Türkiye'nin bir lidere ihtiyacı var mı?
Doğrusunu isterseniz bugün farklı bir konuyu yazacaktım. Ancak İnternethaber'in yazar kadrosuna bir süre önce katılan İsmail Küçükkaya'nın son yazısını okuyunca karar değiştirdim.
Doğrusunu isterseniz bugün farklı bir konuyu yazacaktım. Ancak
İnternethaber'in yazar kadrosuna bir süre önce katılan İsmail
Küçükkaya'nın son yazısını okuyunca karar değiştirdim.
Küçükkaya, "Türkiye liderini arıyor" başlığıyla
kaleme aldığı yazısında hayalini satırlara dökmüş ve özlediği
liderin özelliklerini kaleme almış.
Şu satırlar kendisine ait:
"Ülkemizin hem birlik beraberliğini koruyacak, hem ekonomik ve
kültürel kalkınmayı sağlayacak hem de hepimize iç huzuru verecek
bir lider arıyorum. Yaşadığımız dönemin sonunda, bu sürecin
artılarını sürdürecek ama sancılarını giderecek bir kişi, kadro
veya anlayış. Bir toplumsal önderlik.
Anlatayım mı size?
Milliyetçiliği Erbakan'a, muhafazakarlığı Türkeş'e
benzese...Dünyaya açıklığı ve toleransı Özal'ı gibi olsa. Bir de
onun gibi ekip çalışmasına inansa. Yolsuzluklara göz yummasa ama.
Erdoğan kadar çalışkan olsa; ancak onun gibi sert konuşmasa ve
kutuplaştırıcı olmasa. Ecevit ve Kılıçdaroğlu'nda gördüğümüz
mutavazılık ve dürüstlük erdemlerini taşısa. Gül gibi uzlaştırıcı olsa ama ne zaman atılım
yapacağını da bilse, cesur olsa. Devlet'e, Cumhuriyet'e ve
Atatürk'e bakışı Bahçeli ve Baykal'ı hatırlatsa ama halka uzak
değil; yakın olabilse. Demirtaş'ın
Cumhurbaşkanlığı seçim dönemindeki barışçıl söylemini sahiplense
ancak Kürtçülük yapmasa..."
Eskiler, "Görebilmek için bakmayı iyi bilmek
gerek" demişler ve sanki tam da İsmail Küçükkaya için
söylemişler.
Detaylara girmeden önce şu ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye'yi gittiği her ülkeye, gördüğü her lidere şikayet eden,
yerküre üzerinde yaşayan tüm diktatörlerle kanka olup onları
masumlaştıran, iş kendi ülkesine gelince halkın oylarıyla iktidara
gelen bir lideri diktatör ilan eden, partiden kopan CHP'lilerin
bile diktatörlükle suçladığı Kılıçdaroğlu'nu dürüst ve mütevazi
ilan etmek, ziyadesiyle komik olmuş.
Yahu adam imkan bulsa, başta Erdoğan ve Davutoğlu başta olmak üzere
AK Parti'nin tüm yöneticilerini ateşe verip benzin dolu havuza
atacak. Bu mu dürüst adam? Üslubunu değiştirmek, 20'lik dişini
çektirmekten daha eziyet verici geliyor adama.
Bu nasıl mütevazilik...
Eğer Kılıçdaroglu mütevazi ve dürüst ise, ben de güzellikte
Rihanna'ya on basarım anasını satayım!
Gelelim diğer liderlere...
Daha doğrusu Küçükkaya'nın meziyetlerini bir bir sıraladığı
liderlerin korkunç akıbetine...
Mesela rahmetli Necmettin Erbakan'ın milliyetçiydi de ne oldu? Bu
ülkenin medyası, iş dünyası, yargı ve askeri cuntası elele vererek
28 Şubat postmodern darbesini yaparak kendisini koltuktan indirdi
mi?
İndirdi...
Merhum Alparslan Türkeş muhafazakardı ve milliyetçiydi ama
Menderes'e yapılan darbe dışında kendisine Başbakanlık binasının
önünden geçme şansı bile vermedi bu ülkenin insanı. Siyasi hayatı
boyunca hiç seçildi mi?
Seçilmedi...
Dünyaya açıklığı ve töleransıyla tüm ülke liderlerini bile
kendisine hayran bırakan rahmetli Özal'a ne oldu? Türlü
suikastlerden canlı çıktı ama bir bardak limonata içirilerek
öldürüldü mü?
Öldürüldü...
