BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  DÜNYA

Türkiye ilk sırada

Başkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neslihan Başçıl Tütüncü, Türkiye’nin şeker hastalığı artışında dünyada ...

Abone ol

Başkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neslihan Başçıl Tütüncü, Türkiye’nin şeker hastalığı artışında dünyada ilk sırada yer aldığını söyledi.
Dünya Diyabet Günü etkinlikleri çerçevesinde Başkent Üniversitesi Hastanesi Dr. Hasan Telatar Konferans Salonu’nda bir konferans gerçekleştirildi. Başkent Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tütüncü, aynı hastaneden Doç. Dr. Aslı Nar, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Tomris Erbaş ile konusunda uzman diyabet hemşireleri, konferansta diyabet hastalığıyla ilgili bilgiler verirken, katılımcılar tarafından kendilerine yöneltilen sorulara da cevap verdi.
Prof. Dr. Tütüncü, Türkiye’de son 10 yılda şeker hastalığı konusunda çok hızlı bir artış olduğunu söyledi. Tütüncü, “Yapılan tespitlere göre ülkemiz nüfusunun yüzde 13.7’si şeker hastası. Bu verilere baktığımız zaman, ülkemizde 7 milyondan fazla tespit edilen şeker hastası bulunduğunu söyleyebiliriz. Tespit edilemeyenlerle beraber bu rakamın çift haneli rakamlarda olduğunu tahmin ediyoruz. 10 sene önce şeker hastalığının oranı ülkemizde yüzde 7.4’tü. Son 10 yılda şeker hastalığının artış oranı yüzde 90 rakamına ulaştı. Türkiye, bu konuda dünyada maalesef ilk sırada. Dünyada son 10 yılda ülkelerdeki şeker hastalığı artış oranı yüzde 40. Şeker hastalığı ülkemizde büyük bir hızla yaygınlaşıyor” dedi.

ŞEKER HASTALIĞIN TİPLERİ
Prof. Dr. Tütüncü, şeker hastalığının yaygınlaşmasındaki başlıca nedenleri, düzensiz ve sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam ile stres olarak sıraladı. Tütüncü, şeker hastalığının yaygın 2 tipinin olduğunu belirtti. Tütüncü, Tip1 adı verilen şeker hastalığının daha çok gençlerde ve kendiliğinden oluşan bir hastalık olduğunu hatırlattı. Tütüncü, bu tip şeker hastalarında insülin hormonu sağlayan beta hücrelerinin vücütta hiç kalmadığını ve Tip1 hastalarının mutlaka insülin tevadivisi görmeleri gerektiğinin altını çizdi. Tütüncü, Tip2 adı verilen şeker hastalığın ise bu hastalığın yaygın türü olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Tütüncü, şeker hastalarının yüzde 90-95’nin Tip2 olduğunu vurgulayarak, “Tip2 şeker hastalığı genellikle 40 yaşından sonra gelişebilen bir hastalıktır. Yaşlanmakla birlikte görülme riski artar. Genellikle ailesinde şeker hastası olanlarda gelişir. İnsülin hormonu salgılanmasındaki azalma sonucu ortaya çıkar. İlaçla tedavisi yapılmakla beraber, genellikle ilerleyen yıllarda insülin tedavisine başlanır” diye konuştu.

BELİRTİLERİ VE SONUÇLARI
Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Tomris Erbaş ise, şeker hastalığının belirtilerini anlattı. Erbaş, “Şeker hastalığının başlıca belirtileri, çok fazla su içme ve içme isteği, iştahın açılmazı ve fazla yemek yeme, çok sık idrara çıkmak ve geceleri bunun için sık sık uyanmak, ciltte kuruma, sürekli halsizlik ve yorgunluk, çabuk yorulma, yaraların geç iyileşmesi ve zaman zaman gözlerin bulanık görmesidir. Bu belirtileri taşıyanlar, mutlaka uzman bir doktora başvurmalıdır. Şeker hastalığı zamanla gelişen sinsi bir hastalıktır. Bu hastalıkla yaşamada düzenli kontrol anahtar bir rol oynamaktadır. Şeker; kanda bulunduğundan ve kan da damar içinde dolaştığından damara zarar verir. Başta kalp, beyin, böbrek gibi hayati işlev gören organlarda olmak üzere, ayaklarda ve gözlerde tahribat ve sorun meydana getirir. Damarlarda hasar sonucu yeterli miktarda kan dokulara gidemezse kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları, körlük, kangren, görme bozukluğu riski artar. Ayrıca bu damarlardaki hasar sonucu damar tıkanıklığı, böbreklerdeki hasar sonucu da hipertansiyon meydana gelir” dedi.
Prof. Dr. Erbaş, sağlıklı bir yaşam için sağlıklı ve düzenli beslenmenin çok önemli olduğunu vurguladı. Erbaş, son dönemde artan fast-food tarzı beslenmenin şeker hastalığının yaygınlaşmasında önemli bir paya sahip olduğunu hatırlatarak, insanların günde 3 ana ve 3 ara öğün almasını, az porsiyonlarla sık sık beslenmesinin bu hastalığa yakalanma riskini düşüreceğini ifade etti. Erbaş, her yaştan insanların günde en az 30 dakika egzersiz yapmasını ve olabildiğince stresli yaşamdan uzak durması gerektiğini belirtti.
(İHA)