BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA

Türkiyede hakimler hükümeti mi var?

Milli iradenin aksine tecelli eden mahkeme kararları, siyasetin gündemine 'yargı vesayeti' tartışmasını soktu.

Abone ol

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yüksek yargının zaman zaman sınırlarını aştığını belirterek, yargı vesayeti iddialarını doğruladı. Özbudun, "Hâkimler hükümeti anlayışı maalesef yüksek yargının birçok birimine hakim." tespitini yaptı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, yargı vesayeti eleştirisine anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun'dan destek geldi. Türkiye'de yüksek yargı vesayeti bulunduğunu ifade eden Özbudun, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın verdikleri kararlarda yetkisini aştığını söyledi. Yüksek Mahkeme'nin zaman

“Kuvvetler Ayrılığı İlkesi” çağdaş hukuk devleti olmanın “olmazsa, olmaz” prensiplerinden biridir ancak…
Kurumlar arası uyum ve yargı organlarının ideolojik saplantılarından arınmış olmaları şartıyla…
1960 ihtilâlinden sonra oluşan bütün yüksek yargı kurumları “CHP ideolojisi” ile donatılmış üye ağırlıklı olduğu, bilhassa 1960 Anayasası “Sosyalist, Kamulaştırmacı” ve sözüm ona “Sosyal Adaletçi” olduğu için piyasa ekonomisi uygulamaları hep kısır kaldı…
Bir başka deyişle söylemek gerekirse siyasal iktidarlar; ya yargının ya da ordunun vesayetinden bir türlü kurtulamadılar…
İlk kez bir hükümet samimi olarak bu iki vesayetten kurtulmaya çalışıyor ama bu kez de politbüro direniyor…
 
Adnan Berk Okan

zaman 'yerindelik denetimi' yaptığını belirten Prof. Dr. Özbudun, "Bazen yetki sınırlarının dışına çıkıyor. Siyasî partilerin kapatılması konusunda evrensel standartlardan çok uzak yasakçı bir yaklaşım izliyor." dedi. Danıştay'ın da birçok kararında hukukîlikten çıktığını dile getiren Özbudun, yüksek yargının birçok biriminin hâkimler hükümeti anlayışında olduğunu kaydetti.

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yüksek yargının takındığı 'yetki sınırlarını aşar' tavrın demokratik ilkelerle bağdaşmayacağının altını çizdi. Özbudun, yargının görevinin 'yasamanın ve yürütmenin hukuka bağlılığını denetlemek' olduğunu kaydetti. Bunu çok aşan bir biçimde yargı vesayeti olgusu gözlemlendiğini aktaran Özbudun, "Bunlar bizlerin de, liberal hukukçuların da senelerdir dile getirdiği şikayetlerdir. Sayın Başbakan doğru bir noktaya parmak basmış." diye konuştu.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI TİPİK VESAYETÇİLİK ANLAYIŞIDIR

Özbudun, yüksek yargının 'son söz benim' diyerek millete ait olan bir iktidarın üzerine kendi iktidarını geçirdiği eleştirisinde bulundu. Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan anayasa değişikliğini iptal etmesinin, "Benim onayım olmadan Türkiye Büyük Millet Meclisi bir anayasa değişikliği gerçekleştiremez." anlamına geldiğini hatırlatan Özbudun, bunun hiçbir demokratik ülkede kabul edilebilecek bir durum olmadığını belirtti. "Tipik bir vesayetçilik anlayışı." yorumunu yaptı.

Geçen yılın mart ayında Venedik Komisyonu'nun sadece Türkiye'yi konu alan bir rapor yayımladığını hatırlatan Özbudun, raporda hem yasakların çokluğu ve kaypaklığının, hem de parti kapatma davası açma konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın tek yetkili kılınmasının eleştirildiğini vurguladı. Venedik Komisyonu Genel Sekreteri'nin de yakın bir zamanda bu konuda beyanı olduğunu bildiren Özbudun, şöyle devam etti: "Bunlar uluslararası standartlardır. Elimizdeki durum bu standartlara kesinlikle uymayan bir durumdur. Yüksek yargı vesayetinin bir parçasıdır."

Yüksek yargı vesayetini Danıştay'ın kararlarında da görmenin mümkün olduğunu açıklayan Özbudun, "Kamu menfaatini kendi anlayışı çerçevesinde takdir edip, idarenin takdir yetkisine müdahale ettiği birçok kararlar var. Dolayısıyla sadece Anayasa Mahkemesi'nde değil, yüksek yargıda genellikle hakim olan zihniyet bu. Bunun çözümü de yeni bir anayasa ile mümkün. En azından kısmi bir anayasa değişikliği ile bu sorun çözülebilir." değerlendirmesinde bulundu.