PKK/KADEK destek için 3 bin Kürt’ün daha gönderilmesi emrini verdi. Peki hedefte ne veya neler var?
Abone olAksiyon Dergisi'nin haberine göre,Geçici olarak kente yerleşecek olan militanlar aylık 200 dolar maaş alacak. Kuzey Irak... Binlerce yıllık tarihi boyunca sürekli kargaşaya, istikrarsızlığa gebe olan bir yer. Adım başı entrikaların döndüğü, bir ipte birden fazla cambazın oynadığı bu bölgede özellikle son 50 yılda taşlar bir türlü sabit kalmıyor. Kürtlerin Rusya, İsrail, İngiltere ve Amerika ile yakınlaşması, yarım asırlık sürecin her geçen gününde tehlike arz etti. I. Körfez Savaşı’nda kısmen kıpırdanan Kürt gruplar, son savaşla birlikte hem piyon hem de vezir rolünü üstlendi. Savaş sonrasında Irak’ta Geçici Hükümet Konseyi’nin kurulmasıyla vezir olan Kürtler ‘kendi şahlıklarını’ dillendirmeye başladı. Bölgede önemli bir güç haline gelen Kürtler, hayalini kurageldikleri ‘Kürt devleti’ni oluşturmak için yakaladıkları tarihi fırsatı kaçırmak istemiyor. Bunun için kendilerini tam bağımsız bir devlete götürecek yolun başlangıcı sayılan federatif yapıyı oluşturacaklarını dünya kamuoyuna yüksek sesle duyurmakta problem görmüyorlar. Öyle ki, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani’nin başta Türkiye ve Amerika olmak üzere bölge ülkelerine kafa tutacak tavırlar sergilemesi, önümüzdeki günlerin Irak’ın kuzeyi için hiç de sakin geçmeyeceğinin sinyalini veriyor. Barzani’nin son açıklaması ise tehlike sinyalinin eyleme döştüğünü gösteriyor; “Kürdistan’a özerklik verilmezse geçici hükümeti tanımayacağız. Hatta isyan çıkaracağız; halkın tavrını enegelleyemeyiz.” Geçtiğimiz hafta başında Washington Post gazetesine demeç veren Mesud Barzani, Kürtlerin etnik federasyon talebi, komşu ülkelerin Irak’ın parçalanacağı uyarıları ve Şiilerin seçim düzenlemesi baskısı arasında kalan ABD’yi köşeye sıkıştırdı. Kürt lider, savaşta çok can kayıpları olduğunu, bu yüzden özerk bir yapıyı hak ettiklerini düşünürken, Amerikalı yetkililer böyle bir talebin gerçekleşmeyeceğini vurguluyor. Amerika hatta Türkiye ile Barzani arasında karşılıklı atışmalara dönen süreçle ilgili ortak görüş, geçmişte olduğu gibi yine Kürtlerin zarar göreceği yönünde. Mesud Barzani’nin çırpınışının ve çıkışının altında yatan sebep, geçmişte yaşanan acı tecrübelerden kaynaklanıyor. Barzani; “Geçmişin tekerrür etmeyeceğini umuyoruz” diyerek korkusunu dile getiriyor. Barzani için bir sendroma dönüşen iki hadise yıllar önce yaşandı. 1975 ve 1991 tarihlerinde Amerika, Saddam rejimine karşı Kürtleri her türlü desteği sağlayıp isyana teşvik etti. Kürtler her iki seferde de başkaldırdığı sırada Amerika aynı oyunu oynayıp desteğini çekti. Kürtler direkt Saddam Hüseyin’le karşı karşıya kaldı. İşte ne olduysa o zaman oldu ve Kürtler uzun bir süre bellerini doğrultamayacak darbeyi Saddam’ın askerlerinden aldı. Barzani özerk yapı isterken, Amerika’nın Irak’taki yapılanmada Kürtlere etkin bir rol vermeyeceğini düşünerek üçüncü kez oyuna gelmek istemiyor. Kürtler: “Kerkük Kudüsümüzdür” Barzani’nin, Kürtlerin