Türkiye'de Kamu kurum ve kuruluşlarında 20 yılda yapılan yolsuzluk tutarı 200 milyar doları buldu .
Abone olTürkiye'nin kanayan yarası yolsuzluğa bir türlü çare bulunamıyor. Büyük rant bırakan ihaleler, pis kokuları da beraberinde getiriyor. Bakanlıklar, tapu daireleri, belediyeler, üniversiteler ve hastaneler yolsuzluk söylentileriyle çalkalanıyor. Emniyet güçleri ise her geçen gün yeni bir yolsuzluk dosyasını masaya yatırıyor. Son olarak Ankara polisi tarafından başlatılan “Simsar” operasyonu, yolsuzluk sarmalını bir kez daha ortaya koydu.
ESKİ VEKİLLER BAŞROLDE
Milyon dolarların bulunduğu çantaların el değiştirdiği yolsuzluk olaylarına eski milletvekillerinin ve iş adamlarının adlarının karışmasıysa durumun vahamiyetini ortaya koyuyor. Özellikle son aylarda ardı arkası kesilmeyen yolsuzluk operasyonlarında, bakanlıklar, tapu daireleri, belediyeler, üniversiteler ve hastaneler başrolde yer alıyor.
Birbiri ardına gelen yolsuzluk operasyonları, yolsuzlukla mücadele etmenin gerekliliğini, demokratik standartları geliştirmeyi, keyfiliği ortadan kaldırarak hukukun üstünlüğü kavramını egemen kılmayı, siyasetin ekonomiye müdahalesini asgariye indirecek güçlü bir sistemin gerekliliğini bir kez daha ortaya koyuyor.
Yolsuzluk iddialarının en çok gündeme geldiği yerlerin başında tapu daireleri geliyor. Geçtiğimiz günlerde Başkent’te tapu dairelerindeki yolsuzluk iddialarının ardından başlatılan operasyonlarda, aralarında kamu çalışanlarının da bulunduğu 15 kişi gözaltına alınmıştı. Tapu dairelerindeki yolsuzluk operasyonları daha sonra diğer illere de sıçramış ve Didim’de de benzer bir operasyonla gözaltılar yaşanmıştı. Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak ise, “Tapu dairelerinde yaşanan yolsuzluk olaylarını abartmamak lâzım. Bahşiş ile rüşveti birbirine karıştırmayın” diyerek tartışma yaratmıştı.
BELEDİYE İHALELERİNE DİKKAT
Önemli ihaleler gerçekleştiren belediyeler de sık sık yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu bakımdan en sıkıntılı belediyelerin başında ise Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri geliyor. Her iki belediye hakkında da sıklıkla yolsuzluk iddiaları gündeme geliyor. İddialar sadece büyükşehir belediyeleriyle de sınırlı kalmıyor. Son olarak Urla Belediye Başkanı’nın adı da yolsuzluk iddialarıyla gündeme geldi. “Belediye ihalelerinde yolsuzluk, zimmete para geçirme ve Urla Belediyesi’ne ait URİT şirketinin muhasebe kayıtlarının bulunduğu depoda yangın çıkmasıyla” ilgili soruşturma başlatıldı.
ÜNİVERSİTELER VE HASTANELER
Yolsuzluk iddialarının gündeme geldiği diğer alanlar ise üniversiteler ve hastaneler... Son olarak, Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden daire başkanları, öğretim görevlileri ve memurların da aralarında bulunduğu 12 kişi, “ihaleye fesat karıştırma, şantaj, tehdit ve görevi suistimal” iddiasıyla gözaltına alınmıştı. Mersin’in Anamur ilçesinde, yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırdıkları iddiasıyla Devlet Hastanesi Başhekimi ile Hastane Müdürü’nün de aralarında bulunduğu 7 kişi ise tutuklandı.
11 ilde eşzamanlı olarak başlatılan ve “Şifa-58” isimli operasyon kapsamında da Sivas’ta çeşitli hastanelerde görevli 35’i doktor, 6’sı hemşire ve 7’si sağlık memuru 78 kişi gözaltına alınmıştı. Zanlılar, yolsuzluk, devleti dolandırmak, suç işlemek için çete kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, tarihi geçmiş tıbbı malzemeleri piyasaya sürmek gibi çeşitli iddialarla suçlandı.
İŞTE KORKUNÇ TABLO
Son 20 yılda yolsuzluk, rüşvet, kara para ve diğer yasa dışı yollarla Türkiye’nin kaybı yaklaşık 200 milyar $.
Dış yatırımcıların yüzde 63’ü yolsuzluklar nedeniyle Türkiye’ye gelmek istemiyor.
Türkiye; Çin, Rusya ve Endonazya’dan sonra en az şeffaf 4. ülke konumunda.
Yolsuzluklar nedeniyle yurt dışına kaçan paranın miktarının 40-50 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Yurt dışındaki Türk işçilerinin ülkemize her yıl gönderdikleri ortalama 5 milyar dolar birikim yolsuzluklar nedeniyle gelmiyor.
Her yıl kamu ihaleleri yoluyla 5 milyar doların üzerindeki bir paranın, politikacılar ve bürokratların şahsi hesabına yattığı ileri sürülüyor.
Kamu ihalelerinin yüzde 15’inin; bağış, komisyon gibi isimler altında ilgili kişilere ödendiği belirtiliyor.
Türkiye yıllarca yolsuzluklardan kaynaklanan kamu açığını IMF ve Dünya Bankası’ndan aldığı borçla kapatmak durumunda kaldı.