BIST 9.416
DOLAR 34,56
EURO 36,25
ALTIN 2.995,94
HABER /  EKONOMİ

Türkiye'nin bütçesi ABD'den daha iyi

Türkiye ekonomisi son yıllarda büyük bir sıçrayış yaptı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bütçe üzerinden kıyas yaptı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin bütçesinin, ABD bütçesi ile karşılaştırıldığında daha iyi göründüğünü belirterek, "Türkiye'nin diğer ülkelere yaptığı yardımlar, artık eğitim ve sağlık hizmetlerine yoğunlaşmaktadır" dedi.

Babacan, dün Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonunun yeni ofisinin açılışında yaptığı konuşmada, Komisyonun eski ofisine yaklaşık 20 yıl önce burs başvurusunda bulunmak için geldiğini söyledi.

Ofise adımını atarken, "Acaba gerçekten hepimizi ABD'ye gönderecek paraları var mı?" diye düşündüğünü dile getiren Babacan, kendi bursunun ödendiğini ifade etti.

ABD ve Türkiye'nin, her şeyden önce iki ortak, müttefik ve dost ülkeler olduğuna dikkati çeken Babacan, aynı zamanda aynı değerleri ve bu değerlerin tüm dünyaya yayılması ilkesini paylaştığını bildirdi.

Babacan, Türkiye ve ABD'nin, birçok uluslararası konuda da işbirliği yaptığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Her ne kadar coğrafi olarak birbirinden oldukça uzak olsa da ülkelerimiz, ilgi gösterdiğimiz küresel konular açısından birbirine son derece yakındır. Ülkelerimiz arasındaki yakın işbirliğinden çok mutluyuz. Başkan Obama da aramızdaki işbirliğini diğer ülkelere örnek teşkil eden bir ortaklık olarak tanımlamıştı. Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığım sırada tanıştığım Hillary Clinton, Türkiye ile ABD arasında birçok benzerlik olduğunu söylemişti. Bunlardan biri küresel sorumluluk duygusudur. Bu duygu, ülkelerimizi birbirine daha da yakınlaştırmaktadır. Türkiye ve ABD arasında savunma, güvenlik gibi birçok alanda güçlü geleneksel ilişkiler bulunmaktadır. Son zamanlarda ticari ve ekonomik ilişkilerimizi de geliştirmek için büyük çaba harcamaktayız. Bunun için de yeni bir yapı oluşturmaya çalışıyoruz."

-"Türkiye'nin dış programları son derece hızlı gelişiyor"-

İki ülke arasındaki ilişkilerde en uzun süreli etkiye sahip olan alanın kültür ve eğitim olduğunu belirten Babacan, Fulbright Komisyonu'nun bu nedenle uzun bir süredir etkisini gösterdiğini söyledi.

Programın daha da genişlemesinden son derece mutlu olduğunu dile getiren Babacan, şöyle devam etti:

"MBA için Fulbright'a başvurduğum yıl, sadece 12 kişi kabul edilmişti. Bu yıl bu rakamın 60'a yükseldiğini öğrenmekten son derece mutluyum. Bu 5 kat bir artışa işaret etmektedir. ABD hükümetinin programa sponsor olması ve Türkiye'nin programa yaptığı katkılardan gurur duyuyoruz. Türkiye'nin dış programları da son derece hızlı gelişiyor. Geçen yıl Türkiye'nin, diğer ülkelere yaptığı resmi kalkınma yardımı 2,5 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'nin bütçesi, ABD bütçesi ile karşılaştırıldığında daha iyi görünüyor. Türkiye'nin diğer ülkelere yaptığı yardımlar, artık eğitim ve sağlık hizmetlerine yoğunlaşmaktadır. Fulbright programı, Türkiye'de 1949'da başladı. İlk grup öğrenci ise 1951 yılında eğitim için ABD'ye gitti. Fulbright programı çerçevesinde Türkiye birçok Amerikalıya ev sahipliği yaptı. Büyükelçi Ricciardone de Fulbright programı için İtalya'ya gitmişti. Bu deneyimin uluslararası ilişkilerin özünü oluşturan ikili ilişkilere çok büyük bir katkı yaptığına inanıyorum."

Kendi deneyimlerine de değinen Babacan, programı son derece zenginleştirici bulduğunu söyledi.

Kendisinin, hem Milli Eğitim Bakanlığının hem de Fulbright'ın burslarına başvurduğunu, Bakanlığın başvurusunu kabul ettiğini ancak döndükten sonra 4 yıl Bakanlıkta çalışma şartı koyduğunu hatırlatan Babacan, Fulbright'ın ise herhangi bir koşul ileri sürmediğini ifade etti.

Ali Babacan, Fulbright'ın bursunu kabul etmesinde etkili olan çok sayıdaki nedenden en önemlisinin bu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Programın başında verilen oryantasyon eğitimi, ülkeye alışmamızda son derece yararlı oldu. Program boyunca Ankara'daki Fulbright Komisyonu, bizi desteklemeye devam etti. Program sırasında Fulbright'ın tüm dünyaya yayılmış bir ağı olduğunu keşfettim. Dünyanın çeşitli ülkelerine yaptığım gezilerde de Fulbright bursu almış insanlarla karşılaştım. Bu ağın, dünyaya büyük değer kattığına inanıyorum. Hem Bilkent hem de ODTÜ'ye yakın yeni ofisin, son derece yapıcı çalışmalarda bulunacağına inanıyorum."

-"Fulbright programı hayatımı değiştirdi"-

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de Babacan'a hitaben, "Siz İngilizce konuştuğunuz için ben Türkçe konuşayım" diyerek, kısa süre Türkçe konuştu.

Yaklaşık 40 yıl önce kendisinin de Fulbright değişim programına katıldığını hatırlatan Ricciardone, bu programın hayatını değiştirdiğini söyledi.

Fulbright sayesinde diplomat olmaya karar verdiğini dile getiren Ricciardone, şunları kaydetti:

"Fulbright değişim programları yıllardır birçok başarı hikayesi ile dolu. Sayın Başbakan Yardımcısı Babacan da sanırım bunun en iyi örneklerinden biridir. İnanıyorum ki bu programlar dünya genelinde muhteşem kültürleri ve insanları tanımak için en iyi yollardan biridir. Söylediğiniz gibi yaşadığımız bütçe sıkıntılarımıza rağmen yeni ofis için verilen yaklaşık 1 milyon dolar, ABD'nin Fulbright'a verdiği önemin en açık kanıtıdır."

Ricciardone, Fulbright programına, Türk hükümetinin de çok büyük katkıda bulunduğunu belirterek, TÜBİTAK'la ortaklaşa yaptıkları heyecan verici programının, Türkiye ABD ilişkilerine bir sonraki kuşakta tamamen farklı bir çehre kazandıracağını ifade etti.

"Programa katkıda bulunmaya devam edeceğiz"

ABD Eğitim ve Kültür İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Adam Ereli ise Türkiye'ye, Washington'un sadece Fulbrihgt programına değil aynı zamanda Türkiye ABD ortaklığına verdiği desteği göstermek için geldiğini bildirdi.

Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin bu kadar sağlam olmasına, Fulbright gibi programların katkıda bulunduğu tarihi ortaklığın neden olduğuna inandığını dile getiren Ereli, programa katkıda bulunmaya devam edeceklerini söyledi.