Kerkük dahil ‘tarihi vatanları’ olarak gördükleri bölgede kendi kendilerini yönetme emellerinin geçici hükümet tarafından yerine getirileceğine dair inançlarının kalmadığını söylemesi özerk Kürt devleti ile birlikte Kerkük’ü de gündeme taşıdı. Tarih boyunca Türkmenlerin yoğunlukta yaşadığı Kerkük, Barzani haritasının ana parçasını oluşturuyor. Bu sebeple Kürtlerle yapılan görüşmeler her seferinde Kerkük’ün statüsü konusunda düğümleniyor. Bu konudaki anlaşmazlığın, farklı etnik gruplar arasındaki gerilimi giderek artıracağını ve şiddetli çatışmalara yol açacağını söylemek yanlış olmaz. Kürtler petrol ve tarım alanları açısından zengin olan kenti ekonomik bağımsızlıklarının anahtarı olarak değerlendiriyor. Bu nedenle “Kürdistan’ın Kudüsü” olarak adlandırdıkları kentten vazgeçmeyi istemiyorlar. Zaten, özerkliği hedeflenen devletin ekonomik açıdan geleceği için Kerük’ün sınırlar içinde kalması şart. Kürtler Kerkük’ü istiyor ancak Amerika’nın Kerkük için hazırladığı bütün seçeneklerde burayı unutmaları gerekiyor. Amerika’nın söylediklerini kulak ardı eden Kürtler, Kerkük üzerine ciddi bir şekilde oynamaya başladı. Saddam döneminde kente yerleştirilen Arapları bölgeden uzaklaştırmaya başlayan peşmergeler, boşalan alanlara Kürtleri transfer ediyor. Buradaki amaç, tarihi şehirin demografik yapısını değiştirmek. Türkiye’den Kürt aldılar Aslında Talabani ve Barzani’ye bağlı peşmergelerin Kerkük’e yönelik operasyonları savaş sırasında da devam etmişti. Kerkük’te tapu ve nüfus kayıtlarını yakıp yok etmeyle başlayan operasyon hâlâ sürüyor. Amerika’nın bütün uyarılarına rağmen, Saddam’ın devrilmesinden bu yana Kerkük’e başlayan Kürt akınları gün geçtikçe artıyor. Özellikle Barzani’nin tasarladığı özerk yapı içerisinde Kerkük’ün bulunduğunun açıklanması üzerine göçler yoğunlaştı. Tabii burada ABD’nin Kerkük askeri sorumlusu Albay William Mayville’in Kerkük’teki sorunların Saddam Hüseyin’in Araplaştırma politikasından kaynaklandığını söylemesi de etkili oldu. Mayville’in açıklaması üzerine Araplar kendi topraklarına dönmeye başlayınca Kürtler için fırsat doğdu ve boşluk fazlasıyla doldurulmaya başlandı. Gıda Dağıtım Merkezi’nin tespitlerine göre Kerkük’ten 21 bin 500 (2 bin 500 aile) Arab’ın ayrılmasına karşılık 22 bin (3 bin aile) Kürt kente yerleşti. Kimi göçmenlerin boş boldukları evlere kimilerinin de kiraladıkları yerlere veya kullanılmayan kamu binalarına yerleştiği açıklanıyor. Kerkük’ü Kürtleştirme operasyonundaki son hamle ise Kürtlerin bu işe ne kadar önem verdiğini gösteriyor. PKK/KADEK terör örgütü, bin 500 Kürt’ü Türkiye’den tarihi kente transfer etti. Ayrıca Kandil Dağı’nda bulunan 5 bin teröristten bin kadarı da Kerkük’e gönderildi. Bölgede görev yapan Türk güvenlik birimleri bu bilgileri doğruluyor. Aynı şekilde Gıda Dağıtım Merkezi de Kerkük’e Kürtler’in Erbil, Süleymaniye ve Türkiye’den geldiği tespitinde bulunuyor. PKK/KADEK’in sözde komutanlarından Cemil Bayık, Medya TV’ye ve örgüte yaptığı açıklamada Kuzey Irak’taki Kürt hareketini desteklediklerini belirtip, Kürt savaşçıların Türkiye’den Kerkük’e gönderildiğini belirtiyor. Terör örgütü tarafından desteklenen ve tamamen Kürtçe yayınlanan internet sitelerinde de son bir buçuk ay içerisinde Türkiye’den bin 500 Kürt’ün Kerkük’e gittiği ve bu akının devam edeceği yazıyor. Sitedeki bilgilerin kaynağı olarak da örgütün üst düzey yetkilileri gösteriliyor. Son bilgilere göre Osman Öcalan, özerk yapıyı desteklemek için Türkiye’den 3 bin Kürt’ün daha Kerkük’e gönderilmesi emrini verdi. Örgüt adına siyasal platformda mücadele eden bu Kürtlerin geçici bir süreliğine yerleşmek amacıyla Türkiye, İran ve Suriye üzerinden Kuzey Irak’a geçmeleri emri veriliyor. Türkiye’den Kerkük’e giden Kürtlere Barzani ve Talabani tarafından aylık 200 dolar maaş verildiği belirtiliyor. Şu anda Kerkük’ün demografik yapısıyla ilgili sağlıklı bir bilgi bulunmuyor. Geçmişten beri Türkmenlerin ezici çoğunlukta olduğu aşikar. Ancak Arapların kenti terk etmeleri ve son zamanlarda Kürtlerin sahte transferlerle nüfusun niteliğini etkilemiş olması söz konusu. Türkmenler ısrarla nüfus sayımı isterken baskı yapan Kürtler kendileri için en uygun zamanda sayımın yapılması gerektiğini düşünüyor. PKK, özerk federasyonda yer almak istiyor Bu arada KADEK’in önemli isimlerinden Cemil Bayık, Kongra-Gel isimli internet sitesinde Kuzey Irak’taki federatif yapıyı sonuna kadar destekleyeceklerini açıklarken örgüt tarafından bastırılan Mezopotamya isimli haritalarda ise Sivas’a kadar uzanan coğrafya Kuzey Irak’la birlikte gösteriliyor. Bayık’ın açıklamalarında sadece destekleme yer almıyor. Haritada anlatılmak istenilenlerin de altı çiziliyor. Bu zamana kadar sadece Türkiye coğrafyasında hak isteyen PKK bu fikrini değiştirip Barzani hakimiyetinde kurulucak federatif yapıda yer alacaklarını belirtiyor. Bayık şöyle diyor; “Kuzey Irak’ta kurulacak federasyonda bütün Kürtlerin birlik olması gerekir. Aynı çatı altında, aynı coğrafyada bir devlet olmalı. Kürt devleti bütün Kürtlerin hayalini süsleyen bir gelişmedir.” Bayık açıklamalarında sözü dönüp dolaştırıp Kerkük’e getiriyor ve bu şehrin Kürtler için çok önemli bulunduğunun özerk devletin sırrının burada saklı olduğunun da altını çiziyor. DOÇ. DR. SUPHİ SAATÇİ*: GELİŞMELERİ KÜÇÜMSEMEK OLMAZ Kürtlerin Kerkük üzerine oyunları ezelden beri var. Kürt transferini küçümsemek doğru olmaz. Ancak yapılacak işler ve alınacak önlemler de olmalı. Bu kentte 700 bin Türkmen var. Nüfus 1 milyon. Yani Kerkük’ün 4’te 3’ü Türkmen. Ayak oyunları yapıp hile ve huradaya getirecekleri bir sayımı yapmak istiyorlar. Biz Türkmenler hemen sayım yapılsın istiyoruz ancak kendileri yanaşmıyorlar. Gelen Kürtlerin silahlı olması tehlikeli. Huzurumuzu kaçırıyorlar, insanları bıktırıyorlar. Bir nevi zoraki bir göçe zorlamak niyetindeler. Özerk bir devlet kurma emeli de dağda yaşayan insanları şehre taşımaktan geçiyor. Dağdan şehre gelen eli silahlı insanların sosyal hayatın içinde olması düşünülemez. *Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi-Türkmen