BIST 9.660
DOLAR 34,62
EURO 36,23
ALTIN 2.917,74
HABER /  POLİTİKA

Türkiye satılıyor mu?

Türkiye parsellenip satılıyor mu? Gül'e iletilen bu endişeye ayrıntılı cevap geldi. Çok özel korumalar var...

Abone ol İNTERNETHABER/ İnternethaber okurlarının Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e yönelttikleri soruların başında yabancılara toprak satışı geliyordu. Gül, Türk halkının endişesine ayrıntılı bir yanıt verdi. İşte bu konudaki cevapları;

SORU: Yabancıların taşınmaz mal edinmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yabancıların mal edinmedeki son durumu nedir?

CEVAP: Yabancıların ülkemizde taşınmaz mal edinmesi konusuna gösterdiğiniz hassasiyeti anlıyorum. Ancak umarım vereceğim bilgiler ve istatistikler, endişelerinizin giderilmesine yardımcı olacaktır.

2644 Sayılı Tapu Kanunu’nun 5444 Sayılı Kanun ile değişik 35nci maddesi, yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin ülkemizde taşınmaz edinimlerine ilişkin esasları ortaya koymaktadır.

TARIM ARAZİSİ SATIŞI YASAK!

Bu Kanuna göre, yabancı gerçek kişilerin Türkiye'de taşınmaz edinimi, vatandaşı oldukları ülke ile Türkiye arasında bu alanda hukuki ve fiili karşılıklılığın mevcudiyeti şartına bağlıdır. Yani, bir ülke vatandaşının başvurusunu değerlendirilirken, o ülkenin bu konuda bize yönelik tutumumuza da bakılmaktadır. Yaklaşık 130 ülke ile karşılıklılık listeleri hazırlanmış olup, 2006 yılında uygulanmaya konulmuştur.

Kanunda, yabancı gerçek kişilerin ülkemizde sadece imar planlı alanlarda konut veya arsa satın alabilecekleri, tarım arazisi satın alamayacakları hükme bağlanmıştır.

16 Ocak 2007 tarihi itibariyle, 70 farklı ülkeden 69.805 yabancı uyruklu şahıs ülkemizde toplam 181 milyon 540 bin 772 metrekare taşınmazın sahibidir.
EN ÇOK TAŞINMAZ
ALANLAR
- İngiltere 11.258,
- Almanya 10.867,
- Yunanistan 6.796,
- Hollanda 2.431,
- İrlanda 2.410,
- Danimarka 1.816,
- Norveç 1.193,
- Avusturya 939,
- Belçika 925. 
 
Ülkemizde taşınmaz sahibi olan yabancıların sayısı ise şöyledir:
- İngiltere 17.449,
- Almanya 15.344,
- Yunanistan 13.839 kişi (12.393'ü Batı Trakyalı Türk asıllı),
- Hollanda 3.496,
- İrlanda 3.453,
- Danimarka 2.528,
- Suriye 2.493,
- Norveç 1.668,
- Avusturya 1.236,
- İtalya 1.024.

İstatistikler açısından durum budur. Dolayısıyla “Türkiye satılıyor” demek yanlıştır. Ayrıca, yabancı uyruklu gerçek şahısların ülkemizde taşınmaz edinimine Tapu Kanunu’nda getirilen sınırlamaya göre, yabancıların bir il sınırları içinde edinebilecekleri taşınmazların alanı, uyrukluğuna bakılmaksızın, ilin toplam yüzölçümünün binde beşini geçemez.

Yabancıların ülkemizde taşınmaz mal satın almak yoluyla yatırım yapmaları, siyasi istikrar ve ekonomik gelişmemize duydukları güvenin bir göstergesidir. Bu gibi kişiler, aslında parasını ülkemize bağlamaktadır. Ayrıca bu, ülkemizin turizm alanında sağladığı ilerlemenin de doğal bir sonucudur.

İSPANYA'DA DA LİDER İNGİLTERE

Sadece İspanya’dan örnek vermek istiyorum. İspanya’da yabancı ülke vatandaşlarının edindiği gayrimenkullerin (genelde yazlık konut) sayısı yaklaşık 2 milyonu bulmaktadır. Bu miktar bu ülkedeki toplam gayrimenkullerin yaklaşık % 10’una denk gelmektedir. Bu gayrimenkullerin çoğunluğu turistik kıyı bölgelerdedir.

Gayrimenkul edinen yabancılar arasında en büyük grubu % 52’lik oranla İngiliz vatandaşları oluşturmaktadır. İngilizleri % 22’yle Almanlar izlemektedir. Yani, yabancılara satılan gayrimenkulün % 80’e yakını sadece iki ülke vatandaşları tarafından alınmıştır. 2003 yılından bir örnek vermek gerekirse; yabancıların İspanya’da gayrimenkule yaptıkları yatırım, bu ülkeye gelen yabancı yatırımların yaklaşık yarısını (% 40.5) oluşturmaktadır.

Öte yandan, gerekli görülmesi halinde, devletimizin T.C. tapusu verilmiş bu taşınmazlar hakkında istimlak dahil her türlü tasarrufta bulunma hakkı zaten vardır.

