Anayasa Mahkemesi Başkanı değişti. Yeni başkanı, Cumhurbaşkanı Sezer belirledi. Uygulama dünya genelinde doğru bulunmuyor. Diğer ülkelerdeki atamalar şöyle:
Abone olAnayasa Mahkemesi üyelerinin seçilme sisteminin dünyadaki uygulamalarla örtüşmediği ortaya çıktı.
Türkiye’de yüksek mahkeme üyelerinin tamamını cumhurbaşkanı atarken diğer ülkelerde bu seçimi parlamento yapıyor. Bizdeki uygulamanın aynısı ise sadece kapalı rejimden yeni kurtulan Rusya’da var. Zaman’ın yaptığı araştırmaya göre Almanya, Belçika, Polonya, Macaristan ve Moğolistan’da üyelerin tamamı parlamentolar tarafından seçiliyor. Karma sistemin kabul edildiği Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Romanya gibi ülkelerde mahkeme üyelerinin bir kısmını meclis, bir bölümünü devlet başkanı, hükümet ve yargı kurumları belirliyor. Portekiz’de 13 üyenin 10’u, İspanya’da 12 üyenin 8’i, İtalya’da 15 üyenin 5’i parlamento tarafından atanıyor. Amerika’da ise anayasa mahkemesi olarak işlev gören Federal Yüksek Mahkeme’nin üyeleri başkan tarafından Senato’nun onayıyla belirleniyor. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç’ın aynı konuda 30 ülkeyi inceleyen araştırmasında da benzer sonuçlara ulaşıldı. Buna göre, Türkiye ve Rusya dışındaki tüm ülkelerde yüksek mahkeme üyelerini parlamentolar belirliyor. Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde parlamentoların etkili olduğuna işaret eden hukukçular, ‘bu düzenlemenin mahkemeyi siyasallaştıracağı’ yönündeki eleştirileri yersiz buluyor. Türkiye’de de 1961 Anayasası’nın uygulandığı dönemde Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmı Meclis tarafından seçilmişti. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin hazırladığı öneride yer alan ‘4 üyeyi Meclis seçsin’ teklifini de yeterli bulmayarak üyelerin büyük bölümünün yasama organı tarafından belirlenmesi gerektiğini savunuyor. Prof. Dr. Bakır Çağlar ise demokratik-liberal sistemlerde üye seçimi yoluyla meclisin hukuksal anlayışının anayasa mahkemelerine yansıtıldığına işaret ediyor. Tek bir siyasi partinin hegemonyasında kalmamak kaydıyla Meclis’in Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine katılması gerektiğine vurgu yapan Çağlar, sorunun sadece siyasal tercih meselesi olmadığını siyasi partilerin hukuk anlayışının da önemli olduğunu balirtiyor.
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül ‘üyeleri Meclis seçmeli’ dedikten sonra farklı bir yaklaşım getiriyor. Anayasa Mahkemesi’nin yasaların uygunluğunu denetlemesinin her zaman ‘siyasal davranma’ eleştirilerine yol açabileceğini belirten Üskül, “Bunun önüne geçmek zor. Mevcut durumda Meclis’in seçtiği üyeler yer almamasına rağmen 6’ya 5 gibi kritik oylarla alınan kararlar da bu tür tartışmalara neden oluyor.” diyor. Prof. Üskül, önemli olanın seçilecek üyelerin kararlarda hukuka uygun değerlendirme yapması olduğunu kaydediyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin de 16 Nisan 2004 tarihinde TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı ziyareti sırasında gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevaplamıştı. Üyelerin bir kısmının Meclis tarafından atanmasına olumlu baktığını vurgulayan Bumin, şunları söylemişti: “Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne üye olan tüm ülkelerin Anayasa mahkemelerini inceledik. Üyelerin tümünün Meclis tarafından atandığı ülkeler var. Üyelerin en az üçte birinin Meclis tarafından atanmadığı hiçbir ülke bulunmuyor. Biz bu çalışmalarda duygulasllığı bir kenara bırakmalıyız. Anayasa değişikliğinin akıl ve mantıkla objektif bir şekilde yürütülmesi gerekir.”
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu tarafından hazırlanan Anayasa değişikliği taslağında Yüksek Mahkeme’nin üye sayısının 21’e çıkarılması ve 7 üyenin doğrudan Meclis tarafından seçilmesi öngörülüyor. Mahkeme bünyesinde bir genel kurul ve iki daire oluşturulması öngörülüyor. Halen üyelerin tamamını atayan cumhurbaşkanının yetkisi 3 veya 4 atama ile sınırlandırılıyor. Diğer üyelerin de Yargıtay ve Danıştay genel kurulları tarafından doğrudan seçilmesi planlanıyor. Burhan Kuzu önceki gün yaptığı açıklamada, ‘Yüksek Mahkeme üyelerini Meclis seçerse siyasallaşma olur’ iddialarına tepki gösterdi. “Cumhurbaşkanı seçince siyasallaşma olmuyor da Meclis seçince mi oluyor? Bu nasıl mantık?” sorusunu yönelten Kuzu, özetle şu görüşleri dile getirmişti: “Yüksek Mahkeme bu haliyle daha fazla çalışamaz. Şu anda Yüce Divan’la uğraşıyor ki asli görevi bu değildir. İki sene gece gündüz uğraşsa ancak bitirir bu işi. Mahkemenin asli görevi olan yasaların denetimi durmuş durumda. Alelacele yürütmeyi durdurma kararı veriyor; ama ortada gerekçe yok. Yıllardır yayımlanmayan gerekçeler var. Zaman yok çünkü.”
Yeniden yapılandırmayla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin geçen yıl hazırladığı taslakta ise üye sayısının 17’ye çıkarılması ve 4 üyenin Meclis tarafından seçilmesi teklif edilmişti. Buna göre, Meclis, 2 ismi Sayıştay başkan ve üyeleri arasından doğrudan seçebilecek; ancak diğer iki üyeyi YÖK ve Barolar Birliği’nce önerilecek adaylar arasından belirleyecek. Yüksek Mahkeme’nin yeni başkanı Tülay Tuğcu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, mahkeme tarafından hazırlanan ve Meclis’in sınırlı şekilde üye seçimine katılmasına imkan veren taslağa sahip çıkmış; ancak Burhan Kuzu’nun önerisini eleştirmişti.
Haber: Murat Aydın
Kaynak: