Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İsveç'in NATO üyelik başvurusuna ilişkin, "Bu başvuru öncesinde, 'Türkiye nasılsa ikna olur, Türkiye nasılsa itiraz etmez' diye düşünmüş olabilirler. Ancak Türkiye eski Türkiye değildir. Artık çıkarlarını her ne pahasına olursa olsun koruyan, her platformda ve her muhatapla göz hizasında ilişki talep eden bir Türkiye var" değerlendirmesinde bulundu.
Abone olCumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İsveç'te yayın yapan Dagens Nyheter gazetesinin İsveç'in NATO üyelik başvurusuna ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin İsveç ile güçlü siyasi ve ekonomik ilişkileri bulunduğunu belirten Altun, iki ülke arasındaki resmi ilişkilerin geçmişinin 17. yüzyılın başına kadar gittiğini kaydetti. Türk halkının aklında, İsveç'e dair ciddi soru işaretleri ve şüpheleri bulunduğunu ifade eden Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle terör örgütlerinin 'ifade özgürlüğü' ve 'siyasi sığınma' kisvesi altında himaye edilmes İsveç'in samimiyetine gölge düşürüyor. Olof Palme suikastına karışan ve Türkiye'de intihar saldırıları düzenleyen terör örgütü PKK'ya veya Türkiye'de darbeye kalkışıp 251 masum insanı katleden Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) güvenli liman sağlayan bir ülkeyle nasıl ve neden askeri ittifak içinde olacağımızı Türk halkına izah etmemiz mevcut koşullarda mümkün değildir."
Türk vatandaşlarının can ve mal güvenliği söz konusu olduğunda 'laf değil, icraat beklediğinin' altını çizen Altun, "İsveç'in terör konusunda somut ve kalıcı bir politika değişikliği yapması gerekiyor. Teröristlerin Türkiye'ye iadesi ve terör örgütlerinin İsveç topraklarında faaliyet göstermelerine engel olunması, olmazsa olmazlarımızdır" ifadelerini kullandı.
Ankara'da geçen hafta İsveç ve Finlandiya heyetleriyle yapılan müzakerelerin sonucunun sorulması üzerin Altun, "İsveç hükümetinin temsilcileri Ankara'ya geldiğinde kendilerine söylediklerimizle kamuoyuna açık ortamlarda söylediklerimiz arasında hiçbir fark olmadığının altını çizmek istiyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın devlet adamlığına yaklaşımı da bunu gerektirir. Türk milletinin de özü sözü birdir" yanıtını verdi.
"Terör gibi bir meselenin pazarlığı olamaz"
Altun, Türkiye'nin terör hassasiyetinin İsveç'in NATO üyesi olmak istemesiyle başlamadığına dikkati çekerek, terör örgütlerinin İsveç'teki varlığının da birkaç haftalık mesele olmadığını belirtti. Aynı şekilde NATO'nun terörle mücadele konusundaki ciddiyetinin de ortada olduğuna işaret eden Altun, şunları kaydetti:
"Bu başvuru öncesinde, 'Türkiye nasılsa ikna olur, Türkiye nasılsa itiraz etmez' diye düşünmüş olabilirler. Ancak Türkiye eski Türkiye değildir. Artık çıkarlarını her ne pahasına olursa olsun koruyan, her platformda ve her muhatapla göz hizasında ilişki talep eden bir Türkiye var. Bu gerçeğe herkesin alışması lazım. Esasen biz bu kritik dönemde NATO'nun İsveç ve Finlandiya tarafından meşgul edilmesini doğru bulmuyoruz. NATO üyeliği bir hak değil, ayrıcalıktır. Bu ittifaka katılmak isteyen ülkeler gerekli şartları sağlamaları halinde aramıza katılırlar. Hele hele terör gibi bir meselenin müzakeresi, pazarlığı olamaz. Bundan sonra ne olacağı İsveç hükümetine bağlı. Biz İsveç'in iç işlerine karışacak değiliz."
"İsveçli muhataplarımız bu durumu kişisel almamalıdır"
Konunun iki ülke arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğine yönelik soruya Altun, şu yanıtı verdi:
"İsveç'in NATO üyeliğinin ikili ilişkilerle ilgili olduğunu düşünmüyorum. Zira NATO üyeliği İsveç için 3-4 aylık bir meseledir. Üstelik Türkiye onlarca yıldır İsveç'in üyesi olduğu Avrupa Birliği'nin (AB) bekleme odasında haksız biçimde çifte standartlara maruz bırakılarak tutuluyor ama İsveç'le ikili ilişkilerimiz devam ediyor. Demek ki İsveçli muhataplarımız bu durumu kişisel almamalıdır. Türkiye burada ilkesel bir tutum izliyor. Beklentilerimizi de açıkça ifade ettik. İsveç hükümeti bu makul beklentileri karşılamayacaksa kendi bilecekleri iştir."
Altun, "İsveç'in NATO'ya ait olduğunu düşünüyor musunuz?" şeklindeki soruya verdiği yanıtta, "Bu sorunun muhatabı İsveç hükümetidir. İsveç halkı için NATO üyesi bir ülkede yaşamak mı, yoksa bir NATO ülkesinde darbeye kalkışan veya intihar saldırıları düzenleyen terör örgütlerini himaye etmek mi daha iyi bir tercihtir? İsveç'in buna karar vermesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye olarak terörü insanlığa karşı bir suç, terörle mücadeleyi de evrensel bir sorumluluk olarak gördüklerini vurgulayan Altun, dolayısıyla İsveç'in bu konuda adım atmakta tereddüt etmesini yadırgadıklarını ve bunun Türk halkında hayal kırıklığı yarattığını gördüklerini kaydetti.
"NATO bir uluslararası örgütten çok daha fazlasıdır"
Türkiye'nin 70 yıllık NATO üyesi ve NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip ülkesi olduğunu dile getiren Altun, "Askerlerimiz Kore'de savaştı. Kosova'dan Afganistan'a kadar dünyanın birçok bölgesine NATO'nun parçası olarak gitti. Bizim nazarımızda NATO bir uluslararası örgütten çok daha fazlasıdır. Açıkçası Türkiye'nin NATO söz konusu olduğunda kendini kanıtlamaya ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum" dedi.
Altun, Türkiye'nin katkıları ve müttefiklerinin güvenliğine olan bağlılığın ortada olduğuna dikkati çekerek, NATO'nun gücünü koruması, yeni tehditlere yanıt verebilmesi, barış ve istikrara hizmet etmesi için Türkiye'nin elinden geleni yapmayı sürdürdüğünü kaydetti.