Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Daimi Temsilcisi Jakob Simonsen'e göre makroekonomik olumlu gelişme gösteren Türkiye'nin iş yaratmada sorunlu bir ülke.
Abone olBirleşmiş Milletler Kalkınma Programı Daimi Temsilcisi Jakob Simonsen, makroekonomik açıdan gayet olumlu gelişme gösteren Türkiye'nin iş yaratmada önemli bir sorunu bulunduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler'in ''Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'' kapsamında hazırladığı ''Kalkınmada Özel Sektörün Rolü'' raporu çerçevesinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği tarafından bir panel düzenlendi. Panelde, özel sektörün gelişmekte olan ülkelerde karşılaştığı sorunlar ve yoksulluğun giderilmesinde üstleneceği görevler tartışıldı. Simonsen, paneldeki konuşmasında, özel sektörü kalkınmanın gerçekleşmesinde ve fakirliğin giderilmesinde en önemli faktör olarak gördüklerini söyledi. Simonsen, şu görüşleri dile getirdi: ''Türkiye makroekonomik açıdan gayet olumlu gelişme gösteriyor. Ancak iş yaratma önemli bir sorunu var. 18-25 yaş arasındaki nüfusu fazla ve bunların hepsi iş arıyor. Türkiye'nin en önemli zorluklarından biri, makroekonomik göstergelerdeki iyileşmeyi nasıl daha iyi istihdam yaratma politikasına dönüştürebileceği.'' Türkiye'nin Doğu ve Batı bölgeleri arasındaki farklılığa da dikkat çeken Simonsen, Türkiye'deki iyi şirketlerin nasıl Doğu'ya gitmesinin sağlanabileceğinin, buralara yatırım yaparak göçün nasıl önlenip, işsizliğin önüne geçilebileceğinin araştırılması gerektiğini kaydetti. Panelde soruları da yanıtlayan Simonsen, tarımdan gelen göçün nasıl önlenebileceğine ilişkin olarak, ''Özel sektörün en önemli özelliği kar gütmesidir. Özel sektör karlı olmayan yere gitmez. Bunun için piyasayı yönlendirecek açık şekilde bir iklim ortaya koymak lazım. Acaba bankaları nasıl bu işe çekebiliriz, büyük şirketleri nasıl çekebiliriz? Bu noktada otoriteye, yönlendirmeye, hükümete ihtiyaç' var'' diye konuştu. Simonsen, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunda, özel sektörün inandığından çok daha büyük bir potansiyel olduğunu söyledi. Kalkınmanın verimli bir biçimde olabilmesi için yerel kalkınmanın bir kaldıraç olarak kullanılması gerektiğini belirten Simonsen, yerel kalkınma kurumlarının lobicilik, bilinçli yönetim ile verimlilik açısından önemini vurguladı. Simonsen, kayıtdışı ekonomiye de değinerek, Türkiye ekonomisinin yarısını kayıtdışı ekonominin oluşturduğunu, bunun önlenmesi gerektiğini söyledi. Bir soru üzerine Simonsen, ''Şahsen özelleştirmenin özel sektörün serbest bırakılmasında çok elzem bir rol üstleneceğine inanıyorum. Mühim olan özelleştirmeyi ne kadar sorumlu yaptığınızdır'' dedi. ''KOBİ'LER VE YEREL GİRİŞİMCİLİK BÜYÜK POTANSİYELE SAHİP'' Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Avrupa ve BDT Direktör Yardımcısı Marta Ruedas da, özel sektör yatırımlarının artmasının büyümenin temeli olduğunu belirterek, bunun sadece yabancı doğrudan yatırımla değil, ulusal yatırımlarla da sağlanabileceğini söyledi. Ruedas, ''Bu konuda özellikle KOBİ'ler ve yerel girişimcilik çok büyük bir potansiyele sahip. Ancak KOBİ'ler pek çok ülkede yeterince kullanılamıyor'' dedi. Devletin özel sektörün gelişebileceği bir iklim yaratması gerektiğini ifade eden Ruedas, ''Özel sektörün önünü açarsanız kalkınmada başarılı modelleri ortaya koyabilirsiniz'' dedi. Ruedas, Türkiye'nin büyük bir