Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin İslami bir devlet olmadığını, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan demokratik bir ülke olduğunu söyledi. Erdoğan'ın açıklamaları için..
Abone olBaşbakan Erdoğan, Alman Bild gazetesine verdiği demeçte bir soruya, ''Türkiye İslami bir devlet değil, nüfusunun çoğu Müslüman olan demokratik bir ülkedir. 'İslami devlet' deyimi yanlış anlamalara yol açabilir. Avrupalı olup olmadığım konusuna gelince: Bundan şüpheniz mi var'' diye cevap verdi. Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa'ya ait olup olmadığı sorusunu da ''Türkiye, tabii ki coğrafi ve kültürel açıdan Avrupa'ya ait. Avrupa tarihi açıdan bakıldığında Türkiye'de, Türkiye de kendini Avrupa'da buldu. Her ikisi de birbirine ait'' diye yanıtladı. Avrupa'nın, köklerini Türkiye'de bulacağını, Avrupa'nın tarihinin Türkiye'nin tarihine sıkı şekilde bağlı olduğunu ifade eden Erdoğan, Avrupa'nın bunu Türkiye ile AB üyelik müzakerelerine başlanması konusunda dikkate alacağına inandığını, Türkiye'nin üyeliğinden AB'nin her alanda fayda sağlayacağını belirtti. Tüm gelişmelerin, AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması yönünde karar alacağına işaret ettiğini kaydeden Erdoğan, ''Sonuçta AB üyeliği için gerekli olan kriterlerin büyük bölümünü yerine getirdik. Avrupa'da konuştuğum tüm dostlarımız, üyelik müzakerelerine başlayabileceğimizi söylüyorlar'' dedi. AB Komisyonu'nun raporunu bilmediğini, ancak kriterleri yerine getirecekleri için bu raporun olumsuz olamayacağını ifade eden Erdoğan, Türklerin Avrupalı olduğunu, bu nedenle Avrupa devletler topluluğuna ait olduklarını söyledi. TÜRKİYE, AB'NİN İÇİNDE YER ALMALI Başbakan Erdoğan, AB'nin, Türkiye için sadece bir ekonomik topluluk anlamına gelmediğini, farklı kültürlerin ve organizasyonların birliği ve siyasi bir ittifak olduğunu belirterek, Türkiye'nin de bu birliğin içinde yerini alması gerektiğini kaydetti. Erdoğan, ''Dostum Gerhard Schröder'in de sürekli bir şekilde ülkemin üyeliğini desteklemesinden büyük mutluluk duyuyorum. Almanya'da 2 milyon 700 bin Türk yaşadığı için bu destek de doğrudur. Bu Türklerin 700 bini günümüzde Alman vatandaşlığına sahiptir. Bu gerçek, Almanya'nın kararını olumlu yönde etkileyecektir. Bayan Merkel de, Türkiye'de benimle yaptığı görüşmelerde daha açık davrandı. Bu konudaki görüşünü gözden geçireceği izlenimini edindim'' diye konuştu. Angela Merkel'in başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) de bu konuda son sözü söylediğine inanmadığını ifade eden Erdoğan, Almanya'da yaşayan Türklere hangi partiyi seçmeleri gerektiği konusunda bir şey söylemek istemediğini, Türklerin bu konuda kendilerinin karar vereceğini söyledi. Türkiye'nin AB üyeliğinin reddedilmesinin Türk halkı için ne anlama geleceği sorusuna da Erdoğan, ''Bu olasılık sıfıra yakın. Eğer böyle bir karar alınırsa, bu büyük bir tarihi hata ve son derece adaletsiz bir karar olur. Hem Türk hükümeti, hem de Türk halkı böyle bir karar alınmasına çok üzülür'' cevabını verdi. Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye çok pahalıya mal olacağı iddialarının 10 yıl öncesine kadar haklı görülebileceğini, ancak bugünkü durumun tümüyle değiştiğini kaydederek, ''AB'nin yeni üyelere milyarlarca euroluk sübvansiyon verdiği dönemler en geç 2005 yılında sona erecek. Biz üyeliği sadece daha fazla para alacağız diye istemiyoruz. Biz Avrupa ailesine ait olduğumuz, siyasi, kültürel ve tarihi ilişkilerimizin daha da güçlü hale gelmesi için bunu istiyoruz'' ifadesini kullandı. Türkiye'de yaşayan Hıristiyanların sorunlarıyla ilgili bir soruyu da Erdoğan, ''Hıristiyan vatandaşlarımızın herhangi bir sorunu olduğunu görmüyorum. Ülkemde yaşayan çok sayıda dini liderle görüştüm. Hiçbiri bana herhangi bir şikayette bulunmadı'' diye yanıtladı. Bu konuda bazı değişiklikler de yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, daha önceki tüzüklerde yer alan ''cami'' deyimini ''dini yerler'' şeklinde değiştirdiklerine işaret etti. İsteyen herkesin istediği yerde bir dini yapı kurabileceğini kaydeden Erdoğan, ''Bildiğiniz üzere Türkiye'de din ve devlet arasında kesin bir ayrım vardır. Nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, Türkiye'nin Batı'nın etkisini taşıyan bir demokratik ülke olduğundan şüphe yoktur. Türkiye'nin üyeliğinden sonra herhangi bir uyum sorunu yaşanacağını sanmıyorum'' diye konuştu.