BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Türkiye için en zorlu süreç başladı

Son bir haftada 37 vatandaşımızı kaybettik. İki gün içinde iki polis üç asker şehit edildi. PKK ve IŞİD elele vererek yaptı tüm bu vahşeti.

Son bir haftada 37 vatandaşımızı kaybettik. İki gün içinde iki polis üç asker şehit edildi. PKK ve IŞİD elele vererek yaptı tüm bu vahşeti.

Uzun zamandır kirli bir algı operasyonu sinsice yürütülüyor, Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği, elde tek belge olmadan dillendiriliyordu. Bu algı operasyonu üzerinden barış sürecinin çöpe atılması ve terörün yeniden canlandırılması hedefleniyordu.

Artık şunu net olarak anlamış bulunuyoruz ki gerek Kandil, gerekse PKK'nın siyasi ayağı olan HDP çözüm sürecini istemiyor. Zaten Selahattin Demirtaş'ın Kandil'in talimatları dışında bir söylem geliştiremedeği, PKK'nın yönetim kadrosunun elinde bir kuklaya dönüştüğü her halinden belli oluyor.

IŞİD canlı bomba olup 32 vatandaşımızı katlediyor, PKK bunun karşılığında devletin polisini ve askerini haince pusu kurarak şehit ediyor.

Bu yapının barış istediğine siz inanıyor musunuz?

Türkiye tüm bu olan bitene rağmen çözüm sürecinin ilerlemesi için elinden geleni yapıyor ama anlaşılan o ki bu beyhude bir çırpınıştan ileriye gitmeyecek.

Koalisyon ve erken seçim kartlarının masada olduğu bir dönemde IŞİD'in eylemlerini Türkiye sınırları içine çekmesi de, PKK'nın terörü yeniden hortlatma çabaları da tesadüf değil. Hükümetsizliğin getirdiği belirsizlik içinde önünü göremeyen bir Türkiye isteniyor.

Görünen o ki erken seçim söylemi devam ettirildikçe bu eylemler devam edecek. Birileri AK Parti'nin CHP ile koalisyon masasına oturmasını istiyor. Bu ihtimal zayıfladıkça terör eylemlerinin artması da bir tesadüf değil. Belli ki AK Parti'nin erken seçime eli daha da zayıflamış bir şekilde gitmesini arzu ediyor.

Peki bundan sonra neler olacak?

Ortaya çıkan siyasi tablo, her ne yaşanırsa yaşansın, Türkiye'nin erken seçime gideceğini gösteriyor. Bu süre zarfında terör eylemlerinin artarak devam ettirilmesi planlanıyor.

Gezi eylemleri, 17/25 Aralık darbe operasyonu ve sonrasındaki tüm algı oyunları işte bugünleri görmemiz için tasarlanmıştı. Herkes üzerine düşen rolü hakkıyla oynamaya çalışıyor.

Bu tablo içinde devletin de üzerine düşeni yapması kaçınılmazdı. Dünden itibaren sınırötesi operasyon başladı, IŞİD mevzilerine bomba yağdırıldı. Askerimizi şehit eden IŞİD militanı anında itlaf edildi.

Ancak sınırlarımız içindeki operasyonlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Terör örgütü PKK polis asker demeden katlederken, sadece sınırdışına ve sadece IŞİD'e yönelik operasyon yapılması topluma yetersiz geliyor. "Neden sınırlarımız içindeki terörün kaynağı olan Kandil vurulmuyor?" sorusu herkesin dilinde...

PKK'lı Cemil Bayık, "Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendisini eğitmeli ve örgütlenmeli. IŞİD ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırısına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yeraltı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirilmeli” diyerek adeta bir iç savaşın sinyalini veriyor.

Selahattin Demirtaş, "Artık kendi güvenliğimizi kendimiz almalıyız" diyerek bu söyleme destek veriyor. HDP'yi vekillerin ağzından, "Türkiye Cumhuriyeti'nden intikam alacağız" sözü düşmüyor.

PKK ve HDP Suriye sınırları içinde yaşanan savaşı Türkiye'nin kapısından içeri sokmak için çırpınıyor.

Bu gerçek kabak gibi ortada...

"Çözüm Süreci çöpe atılsın, yeniden bir savaş başlasın" gibi bir istek içinde değilim. Ancak ortada duran bir başka gerçek var. Yollar kesilip tırlar yakılıyor, polis evleri basılıp gencecik çocuklar şehit ediliyor. Askerlere pusu üstüne pusu kuruluyor.

Çıkarılan yeni Güvenlik Yasası gereği molotof atmak, yüzü kapatan maske takmak yasak olacaktı.

Medyaya servis edilen fotoğraflar, bırakın molotofu, terör örgütü mensuplarının İstanbul'da dahi uzun namlulu silahlarla caddelerde dolaştığını gösteriyor.

Merak ettiğim ve cevabını aradığım soru şu:

Güvenlik Yasası bu tür terör eylemlerinin ününe geçmek için çıkarılmadı mı? Çıkarıldıysa neden gereği yapılmıyor?

Söylemek istediğim özetle şu:

Herkese hakettiğini ve istediğini verin. Savaş isteyene savaş, barış isteyene barış!