kayıtdışılığa sahip olduğuna dikkat çekerek, bunun azaltılmasının hedeflenmesi gerektiğini söyledi. Özel sektörün kalkınmadaki önemine de değinen Ruedas, büyük şirketlerin küçük şirketlere danışmanlık hizmeti verebileceğini kaydetti. ''TURİZM SEKTÖRÜ TÜRKİYE'NİN LOKOMOTİFİ OLACAK'' TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Oktay Varlıer de, konuşmasında, tarımdan açığa çıkan işçilerin büyük kentlere göçünün önlenmesi için bir mastır planı yapılması gerektiğini belirtti. Günümüzde kamu kesimindeki bürokratların hiçbirinin yetkisini kullanmak istemediğine işaret eden Varlıer, ''Çünkü bir devlet memuru herhangi bir işi yapmadığı zaman sorumluluğu yok. Ama yapmasının pek çok riski var. Bu ortamın mutlaka değiştirilmesi lazım'' dedi. Varlıer, siyasi adam kayırmaya son verilmesi gerektiğini de dile getirerek, iktidarın işin ehli insanları doğru yerlere getirmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de hükümetlerin geriye dönük bazı kararlar aldığını belirten Varlıer, bu durumun özel sektörün yatırım yapmasının önünde bir engel oluşturduğunu kaydetti. Varlıer, turizm sektörünün çok fazla istihdam sağlayan bir sektör olduğuna işaret ederek, ''Turizm, önümüzdeki yıllarda Türkiye için lokomotif olacak bir sektör. İşsizliği giderecek bir sektör. Sadece, deniz, kum ve güneş turizmine değil, diğer alanlara da yönelmek gerekli'' dedi. KOBİ'ler için Türkiye'de fon imkanının olmadığına dikkat çeken Varlıer, buna olanak sağlayacak bir sistem oluşturulması gerektiğini söyledi. Varlıer, kayıtdışının önlenmesi için vergi yükünün azaltılması, KDV oranlarının düşürülmesi ve belli rakamın üzerindeki harcamaların banka sistemi üzerinden geçmesi gerektiğini kaydetti. Varlıer, GAP projesinin özel sektöre büyük imkan sağladığını da belirterek, yerel inisiyatif ve büyük şirketlerin bu bölgeye gidebilmesi için destek verilmesi gerektiğini söyledi. Gazeteci-Yazar Güngör Uras da özel sektörün büyümesi için gerekli şartları, kayıtdışı ekonominin olmaması, kredi sisteminin çalışması, şirketlerin kuruluş çalışmalarının hızlandırılması, gerekli hukuk unsurlarının bulunması olarak sıraladı. Uras, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma için büyük ölçüde yabancı yatırımcılara bel bağladıklarını ifade ederek, ''Biz yabancı sermaye gelsin diye bekliyoruz. Yabancı sermaye 5 milyar dolarla gelecek. Oysa bizim toplam 40 milyar dolarlık kaynak yaratma imkanımız var. Esas kaynak kendi kaynağımız'' dedi. ''KALKINMADA ÖZEL SEKTÖRÜN ROLÜ'' RAPORU Panelde, Birleşmiş Milletler ''Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'' kapsamında yoksulluğun giderilmesi ve söz konusu hedefe özel sektör işbirliğiyle nasıl ulaşılacağını inceleyen raporun Türkiye'deki tanıtımı da yapıldı. Kanada Başbakanı Paul Martin ve eski Meksika Başkanı Ernesto Zedillo'nun eş başkanlığını yürüttüğü bir komisyon tarafından hazırlanan raporda, piyasalarda tam rekabeti sağlayacak tedbirlerin alınması, yatırımların artırılması, kanunların güçlendirilmesi, özel sektörün çevre, sosyal eşitlik ve finansal karlılığa eşit oranlarda yaklaşması, kayıtdışı faaliyet gösteren şirketlerin kayıtiçine alınması, adil bir vergi düzeni, KOBİ ve mikro girişimciliğin desteklenmesi ve bu bağlamda mikro finansman imkanlarının artırılması, finans söktörünün yeniden yapılandırılması, kurumsal yönetim ilkelerinin ve şeffaflığın bütün şirketlere yayılması gibi konulara yer verildi.