Türkiye ilk kez toprak kaybediyor!
Süleyman Şah Türbesi için gece yarısı düzenlenen Şah Fırat Operasyonu beklendiği gibi bazı kesimlerin övgüsüne, bazılarının ise eleştirilerine neden oldu.
Süleyman Şah Türbesi için gece yarısı düzenlenen Şah Fırat
Operasyonu beklendiği gibi bazı kesimlerin övgüsüne, bazılarının
ise eleştirilerine neden oldu.
IŞİD'in hüküm sürdüğü bölgede yapılan bu operasyonun kansız
neticelenmesi birilerini çılgına çevirmiş.
Twitter eylemcilerini durdurabilene aşkolsun!
Cemaat kanadı Anafartalar'dan, Kemalist kesim Arıburnu'ndan taaruza
kalkmış gibi twit atıyor. Önüne gelen, "Siz Süleyman Şah'a
bunuda mı yapacaktınız?" diye höykürüyor.
"Süleyman Şah kimdir?" diye soruyorsun,
"Hazreti Süleyman'ın şeysi değil mi?" diye
zırvalıyor! "Peki o türbe oraya ne zaman yapıldı?"
diye soruyorsun, "1936'da" cevabı veriyor.
Süleyman Şah dedikleri, Haçlı Seferlerine karşı Filistin’e gitmek
isterken 1227 yılında Fırat Nehri’nde boğulmuş. Bunların kafasına
göre gidersek adamcağız 711 yıl boyunca Fırat'ta yüzmüş ve bunlar
1938 yılında bulup sahip çıkarak cenazesine türbe yapmışlar!
Düne kadar, "Osmanlı barbardı, katildi, sarayda kadınlarla
yatan uçkur manyaklarıydı. Onlar bizim atalarımız olamaz"
diyen kemalist kesim, bir anda Osmanlı'yı bizden daha çok savunur
oldu.
Gerekçeleri şu: "Kanla aldığımız toprakları savunamadılar.
İlk kez toprak kaybettik!"
Türkiye'nin toprak kaybettiği konusunda haklılar ama, seneleri
karıştırmışlar. O topraklar 1926 yılındaki Ankara Anlaşması'yla
kaybedildi.
89 yıl geriden geldikleri için yeni duyuyor garibanlar!
Yoksa Musul, Kerkük ve bu iki bölgedeki petrol yataklarını İşgalci
İngiltere'ye 500.000 Sterlin karşılığında peşkeş çekenlere
kurtarıcı, bir türbenin yerini değiştirenlere ise toprak satan hain
damgası vuracak kadar çıldırmış olamazlar değil mi?
Muhtemelen pek çok kişiden duymuşsunuzdur ama bir kere de ben
hatırlatayım.
Süleyman Şah Türbesi 1975 yılına kadar Türkiye sınırına 100
kilometre uzaklıktaki Caber Kalesi’nin eteklerindeydi. Birinci yer
değişikliği 1939 yılında Refik Saydam hükümeti işbaşındayken
gerçekleştirildi. Harabeye dönmesi üzerine tamiri de mümkün olmayan
türbe, kale içinde başka bir noktaya taşındı.
1975 yılında Süleyman Demirel iktidardayken aynı türbe bu kez Caber
Kalesi'nden çıkarılarak Karakozak bölgesine taşındı.
CHP'li Refik Saydam döneminde taşınınca da sıkıntı yok, Süleyman
Demirel döneminde koca Caber kalesini verip 10 dönümlük araziye
"Eyvallah" deyince problem yok ama, AK Parti
döneminde taşınınca "Vay efendim siz kanla aldığımız
toprakları masa başında verdiniz!"
Peki bu son taşımanın gerekçesi ne, bir de ona bakalım!
20 Mart 2014 tarihinde IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı
bildiride Süleyman Şah Türbesi üç gün içerisinde boşaltılıp Türk
bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri
tehdidinde bulundu. Bunun üzerine Türkiye, güvenlik tedbirlerini
artırarak en üst seviyeye getirdi.