Ecevit gerçekten mütevazi ve dürüsttü de ne oldu? Önce ekonomik
darbe ile ardından da bedenine zerk ettikleri türlü ilaçlar
sayesinde onu yürüyemez ve konuşamaz hale getirmediler mi? Hasta
yatağında yatarken, "Bebek gibi altını pisliyor. Rahşan
hanım altını temizliyor" diyerek onuru ve haysiyetiyle
oynayarak onu koltuktan indirdiler mi?
İndirdiler...
Baykal cumhuriyete ve Atatürk'e çok güzel bakış atıyordu ama onun
sonu ne oldu? Bir belaltı kasetle itibarını ve onurunu yerle bir
ettiler mi?
Ettiler...
"Kobani için sokağa çıkın" talimatı vererek 39
masum insanın ölmesinde başrol oynayan Selahattin Demirtaş'ı o
listenin içine koymak bile bu topraklara hakaret.
Geriye kala kala Devlet Bahçeli kaldı!
Ortağı olduğu koalisyon döneminde ülke IMF'nin kapısında para
dilendi. Cumhuriyet tarihinin en korkunç kriziyle sarsıldık.
12 yıldır girdiği her seçimde bir başka hezimet yaşadı. Her yenilgi
sonrası "Kazanan MHP olmuştur, AK Parti kaybetmiştir" dedi.
Rakamları çarptı, böldü, çıkardı ama MHP'yi bir türlü iktidar
yapamadı. İktidara gelmek için "Bir biskrem
versem" dedi, "Anne benim püskevitim niye
yok" diye haykırdığı bile oldu ama ne yaptıysa olmadı,
halkın teveccühünü kazanamadı.
Farkındayım...
İsmail Küçükkaya tüm liderlerin birer özelliğini öne çıkarıyor ve
"Tüm bu özellikleri bünyesinde barındıran bir lider
istiyorum" diyor ama bu nasıl mümkün olacak?
Hem Özal gibi Kürtlere sempatiyle yaklaşacak, hem de Alparslan
Türkeş gibi Kürtleri kökten yok sayacak.Hem Ecevit gibi masum ve
mahzun yürüyecek, hem de Bahçeli gibi sert bakacak....Hem Abdullah
Gül gibi uzlaşmacı olacak, hem de Kılıçdaroğlu gibi sabah akşam
ayrıştırıcı olacak. Hem Erbakan gibi milliyetçi olacak, hem de
Demirtaş gibi bölücü olacak! Ve aynı zamanda bu özellikleriyle
Türkiye'ye lider olacak!
İsmail Küçükkaya ortalama 12 yıl gecikmeli bir hayal kurmuş! Bu
ülkenin insanının kurduğu hayal bundan 12 yıl önce gerçekleşti.
Özlemini çektiği lider Recep Tayyip Erdoğan ismini takınarak
çıkageldi.
Düşman konusunda hiç sıkıntı çekmedi.
Bir yandan askeri darbelerle, öte yandan yargı cuntasıyla...Bir
yandan iş dünyasının sinsi faiz oyunlarıyla, beri yandan medyanın
alçak tetikçileriyle savaşa savaşa bugünlere geldi.
Bir küçük boşlukta, yukarıdaki liderler gibi yok edileceğini
bilerek her adımını atması gereken yere attı. İçlerinde çürük
elmalar olsa da iyi sayılabilecek bir ekip kurarak Türkiye'ye hem
ekonomik, hem de siyasi itibar kazandırdı.
O şimdi Cumhurbaşkanı...
Ve onun teslim ettiği bayrağı en az onun kadar dirayetli, yerine
göre ondan daha kararlı ve azimli bir isim dalgalandırıyor.
Tam da halkın istediği dilden konuşuyor.
Sesi keskin, ama kararlılığı sesinden bin kat daha keskin. Evet,
Erdoğan gibi kükremiyor ama ülkesine zarar verenlere karşı duyduğu
öfke kabardığında en az Erdoğan kadar tehlikeli olabiliyor. Sadece
Türkiye'de değil, tüm İslam dünyasında bir müslümanın tırnağına
zarar gelse, onun adeta canı çıkıyor.
Arkasından yürüyen halk ona kısaca, Ahmet Davutoğlu diyor!
İsmail Küçükkaya kusura bakmasın ama bu gidişle daha çoook hayal
kuracak ve özlem çekecek.
Çünkü bu ülkeyi, yani Türkiye'yi yönetecek iki adam var, onlar da
zaten bu işi layıkıyla yapıyor!