BIST 9.741
DOLAR 35,22
EURO 36,77
ALTIN 2.980,18
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'de 2 bin ton altın var

İstanbul Altın Borsası) Başkan Yardımcısı Vedat Özdan, Türkiye'de yastık altındaki altın miktarının, bin 500-2 bin ton olduğunu söyledi.

Abone ol

İstanbul Altın Borsası (İAB) Başkan Yardımcısı Vedat Özdan, Türkiye'de büyük çoğunluğu Cumhuriyet altını ve bilezik olan yastık altındaki altın miktarının, iddia edildiği gibi 7 bin 500 ton değil, bin 500-2 bin ton olduğunu söyledi. Özdan, altınla ilgili 1980 öncesi istatistiklerin çok sağlıklı olmadığını, 1980-2004 yılları arasındaki resmi ithalat ve ihracat rakamlarına bakılarak yastık altına giden altın miktarının tahmin edilebileceğini kaydetti. Nüfus, GSMH ve büyüme oranını dikkate alarak yaptıkları hesaplamalarda, söz konusu dönemde yıllık ortalama 50-60 ton altının yastık altına gittiğinin ortaya çıktığını belirten Özdan, Türkiye'de yastık altında tutulan altın formatının çoğunlukla Cumhuriyet altını ve bilezik olduğunu, külçe altın miktarının ise yüksek meblağ nedeniyle az miktarda bulunduğunu ifade etti. Türkiye'de yastık altında 7 bin-7 bin 500 ton altın olduğu şeklinde yorumlar bulunduğunu dile getiren Özdan, şunları kaydetti: ''(7 bin ton, yani 100 milyar dolarlık altın yastık altında vardır) iddiası spekülasyon bile değil, bir halüsinasyondur. Böyle bir şey yok. 1923 yılında, Osmanlı'dan bin 200 ton altın kaldığı iddiası var. 7 bin 500 tonun içine bu da dahil ediliyor. 1923-1980 döneminde yıllık 75 ton altının yastık altına girdiği varsayımıyla 7 bin 500 ton rakamına ulaşılıyor. Çok abartılı bir rakam var. Bu arada 1. Dünya Savaşı ve yoksulluk, Osmanlı'nın borçları var. Türkiye'de yastık altındaki altın miktarı iddia edildiği gibi 7 bin 500 ton değil, bin 500-2 bin tondur. Bunun parasal değeri de bugünün fiyatlarıyla en fazla 20 milyar dolardır. Bu rakamın içerisinde 20 milyon ailenin alyansı, saat, kolye ve küpeler ile hiçbir şekilde satmayı düşünmediğimiz Topkapı Sarayı'ndaki yüzlerce kilogramlık altınlar da var. Yani bunun çok büyük kısmı hiçbir şekilde ekonomiye kazandırılamayacak formattadır. İyimser varsayımla bin tonu Cumhuriyet altını ve bileziktir. Bunu da yastık üstüne çıkarmak İAB'ın değil, bankaların işidir.'' İAB'NİN MİSYONU... İAB'nin misyonunun yastık altına gidecek altın miktarını sınırlamak olduğunu ifade eden Özdan, Borsa'da minimum 5 kilogram olan emir miktarını 100 grama düşürdüklerini, bu miktarı 1 aylık testten sonra da 1 grama indirebileceklerini duyurdu. Özdan, ''Biz gram altın projesini hayata geçirdik. Yastık altındaki altının ortaya çıkarılmasında bunun şöyle bir katkısı olabilir; artık gram altın şeklinde banka müşteri adına alım yapıp, onun adına altın depo hesabı açabilir. Bu da ancak dolaylı bir katkıdır'' dedi. ''EĞİTİM DÜZEYİ ARTTIKÇA YASTIK ALTI MİKTARI DÜŞÜYOR'' Vedat Özdan, altını yastık altında tutanlarının yüzde 100'ünün bayanlar olduğunu ve kadınların bunu sosyal güvenlik amacıyla yaptığını anlatarak, eğitim düzeyi ve kişi başına düşen gelir arttıkça yastık altında tutulan altın miktarının azaldığını vurguladı. Batılı kadınların düşük ayarda ve mücevher amaçlı altın kolye, küpe, bilezik ve yüzük satın aldığını belirten Özdan, Türkiye'de yastık altındaki altın miktarının eğitim ve gelir düzeyinin düşük olması nedeniyle kırsal kesimde daha fazla olduğuna işaret etti. Özdan, yastık altı altının ekonomiye kazandırılması konusunda kadınların ikna edilmesi gerektiğini belirterek, ''Borsa olarak tespitlerimiz çok geniş şube ağına sahip bir banka bunu yapabilir'' dedi. Bankalardaki altın depo hesabının olması gerektiği şekilde çalışmadığına dikkat çeken Özdan, şöyle devam etti: ''Siz elinizdeki altını bu hesabı açmak için getirdiğinizde banka (benim bu altının fiyatını bilmem mümkün değil, her şubemde altın işinden anlayan personel istihdam edemem, bu maliyetli bir iş) diyerek yastık altıyla ilgilenmiyor. Banka, kişiye (para getirirsen senin yerine altın alırım, altın depo hesabı olarak bankada tutarım) diyor. Vade sonunda da faizi o kadar küçük altın olmadığı için nakit para olarak veriliyor. Yani bizdeki altın depo hesabı aslında altın mevduat hesabı gibi çalışıyor. Bankalar halkın elindeki altını hesap açarken doğrudan kabul edemiyor.'' Yastık altındaki altını çıkarmanın maliyetli bir iş olduğunu vurgulayan Özdan, karlı olması halinde bunu birçok bankanın yapacağını dile getirdi. Türkiye'de Cumhuriyet altınının direkt olarak yastık altına gittiğini ifade eden Özdan, geçen yıl Darphane'nin 50.7 ton Cumhuriyet altını bastığını, yastık altıyla mücadele edilmek isteniyorsa Cumhuriyet altını talebinin düşmesi gerektiğini söyledi. Özdan, ''Darphane, Cumhuriyet altını basmazsa altına yatırım yapmak isteyen kişi, alternatif yatırım araçlarına yönelecek. Mesela İAB'ye gelip külçe altın alacak ve istediği zaman satacak. Elde tutma süresi de böylece kısalacak. (Ne olur ne olmaz) diyerek ebediyen yastık altında tutulmayacak. Ne olursa olsun tutmak isteyen de kuyumculara gidip bilezik alacak. Bu da kuyumculuk sektörünün istihdamını ve katma değerini artıracak'' diye konuştu.