Türkiye'de ilk defa korunması gereken alanlarla ilgili yapılan toplantıda çarpıcı bir gerçek ortaya çıktı. Doğal alanların yüzde 83'ünde hiç bir koruma yokmuş.
Abone olTürkiye'de ilk defa korunması gereken alanlarla ilgili toplantı yapıldı. Türkiye'deki korunması gereken alanların yüzde 83'ünün hiçbir koruması olmadığı açıklanan toplantıda, ülke değerlerinin korunması hakkında görüş birliğine varıldı. Isparta'da Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ) tarafından düzenlenen Korunan Doğal Alanlar Sempozyumu başladı. Sempozyum Türkiye'de ilk defa düzenleniyor olması nedeniyle önemli konuklar ağırlıyor. Isparta Valisi İsa Parlak, Isparta AK Parti Milletvekili Emin Bilgiç, SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İsmail Karaca, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Prof. Dr. M. Kemal Yalınkılınç, Doğa Derneği Temsilcisi Güven Eken, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Koray Sönmez, Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Atilla Gül, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği'nden Doç. Dr. Yücel Çağlar, sivil toplum kuruluşları, Çevre ve Orman Bölge Müdürlüğü yetkilileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Atilla Gül, Türkiye'de ve dünyada ormanların giderek azaldığını bu nedenle korunması gereken alanların öneminin giderek arttığını söyledi. Böyle bir sempozyumu düzenlemekten onur duyduklarını aktaran Yard. Doç. Dr. Gül, her yıl doğaya bırakılan milyonlarca ton atık nedeniyle yapılacak her çalışmanın çok büyük önem taşıdığını anlattı. SDÜ Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sönmez ise yüzde 40'ı ormanlarla kaplı olan Isparta'da 10 yıl önce açılan Orman Fakültesi'nden 200 öğrenci mezun ettiklerini söyledi. Ormanların korunması için bilimsel eğitimin önemini anlatan Dekan Prof. Dr. Sönmez, sempozyumun korunan alanlar konusunda çok faydalı sonuçlar çıkaracağını ümit ettiğini kaydetti. Doğa Koruma Derneği Temsilcisi Güven Eken, Türkiye'de korunması gereken doğal alanların yüzde 83'ünde hiçbir önlem alınmadığını açıkladı. Ilıman iklim kuşağında bulunan ülkeler arasında Türkiye'nin doğal zenginlikler açısından çok şanslı bir konumda olduğunu savunan Doğa Koruma Derneği Temsilcisi Eken, bu nedenle doğa koruma ve milli parklarla ilgili gelecekte çok önemli bir sektör oluşacağını iddia etti. Türkiye'deki korunan alanların tanıtılması ve ziyaretçilere hizmet verilmesini öneren Eken, doğal alanlarla ilgili olan bütün tarafların bu konuda işbirliği yapmasını istedi. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Prof. Dr. Kemal Yalınkılınç, Türkiye'de ilk defa korunan alanlarla ilgili bir sempozyum düzenlendiğini, bunun doğal alanlar açısından sevindirici bir gelişme olduğunu dile getirdi. Geçtiğimiz yıl içinde milletvekili Emin Bilgiç'in Eğirdirli muhtarlar ve Orman Bölge Müdürü'yle birlikte kendisini ziyaret ettiğini bildirdi. Kara avcılığının 67 yıldır yenilenmeyen kanunun son iki yıl içindeki çalışmalarla çıkarıldığının altını çizen Yalınkılınç, 44 yılda 17 Milli Park planı yapılırken son 1,5 yılda 8 Milli Park planının onaylandığını, halen onay bekleyen 14 planın bulunduğunu aktardı. Korunan alanlarla ilgili son