BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,66
ALTIN 2.955,92
HABER /  GÜNCEL

Türkiye’nin en büyük problemi, iktidar ümidi olmayan...

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Türkiye’nin en büyük problemi, iktidar ümidi olmayan, yok olma korkusu yaşayan, sürekli mağlup olma kompleks...

Abone ol

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Türkiye’nin en büyük problemi, iktidar ümidi olmayan, yok olma korkusu yaşayan, sürekli mağlup olma kompleksi yaşayan muhalefet problemidir.” dedi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. Program sunucusu TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Batuhan Yaşar, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve Türkiye Gazetesi Temsilci Yardımcısı Ercan Gürses’in sorularını cevaplayan Zeybekci, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin en büyük probleminin, iktidar ümidi olmayan, yok olma korkusu içinde olan, sürekli mağlup olma kompleksi yaşayan muhalefet problemi olduğunu vurgulayan Zeybekci, “Türkiye’de eğer muhalefete iktidar olabilme ümidi vermezseniz, muhalefet iktidar olma ışığını görmezse, şuanda yaşadığımız problemleri yaşamaya hep devam ederiz. Yüzde 51, 55 aralığında bir oyla iktidara gelen iktidarın arkasındaki muhalefeti yüzde 40, 45 aralığına koyup da, ‘Şimdi yapamadım ama bir dahaki seçimlerde iktidar olacağım’ ümidini vermediğiniz zaman bu sorunlar devam edecek. Çünkü onun beklentisi başka. O, antidemokratik yollarla, hukuk dışı yollarla iktidarların düşürülmesi beklentisi içinde. Bizim muhalefetten beklentimiz başka. Önce, olması gereken bir muhalefeti ortaya çıkaralım, sonra onlardan normal refleksler bekleyelim” şeklinde konuştu.

“HEP AYNI YERDEN VURULDUK”
Türkiye’de muhalefete iktidar olma ümidi verilmediği sürece aynı oyunların oynanmaya devam edeceğini kaydeden Bakan Zeybekci, “Bizim dinimiz, ‘Bütün Müslümanlar kardeştir’ diyor. Yunus’un dediği gibi, ‘Biz gönüller yapmaya geldik’ mantığı ile iyi niyetli bir şekilde bazı alanların içinde bulunan ve bu alanların içinde aktif rol alan samimi kardeşlerimizi ayırarak, onları ürkütmeden ama hançeri saplayanları, bunu planlayanları, kurgulayanları ve en sonunda hançer sokmasıyla öldürecekleri adamın mirasına konmayı planlayanları iyi tespit etmeliyiz. Türkiye olarak bunu kaçıncı defa yaşıyoruz. 1960’tan itibaren, hatta İttihat ve Terakki’den itibaren, bütün o geçmişten itibaren bakacak olursanız, bugüne kadar hep aynı yerden vurulduk, aynı enstrümanlar kullanıldı. Bunların bir daha olmasını engelleyici çözümler bulmak lazım. Biz bunların çözümlerini bulduk, tespit ettik diyelim. Ama bu sistem bunları bir daha üretir. Sistem, kendi içinde muhalefete iktidar ümidi vermediği sürece, bunu bir daha üretir” diye konuştu.

“HUKUKUN İŞİNE KARIŞMAMAK LAZIM AMA ORTADA İHMAL VAR”
Adana’da MİT mensuplarına karşı yapılan operasyon ve sonrasındaki hukuk sürecine değinen Zeybekci, “Orada ortaya çıkan olayla ilgili, bir savcı süreç başlatıyor. Türkiye’nin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın milli bir sır olması gereken konularıyla ilgili ve MİT’in yaptığı bir operasyon ya da bir işle ilgili asla şüphe duymayız. Bu TIR’ları durduran, bu TIR’ları götürenleri yere yatırıp, onları tekmeleyen, o TIR’ları açtırıp, onları deşifre etmeye çalışan, bunlarla ilgili talimatı veren, karar alanlar belli. Bunlarla ilgili, oradaki bir savcının başlattığı süreçte, gözaltı ve tutuklama var. Hemen arkasından bir itiraz ve başka bir mahkemeyle bunlar serbest bırakılıyor. Bu hukuki bir süreçtir. Sonuçta bununla ilgili konuşmak, olmaması gereken bir şey ama ortada vatana ihanet bile diyebileceğimiz bir noktaya kadar gitmiş olan bir vaka var. Bu, Türkiye’nin yurtdışıyla olan ilişkisinde, milletin menfaatlerinin koruma operasyonunun engellenmesi işlemidir. Bunu kalkıp da normal bir adli vaka olarak görmek mümkün değil. Bugün, Başbakanımızın ofisine koyulan dinleme cihazlarıyla ilgili yapılan operasyonda, aynı şekilde ayak sürümelerle onu yapanların hepsi yurtdışına kaçtı. Bugün, malum yerlerde gezip, tozuyorlar. Tamam, hukukun işine karışmamak lazım ama ortada gözle görülen bariz bir ihmal var” ifadelerini kullandı.

“GÖZLERİMİZE, KULAKLARIMIZA, KALBİMİZE İNANAMADIK”
Türkiye üzerinde oyun oynayan gurupların varlığını bildiklerini ama belli bir süre inanmakta güçlük çektiklerini ifade eden Zeybekci, şöyle konuştu:
“Biz AK Parti olarak demokrasi ve hukuk sistemlerinin karşısında kimlerin olduğunu biliyorduk. Bunları sayabiliyorduk. Belki biz son 2-3 yıldır görmek istemedik, inanmak istemedik, gözlerimize, kulaklarımıza, kalbimize inanamadık. Belki bu süreçten dolayı biraz uzattık meseleyi. Bunlar hep vardı. Şekli, şemaili, adı, grubu, mensubiyeti farklıydı ama vardı bunlar. Hele hele o zayıf hükümetler zamanında ortalık darmadağındı. Bu ülkeye, İMF’nin bir memuru geldiği zaman, bütün bakanlar, başbakan hizaya geçmiyor muydu? Dünya Bankası, bu ülkeye özel ekonomi bakanı göndermedi mi? Onların olduğu bütün bu dönemlerde, Türkiye’nin sırları da yoktu, kendine ait özel bir politikası da yoktu. Biz ne zaman ki güçlenmeye başladık, ortalık rahatsızlandı, kimlik değiştirdi. Bu kimlik değiştirme sürecinde fark edemedik. Şimdi fark ettiğimiz zaman da, ne pahasına olursa olsun reflekslerimiz değişmeyecektir.”
(İHA)