Kırcı'nın serbest olmasına şaşırmamak gerektiğini belirten Ekşi, Türkiye'nin kimlerle gurur duyduğunu yazıyor.
Abone olHürriyet Gazetesi yazarı Oktay Ekşi, bugünkü köşesinde Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 öğrenciyi 1978'de evlerine girip kimini tabancayla, kimini boğarak öldürmekten 7 kere idam cezasına çarptırılan Haluk Kırcı'nın, serbest bırakılarak elini kolunu sallayarak gezmesine tepki gösteriyor.
Ekşi, bu ülkede kimlerin "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarla karşılandığını ise şöyle kaleme alıyor:
İşte Oktay Ekşi'nin yazısı:
Türkiye sizinle...
Gözünüz aydın... Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 öğrenciyi 1978'de evlerine girip kimini tabancayla, kimini boğarak öldürmekten 7 kere idam cezasına çarptırılan... Sonra Terörle Mücadele Yasası'na (Anayasa'ya aykırı olarak) konan bir hüküm sayesinde 7 idam yerine cezası 70 yıl ağır hapse çevrilen malum ve meşhur bir Haluk Kırcı vardı ya...
Bu muhterem (!) oğlumuz serbest bırakılmış ve hapishaneden çıkarak dinlenmeye çekilmiş.
Hani Abdi İpekçi'nin katli nedeniyle ‘‘faillerden biri’’ diye adı sık sık geçen... O tarihlerde yurtdışına kaçan... Oralarda işlediği uyuşturucu suçu nedeniyle hapiste yatan... Ve yurda döndüğü zaman ‘‘Türkiye seninle gurur duyuyor!’’ nidalarıyla karşılanan bir Oral Çelik vardı ya...
Yakında Haluk Kırcı nedeniyle de ‘‘gurur duyduğumuzu’’ öğrenirsek şaşmayalım.
Şaşmayalım... Çünkü Türkiye, canilerin, vergi kaçakçılarının, hazine soyguncularının, hayali ihracatçıların, kara para aklayıcıların, hortumcuların serbest dolaştığı, düşünce suçlularının mahkeme mahkeme süründüğü, ‘‘Bastığın gazeteyi kaymakamlığa getirip vermedin’’ diye gazetecilerin hapsedildiği bir ülke olmaya devam ettikçe, burada hayret edecek şey zaten yoktur.
İyi de... Haluk Kırcı'nın adı, son çıkan ve Rahşan Ecevit affı diye ünlenen yasa tartışılırken de çok anılmış, hatta yasaya adeta onu hedef alıyormuş gibi şöyle bir madde konmuştu:
‘‘Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların çekmeleri gereken toplam cezalarından indirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, TOPLAM CEZA ÜZERİNDEN BİR DEFAYA MAHSUS yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezaların toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.’’
Haluk Kırcı yedi kere idam cezası almıştı ama Turgut Özal'ın dehasının (!) eseri olan Terörle Mücadele Yasası'na konan (Anayasa'ya açıkça aykırı) bir hükümde ‘‘her idam cezası için 10 yıl, her müebbed için 8 yıl yatılır’’ dendiği için sonuçta cezası 7 idam için toplam 70 yıla dönüşmüştü.
Diyeceksiniz ki, ‘‘Tamam... Demek ki son af yasasına göre 70 yıldan 10 yıl indirilip Kırcı'nın 60 yıl hapiste kalması gerekiyor.’’
Hayır...
Anlaşılan 70 yıl cezayı (yasaya göre hapiste toplam 36 yıldan fazla yatılamayacağını ve bunun da müebbed hapse tekabul ettiğini dikkate alarak) Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesi önce ‘‘müebbed hapse’’ dönüştürmüş. Sonra onu da 8 yıla indirmiş. Ardından da ‘‘Buyur evladım... Sen buraya değil, dışarıdakilere daha çok yakışıyorsun’’ dercesine serbest bırakmış.
İyi de... Kırcı adam öldürmeseydi de, af kapsamına giren çeşitli cezalarının toplamı 35 yıl olsaydı, yine tahliye edilecek miydi?
Biz diyoruz ki: ‘‘Hayır... 35 yılın 10 senesi indirilecek ve daha (2004 itibarıyla konuştuğumuza göre) 20 yıl yatması gerekecekti.’’
Buyurun... ‘‘Adalet işte budur’’ diyebiliyorsanız, sizin olsun.