Gaziantep Beşinci Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan da araç ve personel
takviyesi yapıldı. Sınır hattında bulunan mevcut nöbet kulübelerine
ilave kulübeler yapılarak askerler konuşlandırıldı.Ayrıca Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu, Süleyman Şah Saygı Karakolu için kriz
masası kurulduğunu açıkladı.
Ancak...
IŞİD'e müdahale konusunda Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak ve o kanlı
coğrafyaya sokmak isteyen batılı devletler son dönemlerde bu türbe
üzerinden şeytani planlar yapmaya başladı. Anlaşılan ciddi bir
ihbar alınmış.
Türkiye bir karar vermeliydi ve önünde sadece iki seçenek
vardı.
Ya mevcut bekleyip askeri gücünü artırarak IŞİD'le bir çatışmaya
girip savaşın baş aktörü haline gelecekti. Camileri ve türbeleri
yıkan, her önüne çıkanın kafasını kesen IŞİD'in 38 askerimizi
katletmesine zemin hazırlanacaktı. Belki de önümüzdeki günlerde bu
kafa kesme görüntülerini canlı yayında izleyecektik.
Ya da oradaki 38 askerin hayatını ve türbeyi başka bir yere
nakledecekti.
ABD ve diğer büyük devletler bölgeye kara yoluyla girmekten kaçınıp
Türkiye'yi bir piyon gibi kullanmaya çalışırken "Oyunun
kuralını ben koyarım" diyerek beklenmedik bir hamle
yaptık!
Dikkatinizi çekerim!
Türkiye'de muhalefet günlerdir Süleyman Şah türbesine bir operasyon
yapılacağını söyleyip duruyordu. Hatta bazıları türbenin IŞİD
tarafından ele geçirildiğini bile iddia edip hükümeti harekete
geçmeye çağırıyordu.
Şimdi aynı kişilerin, "Sen neden orada durup savaşmadın,
niye o askerleri ve türbeyi kurtardın" dercesine isyan
etmesi size de manidar gelmiyor mu?
Yine dikkatinizi çekerim!
Bu kesim, IŞİD militanları Musul Başkonsolosluğumuza baskın
yaptığında, "Neden oradaki askerleri kaçırıp
kurtarmadın" diyerek ortalığı yangın yerine
çevirmişti.
Oysa ki uluslararası hukukta konsolosluklarımız da Türk toprağı
sayılıyor.
Anlayacağınız "O Türk toprağını neden teslim edip
kaçmadın?" diyenler şimdi "Niye Türk toprağını
bırakıp kaçtın" diye hezeyanlar içinde bağırıyor.
Savaşınca "Türkiye felakete gidiyor" derler, savaşmasan
"Niye geri çekildik" diye eleştirirler. Tam bir
hastalık hali...
Kaldı ki ortada verilmiş bir toprak falan yok! Türbe Karakozak
mıntıkasından alınıp, Suriye Eşmesi bölgesine taşındı.
Yani, askeri yığınak yapıldığında sadece şehit sayısını yükseltecek
savunulması zor ve dar bir alandaydı. Şimdi yanı başımızda ve yine
Suriye içerisinde ama, ulaşılması da savunulması da, askeri
sevkiyat yapılması da kolay bir alana getirildi.
AK Parti 10 dönümlük araziyi bırakıp, yerine 20 dönümlük araziye
kondu, yine bunlara yaranamadı anacım!
İnternet gittiğinde ağlaşanlarla, telefonunun şarjı bittiğinde
zırlayanlar bir anda uluslararası siyaset uzmanı kesildi. Starbucks
Coffee kapılarını açmasa ve wifi şifresini söylemese twit bile
atamayacak çapsızlar savaş naraları atıyor.
Sözcü gazetesi de onlara gaz vermek için Başbakan Davutoğlu ile
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in karargahtaki fotoğrafını
manşetten verip, "Masada kaybettik" diye yazmış.
Manşet doğru ama, basılan fotoğraf yanlış beyler!
İsmet İnönü'nün fotoğrafını bulamadıysanız, ben size
göndereyim!