Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, 12.'si düzenlenen Koç Topluluğu basın ve kamuoyunu bilgilendirme toplantısında umut verici konuştu.
Abone olKoç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, otomotivdeki yurtiçi ve yurtdışı yeni projeler üzerindeki çalışmaları olumlu sonuç verir ise 2010 yılında Koç Topluluğu'nun yıllık otomotiv üretimini 1 milyon adede ulaştırabilecek fırsatları değerlendirdiğini ve zorladığını bildirdi. Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, 12.'si düzenlenen Koç Topluluğu basın ve kamuoyunu bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, 2000'den bu yana ciddi çalkantılar ile geçen bir dönemin ardından, Türkiye'nin bugün uzun süredir önemine işaret ettikleri siyasi istikrar, ekonomik istikrar ve AB ile üyelik müzakerelerinin başlaması hedeflerine başarıyla ulaştığını vurguladı. ''Bugün ülkemizde siyasi istikrarın tesis edildiğini söyleyebiliriz. Bu istikrarda tek parti iktidarı ve AKP hükümetinin kritik konulardaki toplumsal uzlaşma arayışları önemli rol oynamıştır'' diyen Özaydınlı, ikinci önemli başarı noktasının ekonomik alanda istikrar ile büyüme ortamının yeniden sağlanması olduğunu belirtti. Makro ekonomik göstergelerde sağlanan başarılara işaret eden Özaydınlı, şöyle devam etti: ''Ekonomik istikrar tedbirleri ve bütçe disipliniyle gerçekleştirilen bu tablo, ekonomide yükselen çizginin, arızi değil, yapısal bir dönüşümü yansıttığını düşündürmektedir. Bu doğrultuda, Koç Topluluğu olarak, 2005 yılına ilişkin projeksiyonlarımızda kullandığımız temel makro ekonomik göstergeler de hükümetimizin saptadığı hedeflere yakın hedeflerdir. IMF ile imzalanacak 3 yıllık yeni stand by ve AB'ye sunduğumuz katılım öncesi ekonomik programın, bu ivmenin önümüzdeki yıllarda da korunabilmesi için birer sigorta olacağını düşünüyoruz.'' 17 Aralık zirvesinin 2005'te Türkiye'yi farklı bir lige çıkardığını ve 2004'e de damgasını vurduğunu ifade eden Özaydınlı, şunları söyledi: ''Her zaman, böyle durumlarda bardağa boş tarafından mı, dolu tarafından mı bakacağımızı konuşuruz. Önümüzdeki dönemde akıllı politikalar üretmemiz ve uygulamamız şartı ile 17 Aralık'ta Brüksel'de verilen kararda, Türkiye'nin önündeki bardağın tamamına yakının dolu olduğunu göreceğiz. Müzakere tarihini almanın bile ne kadar zor olduğunu gördüğümüze göre müzakerelerde proaktif bir rol alarak, empoze edilecek koşulları bilerek, tüm AB üyeleri için geçerli olan bu koşullar için gerekli düzenlemeleri kendiliğimizden gerçekleştirerek ortamı üyeliğe uygun bir hale getirme becerisini gösterebilmeliyiz. Bu rolü iyi oynayabilir isek bir çok tahminin ötesinde, üyeliğimizin gerçekleşmesi de düşünülenden çok önce olabilir. Bu noktada devletin koordinasyonunda devlet, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin birbirleri ile yakın ilişki içinde ortak görüşleri Avrupa'nın her kesimine ulaştırmasını öneriyoruz. Önümüzdeki dönemde sadece siyasi alanda yapılacak müzakereler yeterli olmayacaktır aynı zamanda Avrupa halklarının gönlünü de kazanmak ve Türk imajının tazelenmesi, yenilenmesi gerekecektir.'' Özaydınlı, AB konusunu gündemde sürekli canlı tutup hızlı adımlar atmak gerektiğini kaydetti. Önlerinde açılan büyük fırsatlar döneminin sınırlı ama küçümsenemeyecek riskler de taşıdığına dikkat çeken Özaydınlı, ekonomik büyüme ve istikrarın sürdürülebilmesi için öncelikle ekonomide yapısal reformların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. İş dünyası ile hükümet arasında yapıcı bir diyalog ortamının sağlandığını dile getiren Koç Topluluğu CEO'su Bülend Özaydınlı, bu olumlu ortamdan yararlanarak Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda bir kalkınma planı çerçevesinde, birlikte, koordinasyon içinde hızlı adımlar atılması, kıt kaynakları akılcı metotlarla değerlendirme, israf etmeme gerektiğini söyledi. Özaydınlı, ''Kalkınma planı kamu sektörü için emredici, özel sektör için yol gösterici olmalıdır'' dedi. ''BEYAZ SAYFA AÇILDI'' Yeni bir döneme girildiğini, 2005'le birlikte Türkiye'nin önünde gerçekten beyaz bir sayfa açıldığını ifade eden Özaydınlı, ''Bu beyaz sayfayı iyi değerlendirmek görevi hepimize düşmektedir. Toplumsal uzlaşı ve diyalog yöntemleri ile tüm sorunları aşacağımıza ve bu beyaz sayfayı iyi değerlendireceğimize inanıyoruz'' diye konuştu. Konuşmasında daha sonra Koç Topluluğu faaliyet sonuçları hakkında bilgi veren Özaydınlı, Topluluğun genellikle beklentilerinin üstünde gelişme kaydettiğine işaret etti. Özaydınlı, ''Doğrusunu