Erdoğan'ın danışmanı Akdoğan, Türk yetkililerin Öcalan'la 'ateşkes için değil, örgüte silah bıraktırmak için' görüştüğünü söyledi. Guardian yazarı John Hooper ise, Öcalan'ın olası kararı uygulatıp uygulatamayacağına ilişkin soruları gündeme getirdi.
Abone olTürkiye'de hükümetin en etkili isimlerinden, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Yalçın Akdoğan, Türk yetkililerin PKK'yı silahsızlanmaya zorlamak için örgütün İmralı'da bulunan lideri Abdullah Öcalan'la görüşmekte olduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan da, geçen hafta görüşmelerin yapılmakta olduğunu açıklamıştı.
NTV'nin sorularını yanıtlayan Akdoğan, "Başbakan Erdoğan görüşmelerin devam ettiğini, ihtiyaç duyulduğunda bu tür enstrümanların kulanılacağını söyledi. Anlaşılan yine kullanılıyor.'' görüşünü dile getirdikten sonra, şöyle devam etti:
''Bugün basına, birkaç ay içerisinde netice alınacağına dair haberler yansıdı. Amaç silahların susması değil. Silahları bıraktırmaya dönük netice alacak her türlü çalışma bizim için önemli. Akan kan dursun, silahlar sussun, terör belasından kurtulalım deniyorsa o zaman dağdan indirme projeleri ya da silahların bırakılmasına dönük çalışmaların devreye sokulması gerekiyor.''
Aynı zamanda AKP'nin TBMM'deki grubunun da üyesi olan, Ankara milletvekili Akdoğan, Öcalan'ı en önemli aktörlerden biri olarak nitelerken de, ihtiyat uyarısında bulundu ve aşırı iyimserliğin büyük hayal kırıklıklarına neden olabileceğine dikkat çekti.
Öcalan kararını uygulatabilir mi?
Öcalan'ın örgüt üzerindeki etkinliğine ilişkin sorular bugün Guardian gazetesinin iç sayfalarında yer alan bir analizin de gündeminde.
Guardian gazetesinden John Hooper, Öcalan ile yapılan görüşmelerin doğrulandığına dikkat çekerken, 40 bin kişinin hayatına mal olan bir hareketin sonlanması doğrultusunda "en ufak bir ümidin memnuniyetle karşılanması gerektiğini" belirtiyor. Hooper, Öcalan'ın 1999'da yakalanmasından bu yana görülmemiş seviyede bir şiddete, son 18 ayda tanık olduğunu kaydederek, şöyle devam ediyor:
''Ama bu noktada iki cevaplanmamış soru var: Guardian kendisiyle yakalanmadan önce Roma'da konuştuğunda Öcalan PKK'nın tartışmasız lideriydi. Ama şimdi Marmara Denizi'nde, bir hapiste. Son 14 yılda örgütün geçirdiği evrimden haberdar mı? İkinci soru da, ateşkesi kabul etse bile, Kandil'deki kişilere bunu uygulatabilecek mi?''
Hooper, analizinin devamında açlık grevlerini durdurabilmesinin Öcalan'ın gücünün kanıtı olduğunu söylüyor. Yazar, AKP'nin 2011 yılında sahip olduğu halk desteğinin düştüğünü; partinin, ülkenin güneydoğusunda, PKK sempatizanı partilerle doğrudan oy yarışına girdiğini, Türkiye'de iki yıla kadar seçimler yapılacağı için de Başbakan Erdoğan'ın PKK'yle konuşuyormuş gibi görünmek istediğini öne sürüyor.
Hooper, geçen ay bir röportajda, PKK liderlerinin, Oslo'ya gönderilen hükümet temsilcilerine, anayasa değişikliği ve Kürt halkına özerklik sağlanması konularını müzakere etme yetkisi tanınmamasından yakındığını hatırlatıyor ve makalesini şöyle sonlandırıyor:
"Türk halkı herhangi bir konuda ödün verilmesine kesinlikle karşı olduğundan, bir çözüm bulunması uzun sürebilir."