evren'in 10 katı Reşat altını alabiliyor
İsmet İnönü maaşıyla 608 Reşat altını alabiliyordu. Celal Bayar için bu sayı 190'dı. Ama Köşk sakinleri için daha az ücret aldıkları günler yakındı
10 cumhurbaşkanının maaşlarını Reşat altını üzerinden kıyaslayınca çok ilginç bir tablo çıkıyor ortaya...
Atatürk öldükten sonra yerini alan İnönü'nün maaşı 1939 itibarıyla 8 bin 700 liraydı. 14,3 liralık Reşat altınından 608 tane alabiliyordu.
1950'de Celal Bayar Köşk'e çıktı. Maaşı 7 bin 500 liraya düşmüştü. Reşat altını ise 39,3 liraya çıkmıştı. Bayar'ın aylığı sadece 190 altına yetiyordu.
Ama Köşk sakinleri için daha az maaşlı günler yakındı.
1960'ta Cemal Gürsel 7 bin lira maaşla Köşk'e çıktı. Reşat altını 140 lira olmuştu. Cemal Aga'nın geliri ayda 50 altındı.
1967'de Cevdet Sunay da aynı maaşı alıyordu ama Reşat 171 liraya çıktığından gelir 41 altına düştü.
1973'te Fahri Korutürk'ün maaşı 10 bin lira olarak belirlendi. Ama Reşat uçmuş ve 470 liraya yükselmişti. Korutürk ayda sadece 21 altın alabiliyordu.
1980'de iktidara el koyan Kenan Evren'in maaşı 70 bin lira olarak belirlendi. Ama darbe, altına işlemedi: Reşat artık 11 bin 450 liraydı ve Evren'in aylık maaşı sadece 6 Reşat altınına yetiyordu.
Bu, cumhurbaşkanları içindeki en düşük orandı.
Gerçi Evren 1988'de maaşını 2 milyon liranın üzerine çıkarttı ama 155 bin liraya tırmanan Reşat'a yine gücü yetmedi. Köşk'ten ayrılırken maaşının değeri 14 altındı.
1989'da Turgut Özal l4 milyon lira maaşla Köşk'e çıktı. Altın 180 bin lira olmuştu. Maaşı 22 altın ediyordu.
1998'de Süleyman Demirel'in net maaşı 780 milyonlira iken Reşat altını 18 milyon liraydı. Yani 9'uncu Cumhurbaşkanı Demirel, selefi Özal'ın yaklaşık iki katı, yani 43 altın alıyordu.
Ahmet Necdet Sezer'le cumhurbaşkanının maaşı 67 altına çıktı.
(Not: Bütün bu hesaplamalar, cumhurbaşkanlarının görev süreleri içinde yapılan değişiklikler ve ek ödemeler dikkate alınmaksızın çıkarılmış kaba rakamlara dayanmaktadır. Dünya borsasında altının reel değerinde yaşanan iniş çıkışlar hesaba katılmamış, Türkiye'de her dönem geçerli bir yatırım aracı olduğu için Reşat baz alınmıştır.)