Vergilere sürekli zam ve aksayan adalet mekanizması isyan ettiriyor. Gazeteci Tanyel Yılmaz Türkiye'de devletin olmadığını iddia ediyor.
Abone olTürkiye Cumhuriyeti bir devlet midir? Kimine göre devlettir kimine göre değildir... kanımızca Türkiye görünüşte bir devlet olmakla beraber aslında devlet filan değildir. Türkiye’de devletin varolduğunu söylemek maskaralığın ta kendisidir... Kuzey Irak’ta bile Türkiye’dekinden daha iyi işleyen bir devlet sözkonusudur. Dört gözle bu sözlerimiz hakkında bir kamu davası açılmasını bekliyoruz...
Gelelim gerekçelerimize...
Devlet, toplumun dirlik-düzen içinde yaşayabilmesini sağlamak için; başta adalet ve güvenlik olmak üzere çeşitli hizmetleri üstlenmiş bir mekanizmadır. Bu hizmetleri yerine getiren devlet, bunun karşılığında da vatandaşlık gereği olarak vergi salar, erkekleri askere alır, bol bol vergi-resim-harç- ÖTV,MTV filan gibi isimler altında haraç toplar... Bu haliyle devlet başlıbaşına kan emen bir vampirdir...
Gelelim madalyonun öbür tarafına...
Mesela güvenlik ve trafik hizmetlerine... Aranızda gasp edilmeyen, kapkaca uğramamış (ya da tanık olmamış) evine hırsız girmemiş kaç kişi var ? Herkes de bu illegal sistemin, polisin göz yummaması halinde yürümeyeceğini biliyor. Çalınanları bulamayan polis, nasıl oluyorsa bazı kaza hallerinde bir anda çalınan şeyleri bulabiliyor. Umarız yanılıyoruzdur, ama görünüşe göre bazı kamu görevlileri bazı kamu düşmanlarıyla ortaklık ve ülkesine-mesleğine ihanet içinde...
Gelelim Adalet hizmetine... Yücel Aşkın adındaki bilimadamı aylardır siyasi baskı sayesinde cezaevinde... 5 aydır mahkemeye çıkarılmadan tutuklu tutulan koğuş arkadaşı intihar edince o da ciddi sağlık sorunları yaşadı. Yücel Aşkın’ı tahliye etmeyen Yüce Türk mahkemeleri, İzmir’de arabasından kaleşnikoflar çıkan, bol miktarda gasp, darp, tecavüz, hırsızlık gibi suçlarla dosyasını kabartan saygıdeğer suç makinesini bir günde serbest bıraktı... Son olarak da Fatih Altaylı ve Ebru Şimşek...
Yıllar önce Adnan Hoca lakaplı şahıs ve çetesi Fatih Altaylı gibi pek çok isme dönük olarak şantaj, tehdit, karalama yöntemlerini kullanarak toplumda terör estirdi. Fatih Altaylı ve Ebru Şimşek de yasal haklarını aramak üzere mahkemeye gittiler... Yıllar süren dava sonunda zamanaşımına uğradı ve düştü. Helal olsun sana hakim, helal sana adalet, helal sana savcı... Bu mu sizin işiniz?
Nice davalar var mahkemelerde sürüp giden... Çoğu o kadar basit ki, dosya üzerinden bilgi belge ve tanıkla iki günde çözülecek, karara bağlanacak davalar... Haa bu arada hatalı kararlar da olmayacak mı? Elbette olacak, ama en azından geç kalmadan, zamanında karara varılacak. Karmaşık davaların uzaması doğaldır, ama basit davaların mahkemeler tarafından hızla karara bağlanması gerekir.
Adalet mensupları ve hakimlerin bahaneleri var... Efendim günde şu kadar davaya bakıyoruz, olanaklarımız yetersiz, biz ne yapalım?
Ben de diyorum ki; yıllardır Türkiye’nin dibine dinamit konmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devleti tedricen imha edilmektedir. Eğer bir devlet, daha adalet hizmetini bile layıkıyla yerine getiremiyorsa, gerisinden ne hayır gelir ki? Adliye’den adalet değil zamanaşımı ile çıkan vatandaş artık ne kadar vatandaştır? Ödediği vergilerin karşılığı olan hizmeti ne kadar alabilmiştir? Güvenliği için ödediği vergilerle, hırsızlık ve gasp çetelerinin ortağı haline gelen bazı kamu görevlilerine maaş öder hale gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları haklı olarak alamadıkları hizmetler için vergi ödemeyi istemeyebilirler. Ama ondan önce kanımızca son bir şansı kullanmalı. Adliyelerde bu kötü işleyişten mağdur olan herkes Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalı... Türkiye’de adalet işlemiyor. Türkiye Devleti, vatandaşlarının yasal haklarını koruyamıyor ve yasaların uygulanmasını sağlayamıyor... Bu gerekçelerle Türkiye eğer mahkum olup sıra sıra tazminatlatı ödemeye başlarsa o zaman akılları belki başlarına gelir. Başlarını türbana dolayacaklarına bir an önce adalet mekanizmasını adam etseler iyi olur... Özellikle de mahkeme katiplerini “görerek” bilirkişi tekeli haline gelen bir tür mafyaya karşı kesin önlem almaları gerekiyor.
Aslında yıllar önce Reha’nın dediği gibi : “Nerde bu devlet?”
Yazı: Tanyel Yılmaz
Kaynak: