Yazar Sırrı Çınar terör örgütü PKK'ya karşı Türkiye'nin atması gereken adımlarını yazdı...
Abone olYazar Sırrı Çınar, AK Parti iktidarı döneminde terör örgütü PKK'nın elebaşısı Abdullah Öcalan'ı muhatap kabul edilmesinin eleştirdi. Teröre karış 30 yıldır başarısız olunmasının Türkiye gibi büyük bir devlet için kabule edilemez olduğunu belirten Çınar, önerilerini de sıraladı.
NE YAPMALI |
- Kürtler ile PKK'nın ayrı olduğu, PKK'nın Kürtleri temsil etmediği konusunda görev Türk Devletinin olduğu gibi Kürtlerin de sorumluluğundadır. PKK korkusundan sessiz kalınıyor olabilir. Bu korkuyu yok edecek ise devlettir ve Kürtlerin taraflarını belli etmelerini istemelidir. - Kürtler hala feodal ilişkileri önemseyen bir kültüre sahiptirler. Kürt aşiretlerinin temsilcileri bir araya gelerek, dernek, vakıf kurarak PKK'nın Kürtlerin temsilcisi olmadığını ve kendilerinin Türk Devletinin yanında yer aldıklarını, PKK'ya hiçbir şekilde onay vermediklerini açıklayıp, bu konuda halk içinde faaliyette bulunmalıdırlar. - Türklerin yıllardır sloganlaştırdığı "Türk, Kürt kardeştir" düşüncesini aynı şekilde Kürtlerin de söylemesi sağlanmalıdır. - PKK ve Kürtlerin aynı söylemde buluşmasının yarattığı algı her Kürt potansiyel PKK'lıdır ve her an PKK saflarında yer alıp veya PKK'nın saldığı korkuyu kullanarak zarar verebileceği şeklindedir. Bu üstü kapatılmaya çalışılan ama aslında var olan gizli düşmanlık veya çekincenin önüne geçilmelidir. - Devlet, Kürt meselesi konusunda yazan, konuşan ve Kürtler akl-ı selim davranmalı ve bu ateşi söndürmek için hemen harekete geçmelidir. |
Yazar Çınar, 'sırrıçinar.com' da yazdığı yazısında dünyada ve tarihte hiçbir terör hareketi haksızlık üzerine fikri temeller oluşturmadığını yazdı. Her terör örgütünün taban bulabilmesi ve eylemlerinin mazur görülebilmesi için diğer insanların hakkını koruduğunu ve daha güzel bir gelecek vaat eden düşüncelerini yaydıklarını yaydıklarını belirten Çınar, bu hakkın korumayı da silah gücüyle, diğer adıyla "zorla" yapma yolunu seçtiğini vurguladı. PKK'nın bu yöntemle ilerlemesine Türkiye'deki aydınlarında ister istemez destek verdiğini dile getiren Çınar şu sözlerle anlattı:
"PKK terör örgütü de Kürt eksenli ve Kürtlerin haklarını koruyan bir propaganda geliştirmiş ve bu düşüncede de başarılı olmuştur. PKK bilebildiği bütün yöntemleri tek tek uygularken bu terörle karşı karşıya olan Türk Devleti, aydını, gazetecisi, siyasetçisi, kamu görevlisi Kürtler ile ilgili akla gelebilecek her türlü tarihi araştırmayı, eksiklikleri, yanlışlıkları, geçmişini konuştu. Gün oldu adı "Kürt realitesi", gün oldu "Avrupa Birliğinin yolu Diyarbakır'dan geçer", gün oldu "Kürt meselesi", gün oldu "Güney Doğu meselesi", gün oldu "ovaya siyaset yapmaya davet edenler" oldu. Yetmedi PKK terör örgütünün savunduğu düşünceler bu söylenenlerle harmanlandı ve PKK'ya haklılık kazandıran söylemler geliştirildi. Kürt denince akla PKK, PKK denince akla Kürtler gelmeye başladı."
ÖCALAN'A UZANAN YOL DEMOKRATİKLEŞME OLDU
Demokratikleşme, insan hakları, bireysel haklar gibi kimsenin itirazı olamayacak konuların PKK söylemiyle özdeşleşecek şekilde sunulmaya başlandığına dikkat çeken Sayım, bu yöntemi izleyen siyasi iktidarın Öcalan'ı muhatap almaya kadar ilerlemesini eleştirdi:
"Zımnen PKK Kürtlerin temsilcisi kabul edildi. Talep ettikleri haklar doğru bulunarak bu haklar teker teker hayata geçirildi. PKK'nın siyasi kanadı diye nitelendirilen ve tamamen PKK eksenli siyaset yapan birçok isim değiştiren siyasi partiler kuruldu. Bu siyasilerin PKK ile direk irtibatlı oldukları biline biline sanki bunların PKK ile ilgisi yokmuş ve demokratik hak arayan 'kahramanlar' gibi takdim edildi, değer verildi, muhatap alındı. Siyasilerin muhatap alınması da yetmedi, direk terör örgütü liderleri ve Abdullah Öcalan muhatap kabul edildi."
YAZARIN TÜM YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...