Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İdlib'te rejimin saldırıları karşında yeni bir döneme girildiğine dikkat çekerken, bundan sonra yapılacak her hatanın bedelinin ağır olacağını kaydetti.
Abone olF-35'ler ile ilgili ortak komisyon kurulması hakkında da açıklamalarda bulunan Kalın, "Maalesef bugüne kadar yaptığımız görüşmelerde bir netice alamadık" dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kalın'ın açıklamalarından önemli başlıklar şöyle;
Sayın Cumhurbaşkanımızın da toplantıda takdim konuşmasında bu hadiselerle ilgili gerekli dersler, etüdler çalışmalar yapılmakta ve bunlarla ilgili tedbirler de bundan sonra alınmaya devam edecektir. Bu çerçevede İçişleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yaptığı sunuma atıfta bulunmak istiyorum. İki bakanımız da Malatya ve Elazığ'da bizzat sahadaydılar. Onlara Hazine ve Maliye Bakanımız, Spor Bakanımız, Aile Bakanımız da katıldılar. Deprem sonrası yapılan çalışmalar anlamında çok ciddi mesafeler alındı.
'Cumhurbaşkanımız bizzat temelini atacak'
Deprem bölgesinde şu anda günde 65 bin kişiye yemek servisi yapılıyor. Yaraların sarılmasında atılan adımlar tabii ki memnuniyet verici. Zemin çalışmaları da tamamlanır tamamlanmaz sayın Cumhurbaşkanımız burada temel atma törenlerine bizzat katılacaklar.
İdlib açıklaması
Soçi ve Astana mutabakatları çerçevesinde çatışmasızlık bölgesi olarak belirlenen bölgeler, bizim esas aldığımız sınırlardır. Değişmesi söz konusu değil. Yeni bir mülteci akımına mahal vermemek, sivillerin yerlerinde kalmalarını sağlamak için çalışmalarımız, AFAD, Kızılay ve diğer sivil toplum kuruşlarımız tarafından devam edecek. Belki mart ayı içerisinde bir Astana süreci toplantısı yapılabilir. Bunun çalışması sürüyor.
Bedeli ağır olacaktır
Rejim bugüne kadar yüzlerce defa İdlib Mutabakatı'nı ihlal etmiştir. İdlib'te rejimin saldırıları karşında yeni bir döneme girdik. Terörle mücadele bahanesiyle bundan sonra yapacağı yanlış adımların bedeli mutlaka ağır olacaktır. Uluslararası topluma burada önemli sorumluluklar düşüyor. İdlib konusunda güvenliğin sağlanması, sivillerin korunması, göç dalgasının önlenmesi, insani yardım gibi konularda sadece Türkiye'nin sorumluluğunun ifade etmek uluslararası toplumun sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor.
Libya'da ateşkes çabaları
Hafter güvenilir bir aktör değil. Türkiye'nin sürece katılması, aslında Libya krizine de bir denge getirmiştir. Bize ilk günlerde Türkiye'nin burada ne işi var diyenler bile bunu kabul ediyor. Her ne kadar uluslararası toplum ona baskı yapıyor gibi gözükse de biz gerçeği biliyoruz. Hafter'in hala savaştan yana olduğunu biliyoruz.
Kudüs'ün kimliğinin değiştirilmesi mümkün değildir
Barış Planı olarak ortaya atılan planın barış ve çözüm planı olmadığı açık şekilde görülmekte. İki devletli çözüm formülünü tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bölük bölük parça parça birtakım toprak parçalarından bahsediliyor. Bu bir devlet değildir. Filistin devletinin güvenlik gücünün olmamasının öngörülmemesi, hava ve denizin İsrail tarafından kontrol edilmesi söylenmiştir. Netanyahu'nun her dönem iki devletli çözümü ortadan kaldırmak için adımlar attığını biliyoruz. Biz bu planı iki devletli çözüme katkı sunmasını mümkün görmüyoruz. Kudüs'ün el değiştirilmesi, tarihi ve dini kimliğinin dönüştürülmesi elbette mümkün değildir.
Bu plan barış planı değil yok etme planıdır!
7 milyona yakın Filistinli mültecinin tarihi topraklarına, ecdadının yaşadığı topraklara dönüş hakkının elinden alınması barış planı değil mahrumiyet ve yok etme planıdır. Bu plan yeni değildir. Ariel Şaron planıdır. Agresif bir plandır. Barış ve istikrarı getirecek, çözümü sağlayacak bir plan değildir. Bu plan ve destekleyenler insansız, topraksız, tarihsiz, devletsiz bir Filistin hayal etmektedirler. Bunu aklı ve vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Bazı Arap ülkelerinin bu plana destek vermesi, tarihi gerçeklerle, siyasi hakikatlerle taban tabana zıt bir tabloyu ortaya koymaktadır. Bunun hesabını kendi kamuoyuna nasıl vereceklerini kendileri hesaplamak durumundalar. Türkiye Filistin davasına her zaman katkı verecektir.
F-35 açıklaması
F-35'lerle ilgili ortak komisyon kurulması fikri sayın Cumhurbaşkanımızın Kasım ayında Washington'a yaptığı ziyarette gündeme gelmişti. İlgili arkadaşlarım ve ben dahil görevlendirilmiştir. Ancak ABD keskin bir pozisyon içerisinde. Biz ise komisyonun bu meseleye ışık tutacağını söyledik, hala da söylemeye devam ediyoruz. Kongrede gündeme gelen bir 'S-400'ler F-35 sistemlerini çözecek' diye şehir efsanesi var, bu ne kadar gerçek, olgulara dayanıyor, teknik uzmanlar tarafından ne kadar teyid edilmiyor, yahut edilmiyor. Teklifimizi yeniledik ve bundan sonra da yenilemeye devam edeceğiz.
Kızılay'ın siyasi polemik yapılması gerçekten üzücüdür
Hem Kızılay kurum olarak hem de Kızılay Başkanımız detayları açıklamaları yaptılar. Buna geçmiş yıllarda da benzer örnekler var. Geçmişte de yaklaşık 16 şartlı bağışın yapıldığını biz biliyoruz. Kızılay'ın sadece bu konuda değil başka kurum ve belediyelere bağış yapıldığını biliyoruz. Burada bağışı şartlı hale getiren bağış sahibidir. Burada vergi kaçırılması, usülsüzlük söz konusu değil. Kızılay bunu alırken de şartlarını görüşüyor. Bunun gereği olarak o bağışı başka bir kuruma aktarıyor. Burada Kızılay bizim güçlü bir kurumumuzdur. Onu yıpratmaya yönelik siyasi polemik gerçekten üzücüdür.