BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'de işsizlik ve Kürt sorunu bitecek

Genel seçimlerde siyasi partilerin projeksiyonlarında önemli bir yer tutan 2023'ü nasıl karşılayacağız?

Abone ol

Cumhuriyetin 100'üncü yılını kutlamaya 12 yıl kaldı. Genel seçimlerde siyasi partilerin projeksiyonlarında önemli bir yer tutan 2023'ü nasıl karşılayacağız?

Ekonomi, eğitim, teknoloji ve toplumsal hayatta ne gibi gelişmeler olacak? Genç nüfusu harekete geçirip büyük bir güç haline getirebilecek miyiz?

Enerji ihtiyacımız nasıl karşılanacak? Kürt meselesi, başörtüsü sorunu, demokrasi arayışı. Bugünün sorunları tarihe karışacak mı?

İşte uzmanların bu konudaki yorumları...

Ufuk Tarhan (Fütüristler Derneği Başkanı)

Özellikle büyük şehirlerde elektrikli, yenilenebilir enerji kullanan araçların sayısında büyük artış olacak. Hem otomobil hem deniz ulaşımında elektriğin yaygınlaşmasıyla küçük taşıma araçları artacak.

Petrol zenginlerinin yerini, elektrik santrali sahipleri alacak. Hidro, rüzgar, güneş ve ne kadar olmasın desek de nükleer santral yatırımları anormal hızla artacak.

Güzergahı otomobil seçecek

'Otomobil şarjını yarım saat kullanabilir miyim?' gibi sorularımız ve sorunlarımız olacak ya da 'Abi gelemedim, kusura bakma aracımı şarja takmayı unutmuşum' mazeretleri üreteceğiz.

Araçlardaki sensörler ve akıllı donanım, çevre ve diğer araçlarla mekanlarla iletişim kurarak kazaları, aşırı enerji tüketimini azaltacak. Trafiğe göre güzergah belirleyerek enerji tasarrufuna katkıda bulunacak. Mahkemelerde kaza yapanların savunmalarında 'sensörüm bozuk olduğu için üretici suçlu' diyenler olacak. Alkol muayenesi gibi sensör muayenesi yapılacak.

Şehiriçi toplu taşıma araçlarında ise tamamen elektrikli yapılara geçilmesini bekliyorum.

Bugün yavaş yavaş akıllı diye tanımladığımız cep telefonlarında neredeyse tüm hayatımızı taşıyacağız. Nano teknolojinin gelişmesiyle iyice küçülen ve kapasitesi artan bu iletişim ve saklama cihazlarında kişisel her türlü arşivimiz (sağlık, iş, sosyal, eğitim vb.) yer alacak.

Nüfus cüzdanları kalkacak, elektronik kimliklere geçeceğiz. Bunları önce vücudumuzda taşıyıp daha sonra deri altına monte ettireceğiz. Her yerde bu sistemler bizi tanıyacak. Biz de herkesi tanıyacağız. Para tamamen ortadan kalkacak ve tüm ödemeler tümüyle elektronik olarak gerçekleşecek. Ödemeler, maaş transferleri kontör yükleme gibi olacak. Telekom şirketleriyle bankalar birleşecek ya da birbirlerinin en azılı rakipleri olacak.

ÇEVRECİ OLMAYAN YOK OLACAK

Eğitim dünyanın en büyük sorunlarından biri olacak. Anne-babalar ve akademisyenler kredibilitelerini yitirecek. Ancak kendini tazeleyebilen ve bilge kişilik kıvamına yükselebilenlere itibar edilecek. Herkes kendi kendine neye ihtiyacı varsa onu dilediği yerden, dilediği şekilde öğrenmeye yönlenecek. Bugünkü sınav temelli okullar tamamıyla değişecek. Okullar açık ve her yaştan herkesin öğrenme, buluşma, irdeleme platformlarına dönüşecek. Herkes aynı anda hem öğreten hem öğrenen olacak.