isterseniz, beklentilerimizi oluştururken elimizden geldiğince temkinli davranıyoruz. Ama, her olumlu gelişme bizi bu önceden saptadığımız performansın üstüne taşıyor'' dedi. Topluluğun hedeflerinden birinin de ''Tüketiciye en yakın topluluk'' temasına uygun ve iddialı oldukları sektörlere odaklanmak olduğunu anımsatan Özaydınlı, ''Odaklandığımız sektörlerde en önemsediğimiz stratejilerden biri de, uluslararası düzeyde rekabet gücümüzü artırmaktır. Bu çerçevede nihai tüketiciye yönelik ürün ve hizmetlerin üretimini, pazarlanmasını içeren sektörlerde daha da derinleştik, bu tanıma uymayan birçok işten de çıktık'' dedi. Ford Otosan'un yeni araç üretimlerini devreye alarak ve tam kapasite çalışarak Ford'un önemli üretim merkezlerinden birisi olduğunu, Tofaş'ın yeni yatırım projesi ile kapasitesinin tamamına yakınını kullanmaya başlayacak konuma geldiğini, Tofaş'ın bu projesi ile sadece Fiat'a değil Peugeot ve Citroen'e de üretim yaparak Türkiye'de bir ilke imza attığını anlatan Özaydınlı, ''Bu proje ile otomotivde Avrupa'nın üretim merkezi olma hedefimizi gerçekleştirmiş oluyoruz. Otomotivdeki yurtiçi ve yurtdışı yeni projeler üzerindeki çalışmalarımız olumlu sonuç verir ise 2010 yılında Koç Topluluğu yıllık otomotiv üretimini 1 milyon adede ulaştırabilecek fırsatları değerlendirdiğimizi ve zorladığımızı memnuniyet ile ifade edebilirim'' diye konuştu. YAPI VE KREDİ BANKASI Unicredito ile gerçekleştirdikleri ortaklık sonrasında finans sektöründe de iddialı hedeflere doğru ilerlediklerini belirten Özaydınlı, şöyle devam etti: ''Koç Finansal Hizmetler A.Ş. şirketimizde Unicredito ile ortaklık gerçekleştirilirken hedefimizin finansman sektöründe büyümek olduğunu, bankalar liginde ön sıralara tırmanmak istediğimizi ve bu hedefi gerçekleştirmek için de organik büyümenin yeterli olmayabileceğini ve önümüze satınalma şeklinde çıkabilecek olanakları da değerlendirebileceğimizi söylemiş idik. Nitekim bu hafta içinde yaptığımız açıklamalardan da görüldüğü gibi Yapı ve Kredi Bankası'nın yüzde 57.4 oranında hisselerinin alınması konusunda anlaşma sağlanmıştır. Bu anlaşmanın gerçekleşmesi ile bireysel bankacılık konusunda önemli bir konumda olan Yapı ve Kredi Bankası ile finansman sektöründe iddialı bir konuma gelerek özellikle 'tüketiciye en yakın topluluk' olma hedefimizi bir adım daha ilerletmiş olacağız. '' Diğer şirketlerinin de sektörlerinde organik büyüme, yeni yatırımlar, şirket kurmalar, şirket satın almalar ile faaliyetlerini geliştirdiklerini belirten Bülend Özaydınlı, son birkaç yıl içerisinde birçok faaliyet alanından da çekildiklerini anımsattı. Bülend Özaydınlı, önümüzdeki yıl da stratejik plan doğrultusunda, bir yandan iddialı olduğumuz sektörlerde büyümeyi hedeflerken diğer yandan da stratejilerine uygun yeni iş alanlarına giriş için çalışmalarını sürdüreceklerini duyurdu. ''KOÇ'U SIÇRATABİLECEK PROJELERİMİZ VAR'' Koç Topluluğu'nun piyasa yapıcı olma özelliğini sürdürdüğünü kaydeden Özaydınlı, Koç şirketlerinin birçok sektörde lider durumda olduğunu, lider konumda bulunmayan şirketleri de organik büyüme ya da satın almalar yoluyla kısa sürede faaliyet gösterdikleri sektörlerde daha üst sıralara çıkartmanın en önemli hedefleri olduğunu bildirdi. Özaydınlı, ''Finans grubumuzda olduğu gibi, telekomda, otomotivde ve perakendecilikte de çok hızlı sonuç alabileceğimiz ve her biri Koç Topluluğu'nu bugün bulunduğu yerden birkaç basamak ileriye sıçratabilecek projelerimiz var'' dedi. Markalarını geliştirmek konusunda gösterdikleri çabaların benzerini teknoloji geliştirme konusunda da gösterdiklerini anlatan Bülend Özaydınlı, Türkiye'de 1999-2003 yılları arasında yapılmış patent başvurularının yüzde 12'sinin Koç şirketleri tarafından yapıldığını, son 4 yılda 150'nin üzerinde patent başvurusunda bulunan Arçelik'in, Türkiye'de en fazla patent alan yerli şirket unvanına sahip hale geldiğini söyledi. Bülend Özaydınlı, ''2003 senesinde Koç Topluluğu olarak 54 patent başvurusu yapmıştık. 2004 yılı için ise 61 patent başvurusu hedefliyorduk. Şirketlerimiz 111 adet başvuru gerçekleştirdi. 2005 yılı hedefimiz 177 başvurudur. Beko Elektronik,satın aldığı Grundig vasıtasıyla 700'den fazla patentin de sahibi oldu'' dedi. Bugün Türkiye'nin Avrupa'nın teknoloji merkezi olma şansının, üretim merkezi olma konusundaki şansından daha fazla olduğuna inandıklarını ifade eden Özaydınlı, bu fırsatı en iyi değerlendirecek şirketlerin arasında Koç Topluluğu şirketlerinin de olacağını bildirdi.