Taşınmaz ediniminde ana ilke karşılıklılıktır. Yurtdışında yaşayan yaklaşık 4 milyon vatandaşımız bulundukları ülkelerde taşınmaz alma hakkına sahiptirler. Bugün, Avrupa ülkelerinde binlerce vatandaşımız kendi konutlarına veya işyerlerine sahiptir. Almanya’da ve Belçika’da bazı şehirlerde çoğunlukla vatandaşlarımızın oturduğu mahalleler oluşmuştur. Ev sahibi ülkeler bu konuda bir engel çıkarmamaktadır. Ülkemizde taşınmaz mal alımına karşı çıkarsak yurt dışındaki vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde taşınmaz mal almalarına nasıl bakacağız? Bu ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin, hemşerilerimizin durumunu nasıl değerlendireceğiz? Yurt dışında arsası, arazisi, mali ve taşınmaz yatırımı olan vatandaşlarımızı, müteşebbislerimizi hangi çerçevede ele alınmasını isteyeceğiz?

Sonuç olarak, yabancıların ülkemizde taşınmaz edinimi hususu gerek Bakanlığım gerek ilgili diğer kurumlar tarafından, Tapu Kanunu çerçevesinde kurulmuş olan bir Komisyon aracılığıyla yakından takip edilmekte olup, ulusal çıkarlarımıza aykırı gelişmelere izin verilmeyeceğinden emin olmanızı dilerim.

YABANCI SERMAYE İÇİN CAZİBE MERKEZİYİZ

SORU:
Türkiye’deki yabancı sermaye ve özelleştirme çalışmalarına yabancıların ilgisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

CEVAP: Öncelikle yabancı sermayenin ülkelerin ekonomik kalkınmasında önemli rol oynadığını belirtmek isterim. Ülkemizde uygulanmakta olan ekonomik reform programının en önemli unsurlarından birini Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırımların girişinin özendirilmesi teşkil etmektedir.

Türkiye’de bir firma açılmasına ilişkin işlemler artık bir-iki günde tamamlanabiliyor. Dünya Bankası’nın ülkelerin iş ortamını değerlendiren 2006 yılı raporuna göre Türkiye’de sıfırdan iş kurma süresi, dünyadaki en düşük oranlardan birine sahiptir.

Sadece 2005 yılında 2.825 adet uluslararası sermayeli şirket ülkemizde faaliyet göstermeye başlamıştır. Bugün Türkiye’deki yabancı sermayeli firma sayısı 11.685’e ulaşmıştır.

EN ÇOK YATIRIM YAPILAN 35. ÜLKEYİZ

Bu anlayışımız ve yeni uygulamalarımız sayesinde Türkiye’ye giren yabancı sermaye miktarında önemli artış kaydedilmiştir.

YABANCI YATIRIMI
2002 yılına kadar Türkiye’ye gelen doğrudan sermaye ortalama 1 milyar ABD Doları civarında iken;
- 2003’te 1.8,
- 2004’te 2.8,
- 2005’te bir önceki yıla göre yaklaşık 3.5 kat artarak 9.7 milyar ABD Doları seviyesine gelmiştir. 2005 yılında, yapılan özelleştirmelerle birlikte toplam miktar 17 milyar Dolara ulaşmaktadır.
- 2006 yılında ise bu rakam 20 milyar dolar olmuştur.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 2005 yılı Dünya Yatırım Raporu’na göre Türkiye en çok doğrudan yabancı yatırım çeken ülkeler arasında bir önceki sene 50. sıradayken bu sene 35. sıraya yükselmiştir. Bu çalışmanın gelişmiş ülkeleri de kapsadığı dikkate değerdir.

Hükümet olarak yabancı sermayeyi teşvik etmek için Başbakanlık bünyesinde Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nı kurup, başına da bu konuda uzman ve yetenekli bir arkadaşımızı tayin ettik. Ayrıca, yabancı yatırımcıları ülkemizdeki yatırım ve işbirliği olanakları hakkında bilgilendirmek amacıyla, Bakanlığımın eşgüdümünde hazırlanan programlar uyarınca, 2005 yılından beri öncelikle Körfez Bölgesi ve Asya-Pasifik’te belirlenen ülkelere bilgilendirme ziyaretleri düzenliyoruz.
Sonuç olarak, doğrudan yabancı yatırımların ülkelerin ekonomik kalkınmasına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu ifade etmek istiyorum.

YARDIMSEVER TÜRKİYE

SORU: Türkiye diğer ülkelere yardım etmekte midir?
CEVAP: Ülkemiz, kendi halkının refahına olduğu kadar, insanlığın sorunlarına da bir karşılık beklemeden ilgi gösterebilen bir ülkedir. Hükümetimizin son dönemde etkin çalışmalarıyla, Güneydoğu Asya ve Pakistan’da doğal afetlerin yıkımından, Afrika’da açlıktan ve Ortadoğu’daki sorunlardan muzdarip insanlar Türkiye’yi artan ölçülerde umut ışığı olarak görmeye başlamıştır.

Ülkemiz ihtiyaç sahibi ülke ve toplumlara yaptığı insani ve teknik nitelikli dış yardımlarda artık iddialı bir konuma gelmiştir. Son üç yılda resmi kurumlarımızca 500 milyon Doların üzerinde münhasıran insani yardım yapılmış veya yardım taahhüdünde bulunulmuştur. 2007 yılının henüz ilk aylarında olmamıza rağmen başta Afrika olmak üzere çeşitli bölgelere 5 milyon Doların üzerinde yardım yapılmıştır. Bu yardımların toplamı GSMH’nın binde 17’si gibi kalkınmış ülkelerin yardım düzeylerini yansıtan bir seviyeye ulaşmıştır. Özetle, Türkiye uluslararası planda bir donör ülke haline gelmiştir. //