Memur-Sen’in bu haftaki konuğu Yol-İş Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanı ve ODTÜ Öğretim Üyesi Yıldırım Koç idi. Koç sendikal hareketlere ve AB konusuna değindi.
Abone olMemur-Sen’in düzenlediği Perşembe Sohbetleri’ne katılan Yol-İş Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanı ve ODTÜ Öğretim Üyesi Yıldırım Koç, AB müktesebatında sendika hakkı ile ilgili bir düzenlemenin olmadığını, dolayısıyla zannedildiği gibi Türkiye’nin AB’ne uyum çerçevesinde sendikal haklarla ilgili yasalar çıkarmak zorunda olmadığını söyledi. Koç, Türkiye’deki işçi-memur ayırımının da yanlış olduğunu belirtti. Geleneksel Perşembe Sohbetleri’ne yeniden başlayan Memur-Sen’in bu haftaki konuğu Yol-İş Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanı ve ODTÜ Öğretim Üyesi Yıldırım Koç idi. ‘Uluslararası Sendikal Hareketler” adlı bir konuşma sunan Koç, Uluslar arası Sendikal Hareketin tarihi geçmişini anlatarak, bu sendikal örgütlerle Türk sendikalarının ilişkilerinden bahsetti. Uluslar arası sendikal örgütlerin sanıldığı gibi sendikal harekette dayanışmayı sağlamadığını vurguladığı konuşmasında Koç, “Bu tür örgütler kendi ülkelerinin siyasi ve ekonomik menfaatlerine göre size yaklaşırlar. Sözgelimi ETUC (Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu) AB ile bire bir ilişkili olduğu için AB politikasını esas almaktadır. Dolayısıyla ETUC’un Kıbrıs konusundaki görüşü AB’nin görüşü ile aynıdır. Ve size bunu dayatırlar. Her uluslar arası kuruluş kendi ülkesinin menfaatlerini gerçekleştirmek doğrultusunda hareket eder” dedi. AB ile Türkiye’nin müzakerelere başlayacak olmasının Türkiye’deki sendikal haklara olumlu bir etkisinin olmayacağını söyleyen Koç, AB organlarının sosyal politika alanında bağlayıcı karar alma yetkisi ve AB müktesebatında sendika hakkı ile ilgili bir düzenlemenin olmadığını, dolayısıyla zannedildiği gibi Türkiye’nin AB’ne uyum çerçevesinde sendikal haklarla ilgili yasalar çıkarmak zorunda olmadığını belirtti. Her ülkenin sendikal hareketinin kendine özgü olduğunu ifade eden Koç, bir Alman işçisi ile Türk işçisinin arasında farklar olduğunu, Türkiye’nin de zamanla bunu öğrenerek, kendine özgü bir sendikal politika geliştireceğini kaydetti. Avrupa’da işçi ve memur ayrımının olmadığının altını çizen Koç, Türkiye’nin aynı yöntemi uygulaması gerektiğini savundu. Uluslar arası Sendikal Örgütlere üyeliğin göründüğü gibi olmadığını anlatan Koç, “Üye sayısı ve aidat miktarının farklı gösterilmesi nedeniyle söz hakkı kısıtlı olan Türk sendikaları, dil problemi nedeniyle de kendilerini ifade edemiyorlar. Öyle zannedildiği gibi dünya işçi-emek kardeşliği, dayanışması yok. 1995 yılında Türkiye’de, çok önemli grevler yaşandı. Uluslar arası örgütlerden (ICFTU, ETUC, PSI) hiçbir parasal yardım ve destek olmadı. Sadece bol bol mesaj gönderdiler, bazı basın danışmanları gelip gezdiler. Sonra ülkelerine döndüler. Şimdi SEKA direnişi var. Selüloz-İş’in üye olduğu uluslar arası iş kolu federasyonlarından ICEM, hiçbir destekte bulunmamaktadır. Bu tür örgütler gerçekte sendikacılık turizmini geliştirmekten başka bir işe yaramıyorlar ama medyada çok önemli işler başarıyorlarmış gibi gösteriliyor” şeklinde konuştu. Aksu: “Alternatif Uluslar arası Bir Organizasyona İhtiyaç Var” Yıldırım Koç’un ardından söz alan Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, Memur-Sen’in 1997’de ICFTU ve ETUC’a müracaat ettiğini, 2004 yılı Kasım ayı itibariyle İCFTU’ ya üyeliğin belirlendiğini ancak bürokratik ve finanssal sorunlar nedeniyle karşılıklı üyelik sözleşmesinin imzalanmadığını söyledi. Memur-Sen olarak 2004 yılı ILO Toplantısı’nda Türkiye’den katılan 7 kuruluş içinde en aktif çalışma yaparak, 5 gün boyunca tüm toplantılara ve komisyonlara katılan en başarılı federasyon olduklarını ifade eden Aksu, “resim çektirdikten sonra ayrılmadık. 7 kişilik katılımcı heyet ile birlikte toplantıları sonuna kadar takip ettik. Özellikle Balkan, Ortadoğu ve eski Doğu Bloku Ülkeleri’yle ikili temaslarda bulunduk” dedi. ETUC, ICFTU ve ILO’nun artık günümüzün sendikal mücadelesine destek vermediğinin bu örgütlere finanssal yardım yapan ülkelerin gölgesinde kaldığının altını çizen Aksu, alternatif uluslar arası bir organizasyona ihtiyaç olduğunu kaydetti. Aksu sözlerine şöyle devam etti: “Kapitalist ülkelerin ağırlıklı ve egemen olduğu kuruluşlarda, emperyalist emek, emekçi kelimeleri artık unutulmuştur. Anti-kapitalist, anti-sosyalist, IMF karşıtı büyük sendikal organizasyonun kurulmasının günü gelip geçmektedir. Memur-Sen olarak bu anlamda üzerine düşecek tarihi görevde sevinçle ve azimle yer alacaktır.”