Dünyadaki ondan sadece 38 tane var. Biri de Türkiye'de ve çok yakında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya...
Abone olDünyada biyolojik olarak kendini yenileyen 38 gölden biri olan Uluabat Gölü Mustafakemalpaşa ilçesinden gelen mesken ve sanayi atıkları sebebiyle hızla kirlenirken, uzmanlar göl havzasının bu şekilde kirlenmeye devam etmesi halinde 60 yıl içinde çöle döneceğini söyledi.
Mustafakemalpaşa ilçesinden gelen mesken ve fabrika atıklarının arıtılmadan göle deşarj edilmesi Uluabat'ın kirlenmesine sebep oluyor. Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Feza Karaer, Uluabat Gölü'nün dünyanın 38 yaşayan gölünden biri olduğunu söyledi. Atıklarının hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan göle deşarj edildiğini söyleyen Karaer, "Bu göl için önemli bir sıkıntı. Bölgedeki sanayi kuruluşlarının arıtmaya tabi tutmadan atıklarını göle deşarj etmeleri suyu kirletiyor. Gölde ciddi ağır metaller var. Uluabat Gölü Mustafakemalpaşa'dan gelen sanayi atıklarıyla ciddi anlamda kirleniyor. Göldeki su oranı gittikçe azalıyor. Bu gölünün bilinen derinliği 10-12 metre iken, şimdi ise 2 metreye düştü" dedi.
Uydu verilerinden alınan bilgiye göre göldeki kirliliğin bu şekilde devam etmesi durumunda gölün 60 yıl sonra çöle dönüşeceğini söyleyen Karaer, "Bu hızlı değişimin ilk kurbanları ise kuşlar. Gölde 205 kuş türü var. Uluslararası kuş göç yolunun önemli durak noktası burası. Burası zamanla bataklık haline dönüşürse kuşlar burada durmayacak. Kuşlar kendisi için başka yer arayacak. Uluabat şu an alarm veriyor. 134 kilometre karelik bir alanda kirlilik daha da artıyor. Uluabat Gölü çok değerli. Hassas bir ekosistemi var. Sığ bir göl" diye konuştu.
"ULUABAT KUŞ GÖÇ YOLLARINDAN BİRİSİ"
Gölün 1998 yılında Ramsar koruma alanı içine dahil edildiğini dile getiren Karaer, "Uluabat Gölü'nün yönetim planı var. 2002 yılında itibaren de yönetim planı çerçevesinde korunması ve iyileştirilmesine yönelik projeleri ihtiva eden bir yönetim planı var. Özellikle endüstriyel kirliliğin artması tehlikeli. Mustafakemalpaşa Çayı'ndan gelen kirlilik göle deşarj ediliyor. Gölü mutlaka korumamız lazım. Burası Avrupa'nın ve Orta Doğu'nun en önemli kuş göç yollarından birisi. Kuşların barınma ve üreme alanlarından birisi. Karabatak ve tepeli pelikanın da burada bulunduğunu düşünürsek gölü korumalıyız" şeklinde konuştu.
"ULUABAT'IN HASSAS BİR EKOSİSTEMİ VAR"
Gıda tuzları sebebiyle göldeki besin zincirinin bozulduğuna işaret eden Karaer, "Gölde oksijen oranı azalıyor. Burası bitkiler ve hayvanlar için önemli bir alan. Hassas bir ekosistemi var. Mikroorganizmalar suyun yüzeyinde bulunuyor. Besin elementlerinin aşırı verilmesi durumunda göl suyu bulanıklaşıyor. Havadan oksijen alamıyor. Dolayısıyla suyun içinde yaşayan köklü bitkiler azalıyor. Bunun azalması ise su dibinde omurgasız hayvanları azaltıyor. Dolayısıyla su kuşları beslenemiyor" diye konuştu.
Gölden 17 köyün geçimini sağladığını belirten vatandaşlar ise, Gölyazı köyünde yaşayan balıkların türünün kirliliğe bağlı olarak azaldığını vurguladı. Gölyazı'da balıkçılığın tarih olmaya yüz tuttuğunu ifade eden vatandaşlar, 21 çeşit balığın yaşadığı gölde çeşitliliğin azaldığını savunarak yetkililerden yardım istedi.
Gölyazı Su ürünleri Kooperatif Başkanı Salih Kayalar da gölün kirlenmesine sebep olanları sert dille eleştirerek, "Bu suyu kirletmelerine kimin hakkı var? Balıkları yok ettiler. Niye arıtmalar çalışmıyor? Balık azalırsa buranın işi biter. Burayı koruma altına alıyoruz" ifadelerini kullandı.
"GÖL ESKİ HALİNE GERİ DÖNECEK"
Orman ve Su işleri Bakanlığı 2. Bölge Müdürü Yahya Güngör ise, gölün koruma kullanma dengesinin iyi kullanılması gerektiğini dile getirdi. Göl için yönetim planlarının yapıldığına dikkat çeken Güngör, "Üniversitelerimizi ve STK'ları bu plana dahil ediyoruz. Burada yaşayan insanlarımız var. Burada korumamız gereken alanımız var. Burasının korunması gerekiyor. Şu anda Ramsar kapsamında burası aynı zamanda balık türlerini de barındırıyor. Bu gölde 21'e yakın balık türü var. Tespit edilen 85 kuş türünden 5 bin çifti bu alanda ürüyor. Göl eski haline dönecek. Kirlilik konusunda bakanlığımız da bunun içine dahil oldu. Bu anlamda yerleşim birimlerinden gelen evsel atıkların arıtılması şart" açıklamalarında bulundu.