BIST 10.025
DOLAR 35,20
EURO 36,68
ALTIN 2.960,92
HABER /  GÜNCEL

Türkiye sağlıkta devrim yapmış!

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Sağlıkta Dönüşüm Programı ile Türkiye'de sağlıkta bir devrim yaşandığnıı söyledi

Abone ol

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''2011 TÜİK memnuniyet anketlerinde vatandaşımız yüzde 76 oranında sağlık hizmetlerinden memnundur. Birilerine göre, 'bu halk bilmez, anlamaz' ama bizce bu halk çok iyi bilir'' dedi.

Akdağ, 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Ufuk Üniversitesi'nde düzenlenen toplantıya katıldı.

Sağlığın insan hayatındaki en önemli değerlerden biri olduğunu belirten Akdağ, bu alanda görev yapan sağlık çalışanlarının özveri ve gayretlerinin her türlü övgünün üstünde olduğunu söyledi. Akdağ, buna gönülden inandığını vurgulayarak, tüm çalışanların bu özel gününü kutladı.

14 Mart Tıp Bayramında tüm sağlık çalışanlarına toplumun takdirini geliştirecek geliştirecek çalışmalar ve konuşmalar yapılmasının çok önemli olduğunu ifade eden Akdağ, ''Toplumla, bireyle, insanla, hemşire arasında bir sevgi ilişkisi kurmak, en azından sistemler kadar kıymetli, en azından teknoloji kadar kıymetli ve en azından tedavi edici şartlar kadar kıymetlidir. Çünkü, biz sağlık çalışanları doğrudan insanla muhatap oluyoruz ve bu kişiler kırılgandır. Dolayısıyla sevgi ilişkisini geliştirmek çok önemli'' diye konuştu.

Eleştirel yaklaşımlarda da sevgi ilişkisini zedeleyecek tavırlar içerisine girilmemesi gerektiğine dikkati çeken Akdağ, ''Örneğin, performanstan, paradan, kazançtan bahsederken, bu ülkede insanların 750 TL asgari ücretle aile geçindirmek durumunda oldukları hatırlamak gerekiyor. Bu ülkede, emeklilerin, işçilerin kazançlarını dikkate almak gerekiyor. Aksi takdirde tartışmaları bu çerçevenin dışında götürürsek, kendi fil dişi kulemize hapsedersek, bir süre sonra biz sağlık çalışanlarının toplumla, bireyle ilişkilerinde arazılar ortaya çıkabilir'' dedi.

Akdağ, hekimlerin hastalar için var olduğu anlayışının kaybolduğunda ''hakikaten herşey bitmiş demektir'' yorumunda bulunarak, hekimliğin zor olduğunun bilinerek tercihte bulunulduğunu söyledi. Öğrencilerin geçtiği dönemlerden zamanında kendisinin de geçtiğini, yaşanan birçok sıkıntıyı kendisinin de yaşadığını dile getiren Akdağ, şöyle konuştu:

''Beyaz önlük giyinmenin ne kadar sıkıntılı bir iş olduğunu ve bunu hak etmek için ne kadar çok emek sarf edilmesi gerektiğini biliyoruz. Bu altın bilezik, hekimlik, uzmanlık, hemşirelik mi? Bana göre değil. Bu altın bilezik, insana ömür boyu hizmet edebileceğimiz özelliklerle donanmış olmamızdır. Bundan daha önemli birşey olamaz" 

Geçmiş yıllarda sağlık sorunlarına ilişkin örnekler veren Akdağ, çok sayıda bebeğe gerekli cihaz olmadığından ağız ağza solunum yapıldığını anlattı. Akdağ, ilk kez yeni doğan nakil küvezinin 1990'ların sonunda hastaneye geldiğini ifade ederek, cihazın NASA'dan gelen bir cihaz gibi ilgi gördüğünü belirtti. Bugün Türkiye'nin her ilçesinde söz konusu nakil kuvözlerinin bulunduğuna işaret eden Akdağ, hekimlerin sorunlarının bulunduğunu kabul ettiklerini, sorunların özlük haklarından ya da sistemden kaynaklanabildiğini söyledi.

SORUNLARIMIZI BÖYLE ÇÖZEMEYİZ

Akdağ, 15 yıl öncesinde çok sayıda çocuk dahil hastanın gerekli tedavi imkanı bulamayabildiğini dile getirerek, ''İsterdim ki, kendi bakış açısından doğru ya da yanlış bir Ankara Tabip Odası Başkanı konuşmasını yaparken, bir cümle ilaç olsun diye, bir kelime olumlu cümle sarf etsin. Dikkatle takip ettim arkadaşımın konuşmasını. Yaklaşık 10 karta yakın da not aldım, ama bir tek cümle bir tek kelime yok. Sorunlarımızı böyle çözemeyiz'' yorumunda bulundu.