yıllarda büyük gelişmeler olduğuna dikkat çeken Yalınkılınç, korunan alanların tanıtımı için Orman Fakültesi mezunu Alan Kılavuzu yetiştireceklerini, bu sayede 50 bine yakın gence iş imkanı doğacağını duyurdu. Türkiye'nin Avrupa'daki sayılı bitki florasına sahip olduğunu ifade eden milletvekili Emin Bilgiç, Isparta'nın bu bakımdan çok zengin bir doğası bulunduğunu hatırlattı. Dünyadaki buzulların 2050 yılına kadar eriyeceğinin tahmin edildiğini kaydeden Bilgiç, çok büyük çevre felaketlerinin yaşanacağına dikkat çekerek Amerika'da yaşanan son felaketin bunun bir habercisi olduğunu öne sürdü. Kızıldağ, Yazılı Kanyon, Kovada ve Gölcük Milli Parkı planlamalarının bir yıl içinde bitirilmesini beklediklerini anlatan Bilgiç, Isparta'da orman ürünlerinden yıllık 400 trilyon lira civarında gelir elde edildiğini anlattı. Kerestelerin fırınlanarak ömrünün uzatılmasının ormanlardaki ağaç kesimini azaltacağını iddia eden Bilgiç, kalıcı ve uzun vadeli orman kullanım planlarının hazırlanmasının faydalı olacağını belirtti. Isparta'nın 4 tane korunan alanı olduğunu dile getiren Vali İsa Parlak, milli ve tabiat parklarının vatandaş için külfet oluşturduğunu bu sorunun uzun vadeli gelişme planlarıyla giderilerek buralar vatandaşlar için nimet haline getirilmesi konusuna değindi. Milli parklarda yıllarca hiçbir çalışma yapılmadığını aktaran Vali Parlak, göller yöresinde bulunan Isparta'da Eğirdir, Beyşehir ve Kovada gibi önemli göllerin yer aldığını hatırlattı. Parlak, 35 tane baraj gölüne sahip olan Isparta'nın tamamının koruma altına alınması gerektiğini söyledi. Sivil Toplum Kuruluşları ve Doğa Korumacılığı kavramlarının Türkiye'de yeni ortaya çıkmasının sıkıntılarını ileten Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği'nden Doç. Dr. Yücel Çağlar, son yıllardaki gelişmelerden sonra dernek olarak daha aktif çalışmaları gerektiğini açıkladı. Doğanın korunmasının herkesin görevi olduğunu bildiren Çağlar, Sivil Toplum Kuruluşları arasında doğa koruma konusunda bir işbölümü olmadığına faaliyetlerin tamamen rastlantısal olarak yürüdüğüne dikkat çekti. Sempozyuma katılan Eğirdir Yukarı Gökdere Köyü Muhtarı Ali Dinçer, köylülerin doğal alanlarla ilgili sorunlarını aktardı. Doğal alanların koruma altına alınması sırasında köylüye hiçbir bilgi verilmediğini ve görüşünü alınmadığını söyleyen muhtar Dinçer, Uzun Vadeli Gelişme Planı hazırlanması sırasında dahi köylünün fikrinin sorulmadığından şikayet etti. Milli Park ve Tabiat Parkı gibi alanların köylüye ekonomik gelir sağlamasını isteyen Dinçer, hayvancılık ve göllerin kirlenmesi konusundan yetkili kurumların harekete geçmesini, köylülerin görüşlerinin de alınmasını istedi. Köylülerin salma yöntemiyle hayvancılık yaptığını anlatan Dinçer, korunan alanlarda buna izin verilmediğinden çeşitli sorunlar yaşandığına dikkat çekti. Kovada Gölü'nün Eğirdir'den akan bir kanalla beslendiğini dile getiren Dinçer, kanal üzerindeki 6 köy ve elma deposunun atıklarının gölü kirlettiğinden yakındı. Korunan Doğal Alanlar Sempozyumu'nda ayrıca poster bildiriler ve sözlü sunumlar yapılacak. İki gün boyunca devam edecek sempozyum sonunda katılımcılarla birlikte bir teknik gezi yapılacağı öğrenildi.