ABD Dışişleri Bakanlığı'nın insan kaçakçılığı raporunda Türkiye, ''kadın ve çocukların özellikle cinsel sömürü amacıyla kaçırıldığı geçiş noktası '' olarak nitelendirild
Abone olABD Dışişleri Bakanlığı'nın insan kaçakçılığı raporunda Türkiye, ''kadın ve çocukların özellikle cinsel sömürü amacıyla kaçırıldığı geçiş noktası ve son durak'' olarak nitelendirildi. Bakanlığın, bu yıl beşincisi yayınlanan 2005 yılı raporunun Türkiye kısmında, bazı kadın, erkek ve çocukların da, zorla çalıştırılmak üzere kaçırıldığı, ''Türk vatandaşlarının ülke içinde cinsel sömürü ve zorla çalıştırılmak amacıyla ülke içinde kaçırıldığına dair artan kanıtlar bulunduğu'' savunuldu. Kurbanların çoğunun, Doğu Avrupa ve eski Sovyet Cumhuriyetleri'nden, özellikle Moldova, Ukrayna, Rusya, Azerbaycan, Kırgızistan, Gürcistan, Romanya, Kazakistan, Özbekistan ve Belarus'tan geldiği belirtildi. Türkiye raporda, ''izleme listesindeki'' 2'nci kategori ülkeler arasında yer alırken, ''Türk hükümeti, insan kaçakçılığının ortadan kalkması için gereken asgari standartları tam anlamıyla uygulamıyor. Ancak bu yönde ciddi bir çaba gösteriyor'' denildi. Geçen yıl hükümetin, kurbanların kimliklerinin tespitinin sağlanması için otomatik olarak sınır dışı edilmelerinin engellenmesi amacıyla güvenlik güçlerinin eğitimini artırdığı ve bunun sonucu kurbanların kimlik tespiti konusunda ilerleme sağlandığı belirtildi. Türkiye'nin, insan kaçakçılığı yapılmaması için önleyici tedbirler alması ve insan kaçakçılarına karşı cezaların artırılması gerektiği ifade edildi. Raporda, ''hükümetin, insan kaçakçılığı konusundaki bilinçliliği artırmaya yönelik çabalarına karşın, yargı ve genel halk arasında bu konudaki farkındalık düzeyi düşük kalmayı sürdürüyor'' denildi ve hükümetin, halkı bu yönde bilgilendirici kampanyalar düzenlemesini önerdi. Raporda, Türkiye'nin ceza kanununu yenilemesinin, insan kaçakçılığıyla savaşta hükümetin elini güçlendirdiği, yerel ve uluslararası operasyonlara Türkiye'nin fon sağladığı kaydedildi. Türkiye'nin, 2004 yılında 142 kişiyi insan kaçakçılığından yargıladığı belirtildi. Türkiye ile Belarus arasında, insan kaçakçılığıyla savaş için bir mutabakat zaptı imzalandığı bilgisine de yer verildi. ABD raporunda, Türk hükümetinin, kurbanların otomatik olarak sınır dışı edilmesini engelleyici önemli adımlar attığı, jandarma ve polisin, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak, kurbanlara barınma imkanı sağladığı belirtildi. Eğitim ve bu konuda bilinçliliğin artırılması yönünde yapılan kampanyalarla güvenlik güçlerinin 2004 yılında 265 kurbanın kimliğinibb tespit ettiği, hükümetin, kurbanlara tam tıbbi yardım sağlama yönünde bir politika izlediği kaydedildi. Bunun yanı sıra geçen yıl 13 kurbana, insani vize sağlanarak Türkiye'de kalma imkanı tanındığı anlatıldı. Jandarmanın Türkiye'de insan kaçakçılığına karşı 9 bin broşür bastırıp dağıttığı, 2004 yılında hükümetin, kurbanlar için bir telefon hattı oluşturduğu belirtildi. Türk hükümetinin, 2005 yılında insan kaçakçılığıyla mücadele kampanyasını başlattığı, ancak bu projenin sonuçları hakkında yorum yapmak için henüz erken olduğu ifade edildi. Raporda, Minsk'te yaşayan Belaruslu Svetlana'nın hikayesine de yer verildi. İş arayan Svetlana'nın, Belarus'ta bazı Türklerle karşılaştığı, İstanbul'da iyi bir iş sözüyle bu adamlar tarafından Türkiye'ye getirildiği, sınırı geçer geçmez ise parası ve pasaportu elinden alındıktan sonra bir yere hapsedildiği anlatıldı. İki işadamının evine götürülen ve fahişeliğe zorlanan Svetlana'nın, altı katlı binadan atlayarak öldüğü belirtildi. Türk mahkeme kayıtlarına göre, Svetlana'nın cesedinin morgda iki hafta kimliği tespit edilemeden beklediği, ancak kimlik tespitinden sonra Belarus'a gönderildiği kaydedildi. Raporda, ''ancak Svetlana boş yere ölmedi. Belarus ve Türk yetkililer, onun ölümüne neden olan sorumluları iyi bir işbirliğiyle tutukladılar ve hem ölüme sebebiyet vermek hem de insan kaçakçılığından yargıladılar'' ifadesi kullanıldı. Svetlana'nın hikayesi, ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice'ın insan kaçakçılığı konusundaki danışmanı John Miller tarafından, bakanlıkta düzenlenen basın toplantısında da anlatıldı. Raporda birinci kategoride yer alan ülkeler, gereken asgari standartları tam anlamıyla uygulayan ülkeler sınıfına girdi. Üçüncü kategoride yer alan ülkelerse insan kaçakçılığıyla mücadelede asgari standartları bile uygulamayan ve bu yönde hiçbir çaba sarf etmeyen ülkeler oldu.