BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,74
ALTIN 2.971,39
HABER /  DÜNYA

Türkiye yaşlanıyor

Türkiye’nin ‘genç bir toplum’ olduğuna dair ifadeler tarih oluyor. Uzmanlar, artık Türkiye’de yaşlı nüfusun toplumun önemli bir bölümünü olu...

Abone ol

Türkiye’nin ‘genç bir toplum’ olduğuna dair ifadeler tarih oluyor. Uzmanlar, artık Türkiye’de yaşlı nüfusun toplumun önemli bir bölümünü oluşturduğuna dikkat çekiyor. Geniş aile yapısı, çekirdek aileye dönüştü. Günümüzde uzmanlar, ömür süresinin uzaması ve yaşam tarzının değişmesiyle birlikte toplumda yaşlı bakım hizmetlerinin her geçen gün önem kazandığını vurguladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2012 verilerine göre, Türkiye’nin yüzde 7,5’inin yaşlı olduğu, 2013’te bu oranın yüzde 10’a ulaşmasının beklendiği kaydedildi. İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Melahat Kızıl, Türkiye’nin benimsendiği gibi genç bir toplum olmadığına dikkat çekerek, ülkenin yaşlı bakımına yönelik politikalar belirlemesi gerektiğini bildirdi. Bir toplumda, yüzde 7 ile 10 arasında yaşlı nüfusu varsa o toplumun yaşlı olduğunu anlatan Kızıl, şöyle konuştu: "TÜİK’in 2012 verilerine göre, yaşlı nüfusumuz yüzde 7,5’tir. Bu oranın 2013’te yüzde 10’a ulaşması bekleniyor. Yani artık, toplumumuz yaşlandı. Toplumumuzda en yaşlı nüfusa yüzde 16,5 oranıyla Ege Bölgesi sahip. Bu yıl İzmir Ekonomi Üniversitesi bünyesinde yaşlı bakımı programını açtık. En yaşlı nüfusa sahip İzmir açısından böyle bir programın başlatılması çok önemlidir.”
İzmir’in emekliler tarafından tercih edildiğine, kentte 5 huzur ve bakım evinin bulunduğuna öte yandan bu alanların sayıların yetersiz kaldığına dikkat çeken Kızıl, Türk toplumunun giderek çekirdek aile yapısına büründüğünü söyledi.
Toplumumuzun, aile içini fazla dışarıya yansıtan bir toplum olmadığını belirten Kızıl, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle şanslıyız. Hem çocuklarını hem de yaşlılarını kolluyor. Çocuklar genelde anne babalarına bakıyor. Ancak gelişen hayat şartlarında yurt dışında yaşayan başka kentlere göç eden çocuklar, ailelerine bakamayacaklar. Bu nedenle anne babalar sahipsiz kalıyor. Yaşlıların çekirdek aile yapısında yeri kalmıyor. Bu noktada yaşlı bakım programlarının önemi ortaya çıkıyor.”

“65 YAŞINDAKİ İKİ KİŞİDEN BİRİ DEPRESYONDA”
Yaşlı nüfusun toplumsal yaşamdan ayrılmaması gerektiğini, bugün 65 yaşını yaşayan iki kişiden birisinde depresyon görüldüğüne işaret eden Kızıl, bu kişilerin aktif yaşamda yer almalarının bakıma muhtaç olma risklerini azalttığını söyledi.
Türkiye’nin yaşlı topluma hazır olmadığını, bu kuşağın evlerine itildiğini belirten Kızıl, sözlerine şöyle devam etti:“Aktif yaşam sadece spor değil. Bu insanlar her alanda aktifleşmeli. Belediye meclisinde yer almalı, sosyal konularda fikirlerini belirtmelidir. Toplumumuzun kendini yaşlı toplumuna hazırlaması gerekir. Sadece el öpmekle değil psikolojik olarak da kişilerin hazırlanması gerekir. Özellikle hayatını aktif yaşamamışsa depresyon olasılığı çok yüksektir. Psikolojik ve fizyolojik olarak da destek vermek gerekiyor. Yeni nesil yaşlı bakım programlarında, yaşlılarla ilgili ne yapılması gerektiği konusunda uzmanlaşıyor. Beslenmesinden tıbbi bakımına, yatağının yapımından her türlü desteği yapacak bireyler yetişiyor.”

“İLERİ YAŞLARDA HASTALIKLAR ARTACAK”
Toplumlarda 65 yaş ve üstü bireylerin yaşlı olarak kabul edildiğini, Türkiye’de 6 milyonu aşkın yaşlı nüfusun bulunduğunu kaydeden Melahat Kızıl, yaşlılıkla birlikte kişilerde görülen hastalıkların arttığını söyledi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Amerika’da bebek doğumunun desteklendiğini, bu döneme ‘baby boomer’ kuşağı adı verildiğini anımsatan Kızıl, şöyle konuştu: “Bu nüfus yaşlandı. Genellikle 75 yaş sonrası kişilerde 3 kronik hastalık bulunur. 65’ten sonra bir iki kronik rahatsızlık yaşanmaya başlanırken 75 yaş sonrası kişiler 3 kronik hastalığa hazır olmalı. İleri yaşla birlikte Demans, Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların da hızla yükseldiğini görüyoruz. Özellikle ileri yaş olarak tanımladığımız 85 ve üstü yaşlarda bu hastalıkların görülme sıklığı arttı. Bu da çok fazla bakım ve masraf gerektiriyor. Yaşlı bakımında özel bir ilgi ve bilgi birikiminin olması sağlanmalıdır.”
(İHA)