Türkiye IMF'nin 2010, 2011 ve 2013 yılllarında öngördüğü büyüme tahminlerinden daha fazla büyüme kaydetti.
Abone olTürkiye, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) 2010, 2011 ve 2013 yıllarında Türkiye için öngördüğü büyüme tahminlerinden daha fazla büyürken, ekonomistler, IMF'nin düşük büyüme tahminlerinin Türkiye için olumlu olduğunu kaydetti.
IMF, Türkiye'nin 2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla yüzde 2,3 ve yüzde 3,1 büyüyeceği tahminine yer vererek, Orta Vadeli Program'daki (OVP) 2014 yılı yüzde 4 ve 2015 yılı yüzde 5 büyüme hedeflerinin altında öngörülerde bulundu ancak Türkiye'nin son 5 yılda gerçekleştirdiği büyüme rakamlarına bakıldığında 2010, 2011 ve 2013 yıllarında IMF'nin tahminlerinden daha fazla büyüme gerçekleştirdiği görülüyor.
IMF ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenilen verilere göre, IMF 2013 yılı Ekim ayında yayınladığı raporunda Türkiye'nin 2013 yılında yüzde 3,8 büyüyeceği öngörüsünde bulunmasına karşın Türkiye yüzde 4 büyüdü. IMF, 2013 yılı nisan ayında yayınladığı raporda da Türkiye'nin 2013 yılında yüzde 3,4 oranında büyüme gerçekleştireceği tahmininde bulundu.
Türkiye 2011 yılında da IMF'nin tahminleri üzerinde büyüme kaydederken, IMF, 2011 yılı Eylül ayında yayınladığı raporda Türkiye'nin 2011 yılında yüzde 6,6 olarak büyüyeceği öngörüsünde bulunmasına karşın Türkiye, yüzde 8,8 oranında büyüme rakamına ulaştı.
IMF, Türkiye'nin 2010 yılı büyüme tahminini 2009 yılı Nisan ayında yayınladığı raporda yüzde 1,5 , 2009 yılı Ekim ayında yayınladığı raporda yüzde 3,7 , 2010 yılı Nisan ayı raporunda yüzde 5,2 ve 2010 yılı Ekim ayı raporunda yüzde 7,8 olarak öngördü. Ancak Türkiye 2010 yılında yüzde 9,2 oranında büyüme kaydederek söz konusu yılda da IMF'nin tahminleri üzerinde büyümeye ulaştı.
Türkiye, 2009 yılında bir daralma yaşadı ancak bu daralma da IMF tahminlerinin altında gerçekleşti.
IMF Türkiye'nin işini kolaylaştırıyor
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Saxo Capital Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy, IMF'nin maksimuma yakın olan negatif bir senaryoyu baz alarak kendi içerisinde bir hedefleme yaptığını belirterek, "Aslında IMF bu tür düşük büyüme tahminlerini bir alt çıpa olarak kullanıyor" dedi.
Türkiye'nin IMF bağımlısı olmadan kendini idare edebilen bir ülke olduğunu ve bu süreçte ciddi anlamda büyüme yakaladığını işaret eden Paksoy, şunları kaydetti:
"Dünyada şu anda en büyük sorun kayda değer bir büyüme hızı yakalamak. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) , Japonya Merkez Bankası'nın (BOJ) amacı piyasalara ciddi anlamda para enjekte ederek finansal sistemi risklerden koruyup, paranın reel sektöre gitmesini sağlayarak büyüme sağlamak. Türkiye'nin bugüne kadar bu anlamda sorunu olmadı ve Türkiye her zaman IMF çıpasının üzerinde büyüme kaydetti. IMF düşük çıpa içerisinde yer alan tahminlerini olası riskleri içinde barındıran bir senaryoyla veriyor. IMF bir anlamda bize yardımcı oldu. Türkiye her seferinde IMF'in tahminleri üzerinde büyüyerek, sermayenin Türkiye'ye bakışını da pozitif hale getirdi. IMF'in tahminlerini ülkelere verdiği desteğin bir parçası olarak düşünebiliriz çünkü IMF yüksek hedef koyarsa bu büyümenin altında kalan ülkeler için asıl sorun başlar. Çünkü sermaye kırılgan bir yapı içeriyor."
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) parasal genişlemeyi geri çekmeye başlamasıyla paranın kıymetli olmaya başladığını ve daha da değerleneceğini vurgulayan Paksoy, Fed'in faiz artırımının tam fiyatlanmadığını ve böyle bir ortamda da ülkelerin büyüme konusunda sıkıntı yaşayacağının bir gerçek olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin bir yandan cari açığı fonlayıp diğer yandan paranın maliyeti arttıkça büyüme tarafında bunun negatif etkilerini göreceğini belirten Paksoy, şöyle devam etti:
"Gelişen piyasalara baskı bir müddet daha devam edecek, cari açığı düzenleme yolunda yapısal reformlara giderken sancılı bir süreçten geçecek. IMF bütün bunlar sonucunda olabilecek bir hedefleme yapıyor. Türkiye'nin seçimlerden sonra para piyasalarında yakaladığı istikrar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) şartlara bağlasa da faiz indiriminde açık kapı bırakması ve munzam karşılıklara Türk Lirası bazında faiz verme ihtimali, TCMB'nin munzam karşılık oranlarında indirime giderek bankalara sağlayacağı likiditeyle reel sektörü fonlayacak kredi ortamının oluşması Türkiye'nin pozitif unsurları olacak."
Türkiye'nin her IMF raporu üzerinde büyüme göstermesinin Türkiye'ye olan kötü bakışından değil uyguladığı senaryoda riskleri de içeri alarak bir büyüme hedefi koymasından kaynaklandığını aktaran Paksoy, Türkiye'nin de potansiyelinin üzerinde büyüme gerçekleştirmesinin para piyasaları üzerinde kalıcı denge sağladığını söyledi.
Cüneyt Paksoy, IMF hedeflerine saplanılmaması gerektiğini işaret ederek, piyasaların da IMF'nin Türkiye hakkındaki tahminlerini negatif olarak algılamayıp bir alt çıpa olarak değerlendireceğini ve Türkiye'nin bu alt çıpanın üzerinde gerçekleştireceği her büyümenin de Türkiye'ye sermaye girişiyle sonuçlanacağını sözlerine ekledi.