Beşir Atalay, Türkiye'de sessiz devrim yaptıklarını, büyük değişim yaşandığını söyledi.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Atalay, ''Türkiye tecrübesi 11 yıllık bir süreç sonucunda gerçekleşti. Biz buna 'sessiz devrim'' diyoruz'' dedi.
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Arapça yayınlanan Ru'ye Türkiyye dergisinin 3. yayın yılı dolayısıyla, Libya'nın başkenti Trablus'ta ''Kuzey Afrika'nın Yeni Jeopolitiği: Türkiye ve Libya'' başlıklı sempozyum düzenlendi.
SETA ve Libya Araştırma ve Kalkınma Merkezi tarafından ortaklaşa düzenlenen sempozyuma, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Libya Milli Genel Kongresi (MGK) Başkanı Muhammed Yusuf el-Mugaryef, Libya Başbakan Yardımcısı Avad el-Barasi ve Türkiye Trablus Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Libya ve Türkiye'den fikir ve sanat camiasından önemli şahsiyetler katıldı.
KUZEY AFRİKA VE ORTADOĞU'DA BÜYÜK DEĞİŞİM YAŞANDI
Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'nun büyük değişimlere sahne olduğu bu günlerde SETA'nın böyle bir konferans düzenlemesinin önemini vurgulayarak, Libyalılar'ı ''Özgürlük, adalet ve demokrasi uğruna büyük bedeller ödeyerek gerçekleştirdikleri devrim'' nedeniyle kutladı.
TÜRKİYE'DE SESSİZ DEVRİM YAPILDI
Türkiye'de AK Parti tecrübesini anlatan Atalay sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye tecrübesi 11 yıllık uzun bir süreç sonucunda gerçekleşti. Bu dönem, Türkiye'nin gerçekten büyük bir değişim geçirdiği bir dönemdir. Biz de bir devrim yaptık. Biz buna 'sessiz devrim'' diyoruz.
Bu devrimi anlatan bir kitap hazırlattım. ''Sessiz Devrim'' adını taşıyor. Yakında bu kitap Arapça ve İngilizce tercümeleriyle birlikte yayınlanacak. Siz Libyalılar burada bir halk devrimi yaptınız.
Mısır, Tunus ve Yemen'de halk devrimleri yapıldı. Biz de bir devrim yaptık ama biz bu devrimi demokratik işleyiş içinde yaptık. AK Parti hükümeti olarak hukuk ve demokrasi çerçevesinde milletle birlikte bir devrim yaptık.
YÜZDE 50'NİN DESTEĞİYLE YAPTIK
Halk meydanlarda toplanmadı ama bize reyini verdi. Her seçimde daha fazla destek ve oy verdi. Son seçimde yüzde 50'nin desteğini alarak, yine millete dayanarak ve onun gücünü arkamızda hissederek yaptık bu devrimi.''
AK Parti tecrübesinin başarısının temelinde insan ve halk odaklı siyaset yapma tarzının etkin olduğunu söyleyen Atalay, ''Haksızlıklara ve zulme karşı koymak ve dürüst politika izlemek, sizi halka yakın kılıyor. Doğrusu Türkiye'de büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, zulüm ve işkence vardı. Her kesimin kendine göre karşı karşıya olduğu zorluklar ve baskılar vardı. Dinini yaşamak isteyen kız öğrencilerimiz okullara alınmıyordu. Belli nüfus kesimlerimiz anadilini konuşamıyordu. Anadilini okullarda öğrenemiyor ve konuşamıyorlardı. Kendi dilinde gazete çıkaramıyor, radyo ve tv yayını yapamıyordu. Biz bütün bunları kaldırdık. Yani Türkiye'de demokrasi mücadelesi derken, bütün vatandaş kesimlerini kucakladık, hepsinin en özgür şekilde yaşaması için bütün engelleri kaldırdık. Bütün tabular yıkıldı, yasaklar kalktı. Türkiye'yi gerçek bir açık toplum yapmak için elimizden geleni yaptık" ifadelerini kullandı.
SURİYE KONUSUNDA SESSİZLİĞİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL
Suriye meselesine de değinen Atalay şunları söyledi:
''Suriye'de zalim bir yönetimin şehit ettiği vatandaş sayısı 70 binden fazla. O güzelim İslam şehirleri harap oldu. O güzelim Halep şehri havadan bombardımanlarla neredeyse yok oldu. Böylesine acımasız bir yönetim var orada. Bildiğiniz üzere Türkiye Suriye ile komşu, bin kilometre sınırımız var. Bu yüzden olup biten her şeyi içimizde yaşıyoruz.
ÜLKEMİZDE 350 BİN SURİYELİ SIĞINMACI VAR
Şu an ülkemizde yaklaşık 350 bin Suriyeli sığınmacı var. Bu insanlar için kamplar oluşturduk. Onları en iyi şekilde misafir etmek ve kardeşlerimizi rahat ettirmek için her şeyi yapıyoruz. Türkiye olarak o kardeşlerimiz için hiçbir masraftan kaçınmıyoruz. 18 tane kampımız var. Adeta yeni şehirler kurduk mülteciler için. Eğitim ve sağlık hizmetleri veriyoruz. Hala bu mülteci akışı devam ediyor. Bütün bunlar olurken Uluslararası camianın Suriye konusundaki sessizliğini anlamak mümkün değil. 70 bin insan ölmüş ve BM Güvenlik Konseyi hala kendi arasında anlaşarak net ve çözücü bir tavır geliştirebilmiş değil. Oradaki diktatörlüğün son bulması ve millet iradesi doğrultusunda yeni bir yapının kurulması dileğimizdir. Türkiye bu konuda üzerine düşen ne varsa yapmaktadır, yapmaya devam edecektir.''