Gül, ''Türkiye, AB'ye tam üye olmadıktan sonra bu planın birçok yönü çalışmayacak ve işlemeyecektir'' dedi.
Abone olBaşbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs'ta çözüm ile Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği arasında bağlantı olduğunu belirterek, ''Türkiye, AB'ye tam üye olmadıktan sonra bu planın birçok yönü çalışmayacak ve işlemeyecektir'' dedi. TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin Kıbrıs konusundaki Genel Görüşme önergesinin öngörüşmesi sırasında Hükümet adına Dışişleri Bakanı Abdullah Gül söz aldı. Ada'da yapılacak müzakereler neticesinde ortaya nihai metnin çıkacağını belirten Gül, ''Kıbrıs, milli bir meseledir. Meselenin bu yıl içinde çözümlenebilmesi için bizi siyasi irade almaya sevkeden konu, Rum tarafının tek başına AB'ye girmesi ve bunun neden olacağı sorundur. Bu bir taraftan KKTC'deki Türk vatandaşlarının eritilmesi, Simitis bunu Enonis diye sundu. Diğeri ise Türkiye-AB ilişkileri açısından ortaya çıkacak durumlardır'' diye konuştu. Bakanlığının bütün bu çalışmaları yaparken sürekli istişareler içinde olduğunu, New York'ta da görüşmeler sürerken önemli kararlar alınmasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile temas ve istişare edildiğini anlatan Gül, sürekli olarak New York'tan gelen haberlerin kendilerine aktarıldığını bildirdi. Gül, Hükümet olarak böyle bir istişare neticesinde delegasyona talimatlar verildiğini ve görüşmelerin bu şekilde sonuçlandırıldığını ifade etti. ''İşler bitmedi, şimdi aslında işlerin daha zor tarafı Ada'da başlamaktadır'' diyen Gül, ''Bu müzakere safhasında Annan Planı üzerinde kabul edebileceğimiz değişikliklerin yapılıp yapılmayacağı bu sürede ortaya çıkacaktır. Sabırlı, bilgili, kararlı bir çalışma olacaktır'' görüşünü ifade etti. ''DENKTAŞ TARİHİ ROL OYNADI'' KKTC Cmuhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın ''tarihi bir rol oynadığını'', bütün toplantılarda önderlik yaptığını anlatan Gül, hem KKTC'yi hem Türkiye'yi düşündüğünü ve böyle büyük bir sorumluluk içinde hareket ettiğini kaydetti. Gül, ''Denktaş'ın hareket tarzıdır ki, Rum kesimini ve uluslararası camiayı şaşırttı. Aynı dikkat, aynı Türk heyetinin KKTC ile müşterek çalışmaları devam edecektir'' dedi. Ada'da arzu edilen iki kesimliliğin iyice belirgin hale gelmesi ve ilerde yozlaşmayacak şekilde garanti altına alınmasının önemine işaret eden Gül, şunları kaydetti: ''Garantilerin pekiştirilmesi ve sınırların çok girişli çıkışlı olmaktan düzgün hale getirilmesi... Bunlar temin edilir ve gerçekleşirse kalıcı barış olur. Kalıcı barışı hepimizin arzu etmesi gerekir. Nihayette ortak bir devlet çıkacaktır. Her iki tarafın da tatmin olacağı şerefli bir neticenin ortaya çıkması ve her iki tarafın da bunu kabul etmesidir. İki tarafın anlaşarak bir metin ortaya çıkarması ve halkların kabul etmesidir. En iyi şartlarda olacaktır her şey. Böyle olursa artık bölgemizin düşmanlıkların çatışmaların desteklendiği değil, işbirliği, dayanışma ve ortak çıkarların ortaya çıktığı bir bölge olacaktır. Doğu Akdeniz işbirliği bölgesi olacaktır.'' TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ... Gül, Kıbrıs'ta çözüm ile Türkiye'nin AB'ye üyeliği arasındaki bağlantı konusunda ise, ''Bu planın birçok kesimi, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini ve AB'ye tam üyeliğini öngörüyor. Türkiye, AB'ye tam üye olmadıktan sonra bu planın birçok yönü çalışmayacak ve işlemeyecektir. Dolayısıyla böyle bir bağlantı vardır'' dedi. Böylesi bir konuda herkesin dikkatle olması gerektiğini, yapıcı eleştirileri bildiklerini kaydeden Gül, şunları söyledi: ''Ancak çözümsüzlüğü çözüm olarak görenlerin şunu düşünmesi lazım: Burada bir anlaşma