Enerji, sağlık, eğlence, eğitim ve iletişim, yeni çağın yepyeni zenginlerini ve iş modellerini belirleyecek. İnsanı kandırmaya dönük, çevreci olmayan tüm akımlar önemini yitirecek.

EN BÜYÜK 10 EKONOMİ İÇİNE GİRERİZ

Süleyman Yaşar (Ekonomist-akademisyen)

Türkiye ekonomisi mevcut varsayımlar içinde yıllara göre yüzde 5-7 oranında büyümeye devam ettirdiği taktirde 2023'te 1 trilyon doları aşar. Bu da kişi başı milli gelirin 25 bin dolar gelire tekabül eder. Türkiye bu büyümeyle dünyadaki en büyük 10 ekonomi içine girebilir. İhracat 400-500 milyon dolar seviyesine ulaşır. Bu da işsizliğin yüzde 5-6 seviyesine inmesi demektir ki Türkiye için kabul edilebilir bir orandır. Tabii genel olarak dünyadaki ekonomik dalgalanmalar, Türkiye'deki ihracat pazarını etkileyecektir. Ama Türk ekonomisi mali disiplini sürdürdüğü için krizlere karşı dayanıklı hale geldi ve bundan sonra da dayanıklı ola0caktır. Kamu maliyesi sekiz yıldır düzeldi. Bütçe açığı yüzde 3'ün altına geriledi. Bu gelişmeler 2023 hedeflerinin tutacağının göstergesi kabul edilebilir.

Türkiye otomotiv sektöründe dünyada altıncı sırada ve 2023'te daha da üst sıralarda olabilir. Tarımda ve tarıma bağlı sanayide de öne çıkacağını düşünüyorum. Son dönemlerde AR-GE'ye ağırlık veriliyor. Bu da özellikle tekstil ve otomobilde ilerleme yaratacaktır. Yine 2023'te turizm ve sağlık sektörlerinde Türkiye önemli bir güce sahip olabilir.

Kimlik krizlerimiz kendiliğinden çözülür

Hatem Ete (SETA Siyaset Araştırmaları Koordinatörü)

AB uzun süre Türkiye'de demokratikleşmenin lokomotifi işlevini gördü. Türkiye'nin iktidar denklemi, demokratikleşme ivmesinin kendiliğinden harekete geçmesine izin vermediği için, demokratikleşmeden yana olan siyasi parti ve iktidarlar AB çıpasına yaslanarak içerideki bürokratik direnci kırabildiler. Ancak AK Parti'nin ikinci iktidar döneminden beri, AB süreci demokratik bir çıpa olma işlevini yitirmiş durumda. Bu, Türkiye'nin demokratikleşmede aldığı mesafe, iktidar denkleminde bürokratik ağırlığın azalması, AK Parti'nin AB sürecine gerek duymadan demokratikleşme sürecini omuzlolması gibi nedenlerden kaynaklandığı gibi AB'nin Fransa ve Almanya'nın öncülüğünde üyelik sürecini geciktirmesinden de kaynaklanıyor. AB içindeki farklı siyasal eğilim ve AB'nin dış politikadaki zaafları da Türkiye'nin AB sürecine duyduğu iştiyakı zayıflatıcı bir işlev görüyor. Bütün bu dinamikler, AB-Türkiye ilişkisinin 10 yıl önce taşıdığı önemi zayıflatmış durumda. AB'de ve Türkiye'de bugün etkili olan dinamikler ve atmosfer aynı eğilim doğrultusunda devam ettiğinde, muhtemelen 2023'te AB-Türkiye ilişkisinin statüsü, bugünkü kadar bir anlam ifade etmeyecektir.