Ankara Tabip Odası Başkanı Beyazıt İlhan'ın yaptığı konuşmada, Türk halkının yeni Sağlıkta Dönüşüm Sistemi'nden ötürü mağduriyet yaşadığı yönünde açıklamalarda bulunduğunu belirten Akdağ, şunları kaydetti:

''Türk halkı Ankara Tabip Odası Başkanı'na göre herhalde hiç önünü göremiyor. Bu ülkede birileri hep ''Halk anlamaz, halk bilmez' diye düşündü. Karşınızdaki Sağlık Bakanı AK Parti hükümetlerinin bakını olarak 9 senedir bu görevdeyim ve 10. senenin içindeyiz. Bu dönüşüm başladığında, Tabip Odası Başkanı ve onların arkadaşlarınca 'Göreceksiniz, üç ay sonra çökecek' şeklinde karalamalar yapıldı. İzmir'de 'Aile hekimliğini denize gömeceğiz' denildi. Bu anlayışla hiçbir sorun çözülmez. Kronik olarak belli bir ideolojiden kaynaklanan sürekli karşı çıkmalarla hiçbir şey çözülmez.

Siz biliyor musunuz çatı örgütümüz olan Tabipler Örgütü'nün 2006 yılında dünya sağlık sistemlerini incelediği bir raporunda, editörlerden biri 'sağlıkta birtakım iyileştirmeler yapmak doğru birşey değildir. Çünkü, hedefe ulaşmayı güçleştirir. Asıl olan hedefte sosyalizmdir' sonucuna ulaşıyor. Bu düşünceye saygı duyarım. Bir insan sosyalist olur, sosyalist düşünceyi benimser, bundan dolayı karşı çıkar ve cümle cümle tüm metinleri, kanun gerekçelerini, bir mahkemeye gönderilen avukatımızın hazırladığı herhangi bir savunma yazısını inceler ve 'neresinde bir hata bulacağım diye cımbızla çekerek takdim edeyim' diye düşünebilir. Bu onun en tabi hakkı da olabilir. Ancak bu ülkenin hekimlerine de hemşirelerine de 75 milyon insanına da yapılacak en büyük haksızlık olur.''

VATANDAŞIN YÜZDE 76'SI MEMNUN

Akdağ, Türk halkının 2003 yılında verilen sağlık hizmetlerini değerlendirdiğini, bunların belirlenmesi için memnuniyet anketleri yapıldığını anımsattı. Vatandaşın, verilen sağlık hizmetlerinde yüzde 39.5 memnun olduğunu belirttiğini ifade eden Akdağ, Sağlıkta Dönüşüm Program sonrasında herşeyin değiştiğini söyledi. Akdağ, ''Adeta herşeyi masanın üzerine döktük, bize göre daha doğru biçimde tanzim ederek yerlerine yerleştirmeye başladık'' dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun her yıl memnuniyet anketi yaptığını anımsatan Akdağ, ''2011 TÜİK memnuniyet anketlerinde vatandaşımız yüzde 76 oranında sağlık hizmetlerinden memnundur. Birilerine göre, 'bu halk bilmez, anlamaz', bizce bu halk çok iyi bilir. Bu halk, SSK hastanelerinin izbe bodrumlarında saatlerce ilaç kuyruğunda beklediğini unutmaz, doğuma ambulans istendiğinde 'gönderemiyoruz, kendi aracınızla gidin' diye cevap verildiğini unutmaz. Bundan 10 yıl önce hiçbir köye ambulans gitmezdi'' diye konuştu. Akdağ, şimdi hava ambulanslarıyla hizmet götürüldüğüne dikkati çekerek, bu ambulanslarının bir saat uçuşunun 5-10 bin Avro olduğunu belirtti.

''Vatandaşlardan katkı payı alınsın mı alınmasın mı?'' tartışmalarının yaşandığını dile getiren Akdağ, ''Bu tartışmaları ortaya koyanlar, yıllarca Türkiye'de yanlış bir muayenehanecilik sisteminin, tamamen piyasaya terk edilmiş bir sağlık anlayışının vatandaşımıza neler çektirdiğini unutmuş görünüyor. Sağlıkçılar olarak o zaman yürümeli, itiraz etmeliydik. Vatandaş, ister devlet, ister üniversite hastanesine gitsin para ödemeden hizmet alamadığında bunun suçlusu bizler değildik. Bunun suçlusu, ülkeyi yönetenler... Asıl itirazın o zaman yapılması gerekiyordu. Türkiye'de aslında oldukça sessiz bir devrim gerçekleştirdik''