Serkan Demirtaş, Türkiye'nin İsrail'in NATO programlarına katılmasına dönük vetosunu kısmen kaldırmasını analiz ediyor.
Abone olTürkiye'nin İsrail'in NATO programlarına katılmasına dönük vetosunu kısmen kaldırması, Ankara'nın Tel Aviv ile ilişkilerinde yeni bir durumdan daha çok ittifakla ortaklık bağları açısından önemli mesajları barındırıyor.
NATO Konseyi'nin Türkiye'nin talebi doğrultusunda 6 adet Patriot anti-füze savunma sistemini yerleştirme kararının ardından gelen bu adım, Ankara-Brüksel hattında "karşılıklı ortaklık dayanışması mesajlarının" yenilenmesi olarak görülüyor.
Ancak konunun İsrail basınına "Türkiye, Patriot karşılığında vetosunu kaldırdı" şeklinde yansıması, akıllara Ankara-Brüksel-Washington arasında üstü örtülü bir pazarlık mı yapıldığı sorusunu da beraberinde getirdi. Dışişleri Bakanlığı, pazarlık haberlerini yalanlarken, bu adımın ittifakın ortak savunma anlayışı ve üçüncü ülkelerin mağdur olmaması için atıldığını kaydediyorlar.
Yabancı bir diplomatik kaynak ise, Ankara'nın Patriot talebinin ele alındığı bir daimi temsilciler toplantısında Türkiye'nin İsrail'e uyguladığı vetonun da masaya taşındığı ve "İttifak içinde kolektif savunma açısından zafiyet varmış görüntüsünün ortadan kaldırılması için üçüncü taraflara uygulanan bu vetoların eşzamanlı kaldırılması gerektiği" mesajının verildiğini kaydetti.
Aynı kaynak, "Patriotların yerleştirilmesiyle amaçlanan daha güçlü bir ortaklık ve dayanışma mesajının verilmesiydi. Bunun da sağlanmış olduğunu görüyoruz" diye konuştu. Her ne kadar pazarlık olduğuna ilişkin haberler yalanlansa da, bu konunun hükümeti iç siyasette sıkıştıracağı söylenebilir.
Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin Patriot savunma sisteminin yerleştirilmesiyle ilgili olarak ayrıntılı bilgi vermemesi durumunda pazarlık iddialarını kabul etmiş sayılacağını belirtirken, şu noktanın da altını çizdi:
"İsrail'e kamuoyu önünde durmadan çatan, ama kapalı kapılar ardında İsrail'le defalarca görüşen, dış politikadaki rotasını dışarıdan gelen telkin ve direktiflere göre belirleyen bir AKP için bu iddiaların geçerli olma ihtimali maalesef yüksektir. Zira, uzun zamandır, AKP'nin dış politikası Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ve güvenliğini koruyan, kollayan ve onları vazgeçilmez önceliği sayan bir politika olmaktan çıkmış, dış güçlerin telkinlerine göre yürütülen bir politika haline dönüşmüştür."
Askeri programlar kapsam dışı
Türkiye'deki diplomatik kaynaklara göre, kaldırılan vetolar askeri olmayan programları içeriyor.
İsrail yine NATO askeri tatbikatlarına ya da askerlerin katımılıyla gerçekleştirilecek programlara katılamayacak.
Ayrıca, bu gelişmenin Türkiye ile İsrail arasındaki ikili ilişkilerle doğrudan da bir bağlantısı bulunmuyor.
"Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerini normalleştirmesi İsrail ve uluslararası kamuoyunun da yakından bildiği üç koşulun karşılanmasına bağlıdır. Bu adımlar atılmadığı sürece Türkiye'nin İsrail politikası değişmeyecektir" diye konuşan bir Türk diplomat, "Uluslararası sularda dokuz Türk yurttaşını öldüren bir ülkenin askeri yöneticileriyle aynı savunma bloku altında işbirliği yapmamızı -koşullarımız karşılanmadığı sürece- beklemek saflık olur" dedi.