ESKİ-YENİ TARTIŞMASI

HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]

ESKİ-YENİ TARTIŞMASI

Türkiye'nin 2023 hedefini, eski Türkiye-yeni Türkiye tartışmalarıyla beraber düşünmek gerek. Bu bağlamda 2023, yeni Türkiye'nin kuruluşunun tamamlanmasını ifade ediyor. Yeni Türkiye'nin kurulması, eski Türkiye'ye hayat veren krizlerin son bulmasıyla anlamlı olabilir. Eski Türkiye, homojen ve dinsel bağlardan koparılmış yeni bir ulus inşasıyla mümkün olmuştu. Laik-Türk bir ulus inşa etmek, Türkiye'deki Kürtleri ve dindarları sisteme yabancılaştırmıştı. Cumhuriyet kurucuları, bu hedef uğruna öncelikli iç tehdit tanımlamasını, irtica ve bölücülük üzerine bina etti. Bu tehditler, uzun yıllar demokrasinin geciktirilmesine mazeret kılındığı gibi çok partili hayata ve serbest seçimlere izin verildiğinde de vesayet sisteminin kurulmasına yol açtı. Rejim muhafızlığıyla yetkilendirilerek siyasi iktidarı denetleyen asker ve sivil bürokrasi, bu tehditlerin varlığıyla güçlerini ve statülerini meşrulaştırabildiler.

VESAYET ORTADAN KALKACAK

Bu çerçevede, yeni Türkiye, hem bu tehdit tanımlarına yüz vermemeyi hem varlıklarını bu tehditlerle gerekçelendiren vesayetçi sistemi ortadan kaldırmayı ifade ediyor. Tehdit tanımının ortadan kaybolması, ülkenin son çeyrek asrına damga vuran kimlik krizlerini kendiliğinden ortadan kaldıracak. Kürt meselesi, Alevi sorunu, başörtüsü gibi sorunlar kendiliğinden çözülecek. Toplumu devlete yabancılaştıran engellerin ortadan kaldırılmasıyla barış inşa edilecektir. Kimlik taleplerini tehdit olarak gören anlayışı ortadan kaldırılması, varlıklarını bu tehditlerle anlamlandıran aktörlerin hayat damarını da kesecek. Bu da millet iradesi-bürokrasi veya demokrasi-vesayet geriliminin bitmesine yol açacaktır.

Sonuç olarak yeni Türkiye her iki alandaki adımların beraber atıldığı bir denklemde kurulabilir. Sadece kimlik taleplerine yoğunlaşan veya sadece siyaset-bürokrasi ilişkilerine yoğunlaşan bir çabanın yeni Türkiye'yi kurması mümkün değil. Yeni Türkiye, vesayet sisteminin ortadan kalkmasını ifade ettiği kadar, vatandaşının kimlik taleplerini karşılayan bir demokratik sistemin inşa edilmesini de gerektirir. Bugünkü siyasi gelişmeler, aynı düzlemde devam ederse, 2023 yeni Türkiye'nin kuruluşunun tamamlandığı bir yıl olacaktır.

BAŞÖRTÜSÜ ARTIK SORUN OLMAYACAK

Yılmaz Öztuna (Eski milletvekili, tarihçi-yazar)

2023 için en önemli hedefimiz AB standartlarında demokrasi ve tam bir hürriyet ortamı olmalı. Tabii ekonomik gelişmeler de önemli. Zaten ciddi bir ekonomik gelişme içindeyiz ve altı kıtaya açıldık. Dışarıyla münasebetlerimizi mümkün olduğu kadar geliştireceğiz. Bu gelişme hızını kaybetmediğimiz sürece GSMH'de 1 trilyon doları geçeriz. Hatta 2 trilyon dolara da yaklaşmak kabil.

