BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Türkiye kuşatılıyor!

DSP Genel Sekreteri Süleyman Yağız, AK Parti'yi teslimiyetçi bir politika izlemekle suçladı, CHP'yi ise topa tuttu.

Abone ol

"Bazı iç ve dış güç odakları tarafından 3 Kasım 2002 baskın erken seçimleri öncesinde başlatılan "Türkiye'yi kuşatma harekâtı" bugün bütün hızıyla devam etmektedir." diyen Süleyman Yağız, iktidar partisi AK Parti'yi bu kuşatılmışlık karşısında bütünüyle teslimiyetçi bir politika izlemekle, ana muhalefet partisi CHP'yi de etkisiz muhalefetinin aczi içinde soluksuz kalmakla suçladı.. Yağız şunları söyledi: "Son günlerde birçok yazarın ve yurttaşımızın da vurguladığı gibi, 3 Kasım Seçimleri öncesinde Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit'i ve partimiz DSP'yi hedef alan, ama asıl amaçları "ulusal duyarlılıklarımızı törpülemek" olan bu güçler, bu yıl da Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratma çabası içine girdiler. Bunlar, ordumuzun etkisini azaltmak ve hatta bütünüyle ortadan kaldırmak için sinsi planlarını yeniden ve daha etkili biçimde devreye soktular. Bunlar, bu planlarını uygularken, özellikle ordumuzu, AB üyeliğimizin önündeki en büyük engel olarak göstermeye çalışıyorlar. Oysa, Silahlı Kuvvetlerimiz, AB üyeliğimize değil, içtenlikten yoksun bazı AB üyesi ülkelerinin ve içimizdeki gizli ya da açık yandaşlarının kendisi üzerinde oynamak istedikleri oyunlara karşıdır. Bazı Batı ülkeleri, "ulusalcılığın" ve hatta "Atatürkçülüğün" dönemini tamamladığını ve kalkınmamızın önünde büyük bir engel oluşturduğunu ileri sürecek kadar saçmalamaktadırlar. Oysa, dünyada -sağcısıyla solcusuyla- ulusalcı olmayan hiçbir ulus yoktur. Kaldı ki, Türk ulusu, verdiği "ilk ulusal kurtuluş savaşı" ile dünyanın tüm mazlum uluslarına örnek olan bir ulustur. Değerli ulusumuz; AB'ye evet, dünyaya açılmaya evet... Ama teslimiyete hayır demek zorundayız. Türkiye, basit ve sıradan bir ülke değildir. Yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği her sıkıntıya karşın, çok güçlü ve çok etkili büyük bir devlettir. Türkiye, başka hiçbir ülke tarafından gözardı edilemez. Yeter ki, biz bu gücümüzü bilelim; bu gücümüzü bilmenin idraki ve kararlılığı içinde olabilelim. Türkiye için laiklik, ama inançlara saygılı olan bir laiklik vazgeçilemez bir ön koşuldur. Bu itibarla yurttaşlarımızın tüm inanç sistemlerine saygı göstermeyi ve ulusal değerlerimizi korumanın kararlılığı içinde hareket etmeyi temel ilke edinmek zorundayız. Bazı dış güç odaklarının ve içimizdeki işbirlikçilerinin bizi kandırma ve ulusal değerlerimizi iyice silikleştirme tuzaklarına düşmemeliyiz. Eğer bu tuzaklara düşmezsek, inanıyoruz ki, ekonomik ve diğer toplumsal tüm sorunlarımızı da çok daha kolay aşarız. Gelin hep birlikte, Türkiye'yi kuşatma çabalarını etkisiz hâle getirelim. Şunu çok iyi bilelim ki, sadece biz AB'ye değil, aynı zamanda ve daha çok AB de bize mecburdur. Çünkü Türkiye'yi hiçbir ülke dışlamaya cesaret edemez. Yeter ki biz, gücümüzün kıymetini iyi bilelim. Eğer acz içinde olmazsak ve teslimiyetçi politikalar izlemezsek, ülkemiz çok yakın bir zamanda daha da vazgeçilemez hâle gelecektir. Ulusal seferberlik içinde olmak ve yüce önderimiz Atatürk'ün bize öğrettiği, en temel ilke hâline getirdiği ulusal duyarlılığımızı-bilincimizi-inancımızı-heyecanımızı yeniden uyandırmak, canlandırmak ve halka halka yaymak zorundayız."