BIST 9.646
DOLAR 35,22
EURO 36,77
ALTIN 2.964,29
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'nin altı böyle oyuluyor!

Peki Noreçli kadın TV muhabiri Türkiye'de ne arıyordu, kimden destek istedi kimlerle görüştü?

Abone ol

İşte Emin Pazarcı'nın "Sen yeter ki parayı bas" yazısı ve işte Türkiye'nin başına örülen çorabın hikayesi: "Norveçli kadın televizyon muhabiri, günlüğü 200 Euro'dan anlaştı. Türkiye'ye gelip, işsiz bir Türk gazeteciye teslim oldu. Heyecanla, "hadi gidelim" dedi: - Burada bazı barların kapısına "Kürt giremez" yazısı asılmış. Gidip o görüntüleri çekelim. Bizimki şaşırdı! "Bunu da nereden çıkardınız?" dedi. Dili döndüğünce, Türkiye'nin hiç bir yerinde böyle bir yazının bulunamayacağını anlatmaya çalıştı. Anlattı, ama anlayan kim? Türk gazeteci, sonunda direnmekten vazgeçti. Bizimki önde, Norveçli kadın arkada, sokakları arşınlamaya başladılar. Tam 3 saat Ankara'da "Kürt giremez" yazısı aradılar. Sakarya Caddesi'ndeki barları tek tek gezdiler. Sonuç, Norveçli televizyon muhabiri için hüsrandı. O yine de "dediğim dedik, çaldığım düdük" diyordu. Kendisinin aldatıldığını düşünüyordu. "Kürt giremez" yazısını bulamayan mihmandarına sert tepki gösterdi: - Sen militarist bir milliyetçisin! Çekip gitti. Türk gazeteciyi bir daha da aramadı. Muhtemelen, kendisine istediği görüntüleri sağlayacak bir başka gazeteci buldu! * * * Danimarkalı bir başka gazeteci, "Türkiye'deki ayrılıkçılarla" röportaj yapmak istedi. Üstelik, Türk gazetecilere iyi de para teklif etti. Bizimkiler, "zor" dediler. Türkiye'de artık eskisi gibi "ayrılıkçı terörist" kalmadığını anlattılar... Danimarkalı, "mutlaka bulalım" diye direndi. Bizimkiler de "Günah bizden gitti" dediler. Diyarbakır'daki bir arkadaşlarını aradılar. "Sen ayrılıkçı terörist ol, şuna bir röportaj ver, parayı paylaşayım" teklifini yaptılar. Görüşme birkaç gün önce gerçekleşti. Diyarbakırlı "sahte ayrılıkçı" uzun uzun anlattı: - Geçmişte dağlarda çok mücadele verdik. Ama, artık biz bu işten vazgeçtik. Türkiye, AB yolunda hızla ilerliyor. Bizim sıkıntılarımız da giderek azalıyor... Danimarkalının hiç hoşuna gitmedi. Buna rağmen, anlaşma gereği bizimkilere parayı kaptırdı. Danimarkalı gazeteci hala bölgeyi geziyor. Yapılan anlaşma gereği, mihmandarı Türk gazeteciye "ayrılıkçı röportajı hariç" her gün için 150 Euro ödüyor. * * * Kuzey Avrupalı gazetecilerin tamamı aynı tornadan çıkmış gibi. Türkiye'ye şartlanıp geliyorlar. Ya "ezilen" Kürtleri arıyorlar, ya da onlara "eziyet eden" Türkleri! Bizde ise iki tip gazeteci var: Birinci gruptakiler, Türkiye'ye verecekleri zararı asgariye indirip, bunları ülkelerine postalıyorlar. Tabii, paralarını da kapıyorlar. İkinci gruptakiler ise, bedeli mukabilinde her türlü numaraya hazır! Geçen sene Belçikalı bir gazeteci topluluğu Türkiye'ye geldi. Oradaki İslamcı gruplarla, buradaki islamcı grupları karşılaştıran bir televizyon programı yapacaklardı. Hemen sakallı bir taksi söförü bulundu. "Hizbullahçı" kimliği ile kameraların karşısına oturdu. Türkiye'ye verip veriştirdi: - Allah'ın izniyle bu kafir yönetimi devireceğiz. Yerine şeriata dayalı yeni bir idare getireceğiz. Siz de bir sonraki gelişinizde, İslam ülkesine ayak basacaksınız... Aracılar, paraları cebe indirdi... Görüşme, Belçika televizyonlarında yayınlandı. * * * Şu günlerde Doğu ve Güneydoğu'da her türlü mizansen mevcut. Yeter ki yabancı gazeteci istediğini söylesin, siparişi versin. Yeter ki, kesenin ağzını açıp bedelini ödesin. Elimizde mebzul miktarda "radikal İslamcı" ve de "çember sakallı" terörist var. Bedeli mukabilinde istediğiniz kadar PKK ya da yeni adıyla KADEK'li militanımız mevcut. Bastır parayı, istediğini söylesinler, dilediğin pozu versinler. Sen yeter ki paradan haber ver! Bizde "Sahte terörist sektörü" öylesine gelişti ki... Ortaya çıkan rekabet, fiyat kırımlarına bile yol açmaya başladı. Günlük mihmandarlık ücretleri, 200'den 125-150 Euro'ya kadar düştü. "Sahte teröristlerle" yapılan röportaj bedelleri de alabildiğine aşağılara indi. * * * Biz, ekmeğini taştan çıkaran bir milletiz! Fırsatını yakaladık mı, hiç affetmeyiz! Baksanıza, "üstün zekamızla" yeni bir sektör oluşturduk. Bedeli mukabilinde, ülkemize kazık atmayı bile meslek haline getirdik. Adamlardan parayı alıyor, istediklerini yapıyoruz. Ey kirli para sen nelere kadirsin!"