Cumhuriyet çok acele kuruldu. Bunu herkes biliyor artık. Gece vakti milletvekillerinin yarısı toplandı. Üç-dört saat içinde karar verildi. İnkılaplar da bu kadar hızla yapıldı. O dönemin icabı buydu. O şartları bugüne çevirip tenkit edemezsiniz. Bu kadar hızlı yapılan inkılaplarda da birtakım yanlışlar olur. Onlara müdahale de edilir, büyütülebilir de. O yanlışları çok büyüttük biz. 'Dilimizi Türkçeleştirelim' dedik, berbat ettik. Batı dillerinde normal bir roman 30 bin kelimeyle yazılır. Bizdeki en iyi romancılar 5 bin-5 bin 500 kelime kullanıyor. Demek ki derinlemesine bir eğitim ve kültür politikası geliştirilmesi lazım. Çocuklarımıza ana sınıfından itibaren zengin bir Türkçe öğretmek gerekir.

Bir ilçe bile imtiyazlı olmaz

Kürt sorunu bir azınlık sorunu mudur? Vatandaşların bir kısmının ayrı dilleri, örfleri-adetleri mi vardır? Türkiye'de bu şekilde olan vatandaşlar var. Bunların AB'deki statüsü neyse bizde de aynı olacak. Mesela bize demografik yapı bakımından en yakın ülke Fransa'dır. Orada ne haklar veriliyorsa bizde de aynısı verilecek. Fazlası yok. Fazlasını ümit edenler yanılır. Türkiye'de değil bir bölgeye bir ilçeye, bir bucağa dahi özel muhtariyet verilmez.

Başörtüsü artık sorun mahiyetini kaybetti. Tabiileşti. Münakaşalar devam edebilir ama bunu milli bir sorun, vatandaşlar arasında bir itilaf meselesi olarak görmeyeceğiz. Laiklik de AB'de nasıl tatbik ediliyorsa bizde de öyle uygulanacak.

Hedefimiz demokrasi olduğuna ve Kopenhag Kriterleri'ni tamamen kabul ettiğimize göre askerin ve bürokrasinin siyasetteki varlığı söz konusu olmamalı. Türkiye'de on yılda bir yapılan darbe saçmalıkları orduya da zarar verdi. Bir subay da bir yargıç da çok saygın bir şekilde mesleğini icra edecek. Fakat politikayla hiçbir şekilde ilgisi olmayacak.

AB dağılmaz. Küçük krizler olsa da onları atlatacak. Bugün ilişkiler çok kolay çözümlenecek bir durumda değil ama aşılamayacak düzeyde de değil. NATO'ya zamanında nasıl girdiysek AB'ye de eninde sonunda gireceğiz.

POLİTİK KAHİN 2020'Yİ YAZDI

'POLİTİK kahin' olarak nitelendirilen George Friedman'ın Türkçeye çevrilen Gelecek 100 Yıl/The Next 100 Years kitabı büyük ilgiyle karşılanmıştı.

Yazar bu kez Gelecek 10 Yıl ile karşımızda. İşte Friedman'ın kitabından Tevfik İzmirli'nin internet sitesinden alıntıladığımız Türkiye'ye dair ilginç notlar:

"Bölgedeki uzun vadeli bir güç olabilecek ve İran'a bir karşı denge oluşturabilecek tek ülke Türkiye. Türkiye bu konumu gelecek on yıllar içinde, ABD ne yaparsa yapsın elde edecek. Türkiye, İran'ın kendisinden daha güçlü hale gelmesine sıcak bakmaz. İran, önümüzdeki on yıl boyunca Türkiye ile başa çıkabilmek amacıyla büyük kaynaklar tahsis etmek zorunda kalacak.''

Ekşi Sözlük'ten 2023 başlıkları

EKŞİ Sözlük yazarları sözlükte 2023 yılında hangi başlıkların yer alacağını şimdiden sıralamış. İşte onlardan birkaçı:

- Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası hasreti

- Dahi anlamında olan de ayrı yazılır

- Babaannenin ikinci nesil sözlük yazarı olması

- Eski sevgilinin mutant olması

- İlhan İrem vardı n'oldu ona

- 12 Mayıs 2023 ışınlanma ücret zammı

- Messi'nin Adana Demirspor'a attığı gol

- iPhone 23

- The Curios of Ajda Pekkan (Ajda Pekkan'ın tuhaf hikayesi)