Türkiye - İsrail savaşı
Şahsen; minimum 25 yıldan bu yana, (yani GAP projesinin ortaya çıkmaya başlamasından sonra) İsrail ile Türkiye arasında (adı konmamış olsa bile) sıcak bir savaşın sürdüğüne inanmaktayım.
Şahsen; minimum 25 yıldan bu yana, (yani GAP projesinin ortaya
çıkmaya başlamasından sonra) İsrail ile Türkiye arasında (adı
konmamış olsa bile) sıcak bir savaşın sürdüğüne inanmaktayım.
Bu savaşta, İsrail’in gözü kapalı uyduları ABD ve AB’nin de,
karşımızda yer aldığını düşünmekteyim.
“ Stratejik ortaklık, dostluk, vb.” kavramlar,
kimsenin inanmadığı, ama gerçekleri gizlemek için kullanılan
sözlerdir. Bir tür acizlik gösterisidir.
- Türkiye’yi yönetenlerin; açık/samimi/dürüst ve cesur davranması
şarttır. Gerçekleri perdeleyerek bir yere varamayız. Hele hele, dış
politikalarda, etkin ve saygın bir noktaya da gelemeyiz.
1- Türkiye’deki terörün, bölme gayretlerinin (Alevi-Sünni/ Laik-
Anti laik / Türk- Kürt vb) Gazi/ Sivas/ K.Maraş vb. trajedilerin,
tertipçisi ve teşvikçisi, İsrail- ABD- Vatikan ve AB “şer
ortaklığıdır”.
2- Ne yazık ki; Türkiye’nin iç ve dış politikalarında ve
ekonomisinde, bu mihraklar hakimdir. Medyanın önemli bir bölümü de,
bunların elindedir.
3- İsrail Yönetimi; katil/pervasız/ her türlü insani vasıflardan
mahrum/ zalim ve şımarık bir gruptur. Hiçbir beynelmilel kuruluşu
(B.M/ Güvenlik Konseyi/ Adalet Divanı/ Av. İnsan Hakları
Mahkemesi/Avrupa Konseyi vs. vs.) sallamamaktadır. Nitekim, BM’nin
son “ Tahkikat Komisyonu Kurma” kararını da reddetmiştir. Ama, ne
yazık ki, (ABD’nin gözü kapalı desteği yüzünden) bugüne kadar,
bunlara haddini bildirecek bir güç de çıkmamıştır.
Müslüman olduğu söylenen ülkelerin (Mısır/S. Arabistan/ Kuveyt/
Körfez Ülkeleri/ Kuzey Afrika Ülkeleri/ Irak/ Pakistan/ Afganistan/
vs. ) durumu ortadadır. Türkiye dahil, hiçbiri gerçek anlamda
bağımsız değildir. Tamamına yakını, ABD uydusudur. (İşte Mısır;
Gazzeye uygulanan ambargonun, İsrail kadar sorumlusudur. Kapıları
devamlı kapalı tutmaktadır. Zira, ABD ve İsrail’in emir kuludur.
Diktatörlükle yönetilmektedir. Halkından kopuktur.)
Bu tablo içinde; İsrail yönetimleri, Hitler’den bile acımasız
biçimde “ soykırım” suçu işlemektedir. Kitlesel katliamlar
yapmaktadır. ( Bu arada, Hitleri iktidara getirenlerin, Yahudi
sanayiciler olduğunu; Soykırım olayının İsrail’e göçe zorlamak için
yapıldığını; Rockefeller ve Rothschild Ailelerinin ( harp dönemi de
dahil olmak üzere) Hitler’e devamlı destek verdiğini;
unutmayalım)
4- Mavi Marmara katliamı, her Türk gibi, beni de çok üzmüş,
derinden yaralamıştır. Gururumu da fevkalade incitmiştir. Zira, bol
bol söylem dışında, ortaya konan, hiçbir eylem yoktur. ( Bu yazımı,
hemen yazmadım. Olayların gelişmesini bekledim. Ciddi yaptırımlar
olacak mı, diye ümit ettim)
a) Sn. Arınç’ın daha ilk gün, “Harp edecek değiliz” demesi, çok
abes olmuştur. Zafiyet ifadesidir.
( Bu arada, Türkiye’yi yönetenler, bir konuyu açıklamalıdırlar.
Türkiye, silah açısından, İsrail’e bu kadar muhtaç mıdır? İsrail,
arzu ederse, -uçaklar dahil- tüm elektronik sistemimizi
kilitleyebilir mi? Yani, İsrail ile savaşmamız imkansız mıdır?) (
MOSSAD’ı, Türkiye’den
temizlemek, çok mu zordur? İsrail’in Türkiye’deki istihbarat
merkezi kapatılmayacak mıdır?)
b) Sn. Başbakan’ın , “ İsrail, en yakın dostunu kaybetmek üzeredir”
sözünün anlamı nedir? Hani, “ One Minute” çıkışı? Bir ucuz gösteri
miydi? Peki, nereden çıktı, bu müşterek askeri tatbikatlar, milli
maçlar?
Demek, perde arkasında, dostluk devam ediyormuş da, halktan
gizleniyormuş. Yoksa, ABD’nin verdiği rol mu oynanmaktadır?
c) Sn. Davutoğlu, “ hesap soracağız” demiştir. Çok güzel. Peki,
ama, nasıl soracağız, bu hesabı? Büyükelçimizi, niçin kesin ve
devamlı olarak, geri çağırmıyoruz? Niçin, askeri ve ticari
ilişkileri, tam anlamı ile kesmiyoruz? ( En azından, Netanyahu
Hükümeti, olduğu sürece)
Bakın, TBMM oy birliği ile deklarasyon yayınlamış, Hükümete tam bir
yetki vermiş, destek sağlamıştır. Peki, ne beklenmektedir? “ Hem,
İsrail terörist bir ülkedir” diyeceğiz, hem de işbirliğini
sürdüreceğiz? Bu ne biçim, tenakuzdur? Zedelenen itibarımızı, nasıl
tamir edeceğiz? Birleşmiş Milletlerin fos, İsrail’in sallamadığı
kararlar ile mi avunacağız? (Zaten; küstah Siyonist yönetim,
saldırmaya/ hakaret etmeye/ özür dilemeyiz demeye/ devam
etmektedir. Cellat başına madalya vermektedir)
d) Sn. Başbakan; Haziran 2005’de, Yahudi kuruluşlarınca verilen, “
Cesaret Madalyasını” iade etmeyecek midir?
e) ABD’nin tutumu açıktır. (Kaldı ki, kendisi de terörist bir
yönetimdir. Irak’ta/ Afganistan’da/ Pakistan’da, velhasıl Dünyanın
dört bir yanında yaptığı barbarlıklar/ vahşetler/ soykırımları,
alenidir) Obama geldi de, ne değişti? Hiç. Sadece, Başkanın cilt
rengi değişti.
Başkan gibi; Türk düşmanı, Bşk. Yardımcısı Biden ve Clinton’un da,
aleni/ sıkılmaz ve pervasız destekleri ortadadır.
BM/ NATO/AB velhasıl hepsi, Haçlı ruhu ve Türk düşmanlığı ile
hareket etmektedirler. Biz ise, bunlardan destek bekliyoruz? Ne
büyük hata. (Kaldı ki, kınasalar ne olur, kınamasalar ne yazar?
Şehitlerimiz geri döner mi? Genç evladımıza, 45 santimden 5 kurşun
sıkanların, şerefsizliği silinir mi?) Bir de, utanmadan, “
tahkikatı İsrail yapsın” demiyorlar mı? Ne büyük utanmazlık.
f) İskenderun saldırısı, ciddi biçimde araştırılmalıdır.
Arkasındaki odaklara (ki İsrail de çıkacaktır) hadleri
bildirilmelidir.
g) Barzani’ye, çok fazla önem verilmektedir. O’nun ne gücü vardır
ki? ABD ve İsrail’in piyonudur, sadece. Kendisine söylenenleri
yapmaktadır. Aksi halde, hemen ipi çekilecektir.
h) Sn. Başbakan, farklı fikir ve yorumlara çok kızmaktadır. Peki,
ama, kafalardaki sorular, cevapsız mı kalacaktır?
- Mavi Marmara’yı korumak için, ( Somaliye bile gemi gönderen
Türkiye) bir askeri gemi yollayamaz mıydı? Veya başka birtakım
koruma tedbirleri alınamaz mıydı? ( Bakınız, İrlanda gemisine, ne
kadar yumuşak davranılmıştır? Öldürülenlerin tümünün Türk olması,
tesadüf müdür?)
- IHH’nin gayretleri, elbette takdire şayandır. Ancak, daha eski ve
güçlü bir kuruluş olan Kızılay, devreye sokulamaz mıydı?
- Hamas- El Fetih ihtilâfı, önemli bir problemdir. Asıl
gayretimizi, bu düşmanlığın sona erdirilmesinde, kullanamaz
mıyız?
i) İsrail’in (pek yakın bir tarihte) OECD üyeliğine niçin karşı
çıkılmamıştır?
j) Başta, silâh ve tohum olmak üzere, İsrail’den yapılan ithalatlar
durdurulacak mıdır? İsrail’in GDO’lu tohumlarına mahkum muyuz?
k) Türkiye’nin büyük şehirlerinde, “ Siyonistlerin soykırım
anıtları” açılması, düşünülemez mi? Silâhsız insanları katleden,
soytarı İsrail komandoları, devamlı olarak, teşhir edilemez mi?
l) Dış mihrakların, İmralı’daki ajanının, menfur icraatlarına sed
çekilemez mi?
Sayın Başbakanım; Milli gururuma, sizin kadar önem veriyorum.
Filistinli kardeşlerime de sizin kadar üzülüyorum. Ancak, etkin
tedbirler ve eylemler bekliyorum. Hamasi ve şedid konuşmalar, sonuç
doğurmayacak nutuklar, beni tatmin etmiyor. Lütfen, suçlamaları
bırakın, İsrail’e karşı, müşahhas uygulamalar yapın… Şehit
cenazelerini, yaralıları ve mağdurları geri almak, başarı
değildir.