olmazsa, takvim Türkiye ve KKTC'deki Türklerin lehine mi aleyhine mi işleyecek? Bir projeksiyonu yapıp bakmak lazım. Eğer 5-10 yıl sonra KKTC'deki Türkler daha kuvvetli hale gelecek, Türkiye'nin konumu çok daha iyi olacak deniyorsa, her halükarda anlaşmazlığı tercih ederiz. Ama tarihe bir bakarsanız, bunun böyle olmadığını zaten görürsünüz. Her halükarda kabul etmeyeceğimiz şeylere evet diyeceğimiz anlamı çıkarılmamalıdır.'' ''30 YILDA YAPILMASI GEREKENLER...'' CHP sıralarından ''bu zamana kadar haksız olduğumuzu mu söylemek istiyorsunuz?'' şeklinde laf atılması üzerine Gül, ''hayır'' yanıtını verdi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Unutmayın ki bir gerçek var. Kıbrıs Rum kesimi treni kalkmış gidiyor, tek başına üye olacak. KKTC'deki toplumu da iyi inceleyelim. Eksikliklerimize iyi bakalım. Geçen 30 yıl içinde yapmamız gerekenleri geçmiş hükümetler, hepimiz dahil olmak üzere, yeteri kadar yerine getirdik mi getiremedik mi? Sonuna kadar kaya gibi direnecek bir toplum oluşturabildik mi oluşturamadık mı? Bütün bunlara bakın ve kanaatinizi ona göre verin. Ortaya çıkacak plan, bizleri tatmin etmeyecek bir plansa, referandumda ve TBMM'de reddetme imkanı vardır.'' CHP'DEN HÜKÜMETE SERT ELEŞTİRİ TBMM Genel Kurulu'nda Kıbrıs konusundaki genel görüşme önergesinin öngörüşmelerinde CHP Grubu'nun görüşlerini ise, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Onur Öymen dile getirdi. Onur Öymen, Türkiye'nin 80 yıldan bu yana izlediği dış politikada bir kırılma noktası yaşandığını bildirerek, ''kaderimizi başkalarının insafına terkeden politikanın adı diplomaside teslimiyettir'' dedi. Hükümet'in Kıbrıs konusunda TBMM'nin tavrını önemsemediğini savunan Öymen, milli davaya zarar verdiğini ileri sürerek Meclis'in düşüncelerini öğrenmeye ihtiyaç duymadan ileride çok sıkıntılı sonuçlar doğurabilecek bazı taahhütlerin altına girdiğini ve şimdiye kadar izlenen dış politikalardan önemli sapmalar yaptığını öne sürdü. ''KANARYASEVENLER DERNEĞİ DEĞİL'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs konusunda MGK'da alınan tavsiye kararlarına aykırı şeyler söylediğini ve taahhütler altına girdiğini kaydeden Öymen, ''MGK bir danışma organıdır ama kararlarının altında cumhurbaşkanının, başbakanın, genelkurmay başkanının, komutanların imzaları vardır. MGK'nın kararları hafife alınamaz. Biz ciddiye alıyoruz. MGK bir danışma organıdır ama kanaryasevenler derneği değildir'' dedi. Öymen, Başbakan Erdoğan'ın müzakere zemini olarak kabul ettiği Annan Planı'nın, Türkiye'nin şimdiye kadar savunduğu tezlere ve Kıbrıs'la ilgili anlaşmalara aykırı unsurlar içerdiğini de bildirdi. Bu planın, iki kesimliliği fiilen ortadan kaldırdığını, Türkleri korumasız kıldığını, Türk kesimine 80 bine yakın Rum'un yerleşmesini öngördüğünü, Kıbrıs'ta kalacak Türk askerlerini pasif konuma düşürdüğünü anlatan Öymen, verimli tarım alanlarının ve su kaynaklarının Rumlara bırakıldığını kaydetti. Öymen, Rum kesiminde bir uzlaşma kültürünün işaretlerinin bulunmadığını örneklerle dile getiren Öymen, ''Her iki toplumun anlaşmaya vardıktan sonra da pek huzur ve uyum içinde yaşayamayacaklarını BM Genel Sekreteri de tahmin etmiştir ki bir BM Barış Gücü görevlendirmeyi öneriyor'' diye konuştu. Kıbrıs konusunda kalıcı ve adil bir çözümü desteklediklerini ve konuyu hiçbir zaman iç politika malzemesi yapmadıklarını belirten Öymen, Başbakan Erdoğan'ın bu yöndeki sözlerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. CHP'nin milli davalarda sürekli destek verdiğini, AB uyum yasalarında sürekli olumlu katkı sağladığını anımsatan Öymen, ''Atatürk'ün, İnönü'nün partisi CHP'nin'' ulusal konuları iç politika düşünceleriyle değerlendirmediğini kaydetti